Pişmandım, yaptığım her şeyden çok pişmandım. Arda'yı sevdiğim için, Pelin'i kardeşim olarak gördüğüm için, Pamir'le evlendiğim için, Pelin için bir sürü planlar yapıp onun yuvasını yıktığım için, kızını elinden aldığım için, her şey için pişmandım. Pelin'den almıştım intikamımı, sevdiğim adamı da almıştım elinden, kurtulmuştum kocamdan da, tam Arda'yla mutlu olacakken tüm bunlar olmamalıydı ki...
Dün beni karakola götürdüklerinde sorguya bile almadan direk hapse atmışlardı. Demir parmaklıkların ardında öyle çok üşüyordum ki. Sonbahar günü olduğundan hava oldukça soğuktu. Üstüm başım kanlıydı ve beni ziyarete gelecek hiç kimse kalmamıştı.
-Gül DERİN ziyaretçin var.
-Ne? Ziyaretçi mi, derken aklımda Pelin veya eski bir sevgilim olan Tolga'nın geldiğini düşünmüştüm. Ama o sırada gelen kişinin bir zamanlar Arda ve Pelinin fotoğraflarını yayınlaması için tuttuğum garsondu. Onu görünce şok olmuş ve aklıma Arda gelmişti. İçim bir hoş olduğunda konuşmaya başladı.
-Gül Hanım... Beni tanıdınız mı?
-Evet, ne işin var senin burada, dedim kekeleyerek.
-Ben...Size yardımcı olmak için geldim. Bugün Arda Bey'in cenazesi kalkacak, dedi şok geçirmiştim. Ben bunu tamamen unutmuş ve kendi derdime yanmıştım.
-Sen nerden biliyorsun bu olanları?
-Gül Hanım, sadece ben değil herkes biliyor. Gazetelerde, dergilerde, televizyonlarda hep siz varsınız. Bende sizin olduğunuzu öğrenince hemen yanınıza geldim işte.
-Peki ama neden? Herkes bana sırtını dönmüşken sen neden buradasın?
-Gül Hanım, siz bana zamanında çok yardımcı oldunuz bende bunun altında kalmak istemedim. Sİzin için bütün bilgileri toplayıp size aktaracağım. Bu arada sizin Ağır Ceza Mahkemesine gönderileceğinizi duydum. İnşallah bütün bunlar gerçekleşmez, dedi ve ardından onu çağıran polisin arkasına takılarak gitti.
Ona daha sormam gereken çok şey vardı. Mesela... Pelin ne halde diye düşünürken polis geldi ve demir parmaklıkların kilidini açtı ve kolumdan tutarak götürdü.
Geldiğim yer tanıdıktı. Yavuz'un bürosuna gelmiştim ama neden?
-Gül, senin hayatını kurtarmamı istiyorsan eğer benimle evleneceksin. Bu kadar basit.
-Ne diyorsun sen be? Sen ne zannettin beni?
-Hayatını kurtaracağım diyorum sana be kadın. Seviyorum seni yanıyorum be sana!
-Sen nasıl bir şerefsizsin ya? Duymadın herhalde o Pars denen adamı kaç kere bıçakladığımı...
-Yani? Beni de mi öldüreceksin. Cezan ikiye katlanır.
-Hıh... Senden mi korkacağım sence... Hayatımdaki en değerli varlıklarımı kaybetmişken. Arda'yı elimden kardeşim dediğim o şerefsiz aldı diye ona neler yaptığımı bilmiyorsun herhalde. Bara götürdüm onu birkaç adamla fotoğraflarını çektim. Sonra kızın Arda'yla beni yakalamasını sağladım ve bu sayede onlar da boşandılar. Pamiri ben öldürttüm. Hemde beni çok seven o Arda'ya. Sırf siz inanın diye kendimi dövdürttüm hemde yine Arda'ya... Yakalanmadım hiçbirinde... En sonun da kızımı öldüren o şerefsizi 10 yerinden bıçakladım ve en son darbeyi de anlına sapladım, sevdiğim adam sakinleşmem için bana sarıldığında bıçakladım onu her şey senin suçun diye, dedim ve ağlamaya başladım. Sinir krizi geçiriyordum yine. Masanın üstündeki her şeyi devirdim. Ağlıyordum. Her akan göz yaşımda Arda'nın yanıma gelmesini istiyordum. Çok seviyordum ben onu, dayanamazdım ki onun yokluğuna, yapamazdım onsuz.. En son kriz geçirdiğimde o kurtarmıştı beni... O sakinleştirmişti. Ağlamıştı bile sana iyi bakamadım diye. Ben onu nasıl öldürmüştüm ki. Hemde şerefsizin teki benim kızımı öldürdü diye her şeyi nasıl ondan bilebilirdim. Her yeri dağıttıktan sonra hala kendime gelememiş ve Yavuz'un bana sarıldığını fark edince dayanamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZ GÜLLERİ (TAMAMLANDI)
Misterio / SuspensoGözlerimi kapatıp, geçmişi düşündüm... Geleceğe dair tek tek sönen umut meşalelerimi... Sonra açtım gözlerimi... Yeni bir hayata başlıyordum... İntikamla başladım ben bu yola... GÜZ GÜL'ÜYDÜM BEN, YAZI UMUTLA BEKLEYEN...