9. Bölüm

109 42 33
                                    

Kafeden ve tüm insanlardan uzaklaşıp sessiz bir yere gelmek istiyordu. Bunun için en uygun yer de Büyük Park'tı. Saat geç olduğu için orada kimse olmazdı da.

Cebindeki telefondan gelen titreşimle bir kez daha kendisi de titredi. Bu sefer mesaj Öykü'dendi. Ekranda onun adını görünce rahatlamıştı.

Geleyim mi?

Öykü tabiki de bir şeyler olduğunu anlamıştı. Ama sormadan Deniz'in yanına gelip de onu rahatsız etmeyecek kadar düşünceliydi.

Hayır.

Öykü'nün gelip de düzeltebileceği bir şey yoktu. Deniz fotoğrafa bir kez daha baktı.

Deniz'in aklından binlerce düşünce geçerken o sırada kafenin içinde Öykü diğerlerine bir açıklama yapmakla yükümlüydü.

"Ne oldu şimdi?" diye sordu Aslı, Deniz'in ani kalkışına anlam vermeye çalışıyordu.

"Üç senedir Deniz'in arkadaşıyım, bir kere bile annem çağırıyor diyip apar topar masadan kalktığını görmemiştim."

"Abartma Mert," diye uyardı Öykü. Mert'in oradaki aklı başında en yakın arkadaşı olduğu için bunu kendi görevi saymıştı.

"Bu sefer abartmıyor." dedi Ece, herkes kadar o da şaşkındı. "Ne oldu ki acaba?"

"Arkadaşlar annesi çağırmış işte," diye bir ortamı yatıştırma girişiminde bulundu Öykü "Önemli bir şey olmuştur. Abartmayın bu kadar."

İçlerinde Deniz'le en son tanışan, dolayısıyla onu en az tanıyan Can da onların bu şaşkınlığına anlam vermeye çalışıyordu. "Bence de," diyerek Öykü'ye hak verdi "Ama arkasından gidip bir bakayım mı ne olmuş?"

"Hayır. Otur yerine Can. Kendisi halledebilir" diyerek anında ona karşı çıktı Öykü "Ben mesaj attım ona hem. Bir şey yokmuş. Ailesi seçimi kazandığı için sürpriz kutlama hazırlamış ama o bu saate kadar gelmediği için sürprizi bozup çağırmak zorunda kalmışlar. Deniz de onları bekletmemek için öyle alelacele kalkmıştır."


Deniz, nihayet Büyük Park'a ulaştığında, içlere ilerlemeye sabredemeyerek parkın girişindeki ilk banka kendini bıraktı.

Caddedeki tüm ışıkların sönmesini, herkesin evinde yatağına gitmesini ve sadece kendisinin dışarıda, yalnızca ay ışığıyla aydınlanan bankın üstünde oturuyor olmasını diledi.

Düşündü. O Ceyda'yı kullandığını düşünürken Ceyda en başından beri onu aldatıyor muydu? Bunların hepsi Onur'un bir planı mıydı? Fotoğrafı çeken kişi onların yeniden ilişkiye başladıklarını nereden biliyordu? O fotoğraflar ne zaman çekilmişti? Ceyda ne zamandan beri ona ihanet ediyordu?

Bir anda sinirlendi. Deli gibi sinirlendi. O Ceyda'yı sevmeye kendini zorlarken Ceyda kalkmış onu aldatıyordu! Ayağa fırlayıp en yakındaki ağaca sağlam yumruklar savurmaya başladı. Ceyda'yı sevmemesine rağmen nasıl bu kadar tepki verebildiğini anlamıyordu ama öfkelenmişti işte. Öfkesinin şiddetiyle ağacı daha sert yumrukladı. Hafiften kanamaya başlayan elinden vücuduna yayılan acı; öfkesinin azalmasına, dikkatinin eline toplanmasına yardımcı oluyordu.

Yüzünü acıyla buruşturarak eliyle kanayan elinin bileğini sıktı. Ağaçtan az önce oturduğu banka doğru hızla volta atmaya başladı. Tekrardan ağaca doğru gidiyorken çalan telefonu onu durdurdu.

"Sürprizimi beğendin mi?" dedi telefondaki ses. Bu sefer sesi geçen seferki kadar boğuk gelmiyordu.

Adamın keyfi, Deniz'in sinirlerini iyice bozuyordu. Zaten sinirleri tepesindeydi. Karşılık olarak sadece inleme ve bağırma arası yüksek bir ses çıkardı. (O bunu yaparken o sırada yoldan geçen bir iki kişi kafasını ona çevirmişti.)

VeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin