Can elinde anahtarlarla kapıyı açmaya çalışırken anahtarlıkta serbest halde sallanan diğer anahtarların şıngırtısı tüm holü doldurmuştu. İlk kendisi içeri girdi sonra da çağırdığı kişinin girmesi için kapıyı ardından açık bıraktı.
"Geldiğin için teşekkür ederim." dedi ceketini kapının yanındaki askılığa asarken.
"Ne zaman çağırdın da gelmedim." diye yanıtladı Çağatay.
"Çantanı şöyle kenara bırak istersen. Üstündekini de ver asayım. Sen salona doğru geç- Bu arada aç mısın?"
"Ahh bunu sormanı bekliyordum."
Can, Çağatay'ın samimiyetine gülümserken "Tamam o zaman mutfağa geç." diye yönlendirdi onu.
Çağatay bu sefer bir yönlendirme beklemeyerek sandalyelerden birini çekip otururken Can da buzdolabından bir tencere çıkartıp ocağa koydu.
"Yemeği yine sen mi yaptın?"
Can, Çağatay'a dönüp alaycı gülümsemesiyle karşılık verdi. "Babam ne zamandan beri yemek yapıyor?"
Çağatay kollarını teslim olmuş gibi havaya kaldırırken "Sorduğum için affet." diye karşılık verdi gülerek. O sırada Can da bir tabak çıkarıp yemeği koyduktan sonra mikrodalgaya atmıştı.
"Yoğurt?"
"Harika olur."
Can tekrardan buzdolabının kapağını açarak kavanozdaki yoğurdu çıkardı. (Babası hazır yoğurt sevmediği için hep yoğurdu kendi mayalayıp kavanozlardı.) Ama uğraşına rağmen kavanozun kapağını açamayınca, Çağatay'a verdi ve Çağatay ise bir saniyeden bile kısa sürede kapağı açıp Can'a geri verdi.
Can her şeyi hazırlayıp masanın üstüne koyduktan sonra yuvarlak masanın Çağatay'ın yanındaki sandalyesine oturmasıyla en fazla iki dakika geçmişti. "Sen yemiyor musun?" diye sordu Çağatay ama Can sadece omuz silkmekle yetinince devam etti. "O zaman: anlat bakalım. Mesele nedir?"
Can geçen seneden beri Çağatay'la fazlasıyla yakınlaşmıştı. Bu yüzden şimdi de onun sorusunu cevaplarken tereddüt etmeyecekti. "Biri var."
Çağatay tam o sırada ağzına koyduğu kaşıkla dondu ve yavaş yavaş kaşığı geri çekti. "Nasıl yani? Baya birisi var? Normal biri var? Bir kız var yani?"
Can Çağatay'ın böyle tepki vereceğini tahmin etmişti ama yine de verdiği karşılık onu biraz rahatsız etmişti. "Evet." dedi sadece. Çağatay'ın bu kadar anormal tepki vermesinin sebebi şüphesiz daha önce kız arkadaşı olmamasının yanında hoşlandığı bir kızın bile olmamasıydı.
"Sonunda be! Bugünün geleceğini biliyordum!"
"Bu kadar sevineceğini bilseydim daha önceden kız arkadaş yapmaya çalışırdım." dedi Can. Çağatay'ın yüzündeki gülümseme biraz... kalbini kırmıştı.
"Evet evet seni bilmez miyim. Her ay kız arkadaş değiştirirsin ya zaten. Neyse. Heyecanlandırdın beni. E söyle o zaman kim?"
Can tam o anda her şeyden vazgeçmeyi ve söylememeyi düşündü. Bakışlarını Çağatay'ın yüzünden masanın altındaki ellerine çevirdi. Belki de bir dakika kadar bekledi ve Çağatay'ın ne tepki verebileceğini düşündü. Ama sonra onu çok beklettiğini düşündüğünden "Deniz." dedi yutkunarak.
O an Çağatay'ın yüzündeki gülümsemenin kaybolmasına şahit olmuş olmamak için her şeyini verebilirdi. "Sen ciddi misin?" diye karşılık verdi Çağatay resmen onun kararını değiştirmeye çalışarak.
"İşleri neden benim için böyle zorlaştırmaya çalışıyorsun?"
Çağatay bir anda yaptığı hatanın farkına vardı ama hâlâ Deniz cevabından hoşnut değildi. "Hayır. Hayır zorlaştırmaya çalışmıyorum. Ama... hadi ama Can! Koskoca okulda en iki yüz tane kız varken neden Deniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veni
Avventura~ Wattys 2018 Son Liste ~ Deniz 11. sınıfa geçtiğinde okuldaki en popüler öğrenci olabilirdi. Bunun sebebi kuşkusuz son derece sosyal olmasıydı. Dersleri iyi değildi ama öğrencilerle arası kesinlikle iyiydi. Okul başkanlığı için adaylığını koy...