20 Ekim 2017 / 16 gün önce
O gece saat 23.37'de rahat yatağında uzanıp odasının sıradışı hiçbir özelliği olmayan beyaz tavanını izlerken Ceyda'nın aklından bir sürü düşünce geçiyordu.
Kimdi? Ne yapıyordu? Ne istiyordu?
Arkadaş grubunda hiçbir zaman en sevilen o kişi olmamıştı. Hatta belki de sevilen bir kişi bile olmamıştı. Bazenleri kendisini Ece, Arda, Aslı ve Oğuz arasında görünmez hissediyordu. Sanki hiçbirinin Ceyda'ya ihtiyacı yok gibiydi, sadece şimdiye kadar böyle geldiği için arkadaştılar.
Ve bu Deniz'in suçuydu.
Deniz'in suçuydu çünkü gruplarını bu hale Deniz getirmişti.
Ceyda 9. sınıfı çok net hatırlıyordu. Deniz her şeyi berbat etmeden önceki hallerini. Şuan buradan bakınca her şey o kadar farklı görünüyordu ki o hatırladıklarının kendileri olduğuna bile inanmakta güçlük çekiyordu. Ne kadar samimi, ne kadar içtendiler: sadece Ece, Oğuz, Aslı ve Arda, bir de kendisi. Ceyda'ya o zaman dost nedir diye sorsanız şüphesiz bu arkadaşlarını size sayardı. Şuan bile 9. sınıfta ne kadar eğlendiklerini hatırlamak Ceyda'yı mutlu ediyordu.
Sonra ne mi olmuştu? Ne olacak, Deniz olmuştu! Deniz 10. sınıfta ilk Ece'yle tanışmış sonra da ara sıra Ceyda'nın grubuyla takılmaya başlamış ve hepsine 'yeni arkadaşlar' bulmuştu. Deniz araya girdikten sonra artık eskisi gibi değildiler. Hepsi grupça daha 'popüler' olmuştu. Hepsinin yeni çevreleri vardı ve artık dost değildiler Ceyda'nın gözünde. Aralarındaki eski sıcak samimiyet kaybolup gitmişti.
Ece Arda, Aslı ve Oğuz yeni, daha popüler hallerine çabuk adapte olmuş olabilirler ama Ceyda için işler o kadar kolay olmamıştı. Ceyda arkadaş edinme konusunda hiç iyi değildi. Zaten 9. sınıfı sevmesinin nedeni de buydu: bir bakıma arkadaş konusunda kendini sağlama almış olmak. Bir sene boyunca arkadaşlık ettiği insanların dördü de bir anda yeni arkadaşlar edinmeye başlayınca Ceyda geçen sene aralarında oluşan o samimiyetin yıkılışına anbean tanık olduğunu hissetmişti. Ona göre bu canlı korku filmi gibi bir şeydi.
Yalnız kalmak. Herkesin derdi bu değil midir zaten? Herkesin en çok nefret ettiği, başına gelmesinden en nefret ettiği şey. 10. sınıfı onun için işkenceye çeviren kavram da buydu işte: yalnızlık. Şöyle bir gerçek vardır: İnsan kendisini yalnız bırakanı asla affetmez. Ceyda Deniz'i asla affetmeyecekti.
10. sınıfın onun için tek iyi yanı Onur'la o sene tanışmış olmasıydı herhalde. Grubu popüler olmaya başladıktan sonra dostlarının hepsi onlarca kişiyle tanışırken onun tanışabildiği tek isimdi Onur. Ama o bile yeterli değildi çünkü arkadaşlarının ona verdiği sıcak ortamı veremiyordu sevgilisi olarak.
Arkadaşları Deniz'le ve diğer kişilerle takılmaya devam ettikçe o onlardan kaçıyordu. Tanımadığı bu kadar fazla insanla bir arada bulunmak onu geriyordu çünkü. Onlardan kaçtıkça da eski samimiyetlerini bulamıyordu doğal olarak.
Ceyda o yaz boyunca düşünmüştü. Yeni bir sene için istediği en aynı yalnızlığı tekrardan yaşamaktı. Bunu engellemek için de kendi çapında bir plan kurmuştu. O nefret ettiği Deniz'e de tam olarak burada işi düşüyordu.
Aslında Deniz'i hiçbir zaman sevmemişti. Ona göre Deniz; dikkat çekmeye çalışan, bunun için de her şeyi yapan, herkesin onu konuştuğunu düşünen, konuşanları da olduğu için büyüklenen, kibirli, sosyal bir salaktı. Hiçbir zaman onun neden bu kadar arkadaşı olduğunu anlayamamıştı. İnsanlar neden dikkat çekmek için bu kadar çırpınan bir gerizekalıyı bu kadar severlerdi ki? Üstüne bir de Deniz'in ona yaşattıkları gelince onu sevmek için hiçbir nedeni kalmıyordu. Yalnız bu 'şahane' planının tek kötü yanı vardı: bir süre Deniz'e katlanması gerekecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veni
Adventure~ Wattys 2018 Son Liste ~ Deniz 11. sınıfa geçtiğinde okuldaki en popüler öğrenci olabilirdi. Bunun sebebi kuşkusuz son derece sosyal olmasıydı. Dersleri iyi değildi ama öğrencilerle arası kesinlikle iyiydi. Okul başkanlığı için adaylığını koy...