16. Bölüm

84 36 29
                                    

"Nereden çıktı bu soru?" diye sordu İlker, hesap sorar gibi.

"İlker!" diye uyardı onu annesi. Aslında İlker, korumacı davrandığını sanarak bu soruyu sormuştu. Deniz'in bu konuyu düşünerek kendini üzmesini istemiyordu.

Tuncay Amca "Deniz, bir şey mi oldu?" diye sordu. Sesi, İlker'inki gibi sorgulayan değil daha çok ilgiliydi.

"Hayır. Sadece aklıma geldi." diye yanıtladı Deniz basitçe. Yalan söylemekte üstüne yoktu. Bu yüzden bu soruyu sanki o anda aklına gelmiş bir şey gibi yansıtmayı da çok iyi becerebilmişti.

"Yani... sen bize tembihlediğin için biz kimseye söylemedik-"

"Onu biliyorum. Teyzemle eniştemden başka akrabam yok. Onlar dışında bir siz biliyorsunuz bir de Kayra Teyze. Ama başkaları da var mı?"

Tuncay Amca bir süre düşündü. Biraz da tedirgin olmuş gibi duruyordu. "Yani, benim cenazeden hatırladığım birkaç kişi var. İçlerinden biri öldü diye biliyorum -annenin iş arkadaşıydı galiba. Diğerlerini de bilmiyorum. Açıkçası tanımıyordum."

"Galiba o dediklerin de yurt dışında yaşıyor." diye söze girdi Meral Teyze.

"Yani bilen başka kişi yok mu?"

Meral Teyze kafasını iki yana salladı. "Hayır. Sanmıyorum."

"Peki babamın veya annemin, bir düşmanı falan var mıydı?"

"Hayır. Niye olsun ki Deniz?" dedi Tuncay Amca. Bu soruyu kesinlikle beklemiyordu. O sırada konuşmanın orada bitmesi gerektiğini anlatmak ister gibi ayağa kalktı. "Deniz, gelsene biz koltuklara geçelim."

Deniz itiraz etmeden kalktı. Telefondaki adam, cenazeden değilse ve ailesinin bir düşmanı da yoksa, nereden çıkmıştı o zaman? Tuncay Amca'yla bej renkli süet koltuklara oturdular. Meral Teyze sofrayı kaldırmaya başlamıştı ve İlker'e de tabakları taşıtıyordu.

"Deniz'im," dedi Tuncay Amca, oturduğu koltuktan Deniz'e iyice yaklaşarak "Bir sıkıntın yok değil mi?"

Bu konuşmanın gidişatı Deniz'in hiç hoşuna gitmiyordu. "Yok, Tuncay Amca," dedi son derece ikna edici bir sesle "Sorduğun için sağol, ama yok."

"Bak Deniz, biliyorsun annen-baban vefat etti. Ama ben ve Meral Teyzen, her zaman yanındayız. Bunu hiç unutma, tamam mı? Sen bizim kızımız sayılırsın. Hiçbir zaman, bir şeye canını sıkma. Eğer bir şey canını sıkarsa veya... bilirsin işte, yalnız falan hissedersen atla gel buraya. Hatta arada bir öylesine gel, sadece oturmak için. Sen ailedensin. Seni çok seviyoruz."

"Ben de sizi seviyorum." dedi Deniz. Tuncay Amca'nın bu tarz konuşmalar yapması hiç hoşuna gitmiyordu.

"Maddi sıkıntın falan olursa da hiçbir zaman çekinme." diye ekledi Tuncay Amca, Deniz'in en nefret ettiği şeylerden birini daha yaparak. Önceleri direkt para vermeye çalışırdı ama Deniz artık onu sadece böyle teklif etmeye -zar zor da olsa- ikna edebilmişti.

"Sağol Tuncay Amca." dedi Deniz, bu can sıkıcı konuşmayı burada bitirmek isteyerek. Ama Tuncay Amca bir kez daha, onun aileden olduğu ve her zaman ziyarete gelmesi gerektiği hakkında bir konuşma daha yapmaya başladı. Neyseki Deniz bu sefer şanslıydı, İlker onu üst kata çıkmaya davet etmişti. Tuncay Amca'ya bir kez daha teşekkür ettikten sonra İlker'le birlikte yukarı çıktı, Tuncay Amca da mutfağı toplamaya Meral Teyze'nin yanına gitti.

Hava sıcak olsa terasta otururlardı ama böyle bir imkân olmadığı için İlker'in odasına geçtiler. İlker'in odası şaşırtıcı şekilde düzenli sayılırdı. Sadece yerde birkaç parça kıyafet kalmıştı ve masanın üstü biraz dağınıktı.

VeniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin