Neyse gruptan bu kadar bahsettiğimiz yeter. Saat gecenin ikisiydi ve ben hala resturant arıyordum. Sanırım bulamıycağım diyip vazgeçtim, burdaki sokakların hepsi lüks villalarla doluydu. Grup üyelerinin evlerininde burda olduğunu duymuştum. Bahçeli ve havuzlu bir villanın önünde duruyordum içimden bu koskoca evde nasıl yaşıyorlar diye düşünüyordum. Alt kattan birine seslenmek istesem ya megafon kullanmak zorunda kalırdım yada telefonla aramak zorunda kalırdım. Bizim evin küçüklüğünü düşününce bir gülme gelsede seviyordum küçük evleri ben hem tektim zaten fazlasıyla ne kadar büyük ev o kadar yalnız hissediyordum.Çok yorulmuştum ve villanın önündeki tahta merdivenlere oturdum önce hafif bir gıcırtı çıkarsalarda sonra birdaha gıcırdamadılar. Gözüm evin sağındakı tabeleya gitti gene klasik yasaklar ahh. Babamın yabancı annemin türk olmasına rağmen nedense kendimi hep tamamen türk gibi hissederim. Belki bilmiyorsunuzdur Kore'de bir evin önünde oturmak,yerlere çöp atmak ve gece geç saatlarde ses çıkarmak yasaktır. Bu yaptığım yasaktı ama dediğim gibi Türk'lere kural yoktur bebeğim.
Arkamdan bir ses duyunca irkildim,arkama bakmadan hızlı adımlarla uzaklaşıyordum ki kolumda bir el hissettim. Derin bir nefes aldım ve kendimden emin bir şekilde döndüm. Döndüğümde bana sinirli gözlerle bakan Nam joo Hyuk 'u gördüm, şok olmuştum ama aynı zamanda da içimden kahkaha atma hissi geldi ve kendimi tutamayıp güldüm çünkü yarın karşılaştığımızda suratındaki ifadeyi zihnimde canlandırmıştım. Sonra hangi durumun ortasında olduğumu düşününce somurttum.
- Gecenin bu saatinde evimin önünde ne işin var küçük hanım ?
+ hahh! küçük hanım derken? çok yorulmuştum ve oturdum iste ne var bunda?
-hah hem ukala hemde edepsiz. Anladım sende imzamı isteyenlerdensin veririm canım bunun için kapımın önünde beklemene gerek yok diyip muzipçe gülümsedim . Duraksadım ve kızgın bir şekilde iyide evimin adresini nerden buldun deyip, kolunu sıktım.
+ Ah canım bütün ünlüler böyle egolu mudur ? diyip sakince gülümsedim ve kolumu sertçe çektim . İçimden ona saldırasım geliyordu . Dediğim gibi yorulmuştum ve oturdum,bunun için özür dileyecek te değilim ne saçma kurallarınız var diyerek tısladım.
_ Kollarımı birbirime bağlayarak ona baktım,Doğru söylüyordu belliydi ama sinir olmuştum hem özür dilemiyor hemde üste çıkıyordu. Gecenin bu saatinde burada ne işin var ?
+şeyy, çok acıktım ve otelden çıkıp restorant arıyordum ve bulamadım hem açım hem yorgunum birde sana cevap veriyorum.
_Buralarda yeni olduğun belli zaten, yardım istiyceksen çekinme özrünü dile bende sana bir yemek ısmarlıyım ne dersin ?
+ Hala özür diyor ,Tanrım . Ünlüsün diye senle yemek yemek istediğimi kim söyledi ? Sadece otelin ne tarafta olduğunu söylesen yeter
- Hahh iyilik yapalım dedik,küçük hanımın dediklerine bak. Dislerimi sıkıyordum bugüne kadar kimseden redd yememistim üstelik yardım içindi. Ona,dönerek sola doğru işaret yaptım ve demir kapıyı sertçe kaptarak içeri girdim
O içeri girdiği zaman derin bir nefes aldım çok heycanlanmıştım. Yarın beni gördüğünde karsısında napıcaktı meraktan ölüyordum, ve sonunda bir market gördüm ve hazır ramen aldım . Otele hemen önündeydi ve sallana sallana otele doğru yürüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melezlerin Arasındaki Melek
FantasiaŞeffaftan gelen ışığa gömülecek, karanlıktan gelen siyaha bürünücek, biz kardeşler ise ölümle bir olup ölümü dirilteceğiz . Biz ışıkla doğduk, karanlıkta büyüyeceğiz . Geceyi aydınlatan ışığımız , ışığı boğan karanlığımız olacak. Siyah beyaza ,beyaz...