Cley havada süzülerek gözden kaybolurken , nam joo ve Ahn jae de hızla gitmişti çoçuk gibi birbirleriyle yarış yapıyor olamazlardı değil mi ? lee jong atla dediğinde zıplayarak üstüne atladım ve işte gene o nefes kesici hızla gidiyorduk. Bu olayı gerçekten sevmeye başlamıştım ve ne zaman artık tek başıma gidebilceğimi merak ediyordum. Kanatlarımı en fazla beş dakika kullanabiliyordum ve kullandığım zamanda akşama kadar ağrısından yatamıyordum. Cley kanatlarının gelişmesi gerek diye bir ton ıvırzıvır şey saymıştı bana ama zaten kanatlarım gelişmişti daha ne kadar büyümesi gerekiyordu ki . Korkuyordum kanadıma gelen zehirli ok yüzünden olduğunu düşünşemde hemen bunu düşünmeyip Cley'in saydığı şeyleri bahane olarak kullanıyordum. Tabi bunca telaşeden unuttuğum catherinin geçiçi büyü kullanarak düzeltiği mührüm vardı. Bu mühürden Evan gözümün önünde ölmüştü ve intikamını almadan ölmeyeceğim diye kendime söz vermiştim. Ölemezdim ,ölmemeliydim en azından şimdilik. Yere indiğimizde aniden yere düşmüştüm heryer dönüyordu park hyungsa gülerek benle dalga geçiyordu ayağa kalktımda bittin sen dedim gülerek.
" şş , sessiz olun ve hemen şu zaman büyüsünü yapmamız gerek " dedi cley catherinede ona karşılık olarak bellirli bir sınıra giremeden yapamam büyüyü dedi. Cley görünmezliğimle yeterli alana girip ben yapabilirim büyüyü dedi ve bana baktığında bende başımla onayladım. "Dikkatli olun" dedi min ho ve mühürlerimi etkinleştirerek dikkatli adımlarla ilerliyorduk. Cley kitabın sayfasına bakarak başlıyoruz dedi ve derin bir nefes aldık. Aynı anda büyüyü okumuza rağmen inanılmaz zorlanıyorduk burnumuz kanıyor ve başımız dönüyordu. Catherine "Durun diye bağırmıştı ne oldu der gibi ona bakınca büyü engeli büyüsü yapmış bu bir tuzak hemen çıkın ordan " dedi bağırarak. Koşar adımlarla aynı anda ordan uzaklaştık ve uzaklaşırken Cley bağırdı büyüyü oku engel büyüsünü kırmıştı ve bu sefer işe yaramıştı söylediğimiz büyünün sayfası alevler içinde kül olmuş tekrar eski haline gelmişti. Kapıda beliren ani bir gölge ile içime dolan korkuyu bastırmak için kırmızı don şarkımı bile söyleyememiştim durum o kadar vahimdi.
Onu kızdırmış olmalıydıkki üstüme ateşler salıyordu (Aklına gülen gelen +1). Tek tek her büyüyü geldiği gibi geri yolluyorduk ama bu kadar kolay olmıycacağını zaten biliyorduk. Bizim bu salak şeylerle dikkatimizi dağıtmıştı çünkü bizimkiler yoktu. Bağırarak ne yaptın onlara dedim . " Ah küçükler beni alt bile edemiyorken efendimizi yeniceğinizi mi düşünüyorsunuz " dedi ve o cadı kahkasını serbest bıraktı. Kahkasıyla birlilte üstüme gelen ses dalgaları adeta bir duvar gibi bize çarpmış bizi fırlatmıştı. Belimdeki acıyı göz ardı ederek kalktım ve seni lanet olası son kez söylüyorum arkadaşlarım nerede ?!! "Şuanda zehirli sarmaşıkların arasındalar eğer hepsini kurtarmak istiyorsanız gitmelisiniz ama Aptallık yapıp beni öldürebilceğinizi sanıyorsanız hem erken öleceksiniz hemde arkadaşlarınız ölücek" dedi. İçimde büyüyen nefret duygusunu onlara birşey olucak düşüncesini daha fazla içimde tutamayarak çığlığı bastım. O derece yüksekti bu çığlık sesi İris'i duvara yapıştırdığı gibi kulaklarımızdanda kan boşaltmıştı. Üstüne durmaksızın zehirli sarmaşıklar örüyordum oda durmaksızın açıyor, ben daha saramadan o geri açıyordu . Bütün gücümle içime dolan bütün hiddetimle aklımdan onun alevlerin arasında yandığını düşünüyordum. ,Bu düşüncemle İris'in durduğu yer büyük bir gürültü ile çökmüş ve yerden alevler yükselmeye başlamıştı. Kulağıma dolan çığlık ve göğsümde hissetiğim ateşle çığlık atarak devam ediyordum. Bizimkileri kurtarmayan gitmeliydim ama içimdeki intikam duygusunu bastıramıyordum . Aklıma gelen ani bir fikirle kendime geldim ve güç emme büyüsünü söylemeye başladım. " Era es , Era es" diye tekrarlarken hapsolduğu yerden çıkamıyordu ama beni cehennem acısına hapsetmişti. Her hücrem yanıyor acıdan büyüyü bile zor okuyor çığlık atmamak için herşeyi yapıyordum. Birden beliren ışıkla vücüdumu kavuran acı gitmiş emdiğim güç ile kendime gelmiştim. Onu öldürmeniştim zamanım yoktu hemen gitmeliydim ama artık şunu biliyordum gücü yoktu ve asla olmayacaktı Morgana bile ona bu gücü veremezdi . Güç emme büyüsünü nerden bildiğimi bilmiyordum hiçbir kitapta yazmayan yasaklı büyülerdi, bu büyüyü yapanları ise idam ediyorlardı. O anda ne olduysa kendime gelen güçle var olmuş büyük bir gizemin kapısını aralamıştım ama şuan bunları düşünecek zamanım yoktu. Nasıl uçtuğunı yarım saat öncesine kadar bilmediğim kanatlarımla şimdi havada süzülüyor ve onları arıyordum.
Aşağıdan gelen çığlıklara doğru hızla bir iniş yapmış ve emdiğim gücümle şimdi çok daha hızlı bir şekilde sarmaşıkların düğümünü açıyordum. Hepsini iyi görünce içim rahatlamıştı ve derin bir iç çekerek yere oturmuştum. İçimdeki bitmek bilmeyen gücü bastırmak istiyordum o kadar güzeldiki bu güç tekrar ve tekrar bu güçten almak istiyordum. İliklerime kadar istiyordum ve ellerim titremeye başladığında gözüm kolumdaki mühüre kaymıştı. Ne oluyor dediğinde Cley kolumdaki mühür havaya gri bir gaz bulutu boşaltarak yok olmuştu. Artık kendimi çok çok daha iyi hissediyordum.. Bizimkiler bana öküzün trene bakarmışcasına bakıyor gördüğümde omuz silkerek nasıl bu mühür yok oldu bende bilmiyorum ama gitti ya gerisi önemli değil dedim ellerimi birbirine vurarak ayağı kalktım. Bizimkiler bana hala deşhet içinde bakıyordu ne var diycektimki tam ahn jae "o , kanatların şey yani " dediğinde anlamayarak kafamı kanatlarıma döndürdüm ve gördüğüm görüntüyle çığlığı bastım. Kanatlarım kan kırmızısına dönmüştü ve üzerinde rengarek noktalar vardı. Omuz silkerek neyse bunu daha çok beğendim boşverin dedim. Nam joo bana doğru gelerek ani bir hareketle bana sarıldığında nefesim kesilmişti hayır cidden kesilmişti çünkü o kadar sıkıyorduki nefes alamıyordum. Koluna vurarak nefes dediğimde kolumdan tutarak geri çekildi ve sana birşey olucak diye çok korktum tanrıya şükür iyisin dedi alnımdan öperek. Dudağının deydiği yer karıncalanırken beni bu kadar kırabilen bir adamın en çokta beni iyileştirdiğini anlamıştım. Dokunduğu heryer kutsal bir güçmüş gibi içimi huzurla dolduruyordu ondan kaçmak istemiyordum hemde hiç.
Catherine bana doğru gelip ani bir tokat bastığında afallamıştım ve bağırarak ne yaptın sen nej dedi kanatlarımı göstererek . Aptal kız ne yaptın sen ! diye bağırıyordu. Gene ne yapmıştım ben ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melezlerin Arasındaki Melek
FantasyŞeffaftan gelen ışığa gömülecek, karanlıktan gelen siyaha bürünücek, biz kardeşler ise ölümle bir olup ölümü dirilteceğiz . Biz ışıkla doğduk, karanlıkta büyüyeceğiz . Geceyi aydınlatan ışığımız , ışığı boğan karanlığımız olacak. Siyah beyaza ,beyaz...