İşaretlenen

72 11 4
                                    



Gözlerimi açtığımda yanımda selene endişeli gözlerle bana bakıyordu , canımın acısıyla irkilsemde mimik bile vermeden doğrulmuş " ne oldu bana " demiştim. Selene başını öne eğerek konuşmaya başladı " Nasıl yaptın bilmiyorum ama Nej bugün orda yaptığın su büyüsü bir kara büyüydü üstelik hiç görmediğim bir türden bir imge büyüsüyle normal bir büyüyü karıştırabilen sadece bir cadı gördük o da Morgana idi. Biliyorsun Nej her kara büyünün bir sonucu olur bunun ne getirceğini bilemeyiz ama iyi şeyler olmıycağını bil" dedi ve alnıma samimi bir öpücük kondurdu. Sadece dinliyordum en fazla ne olabilirdiki bu kadar kötü ? Umursamamıştım ve kanatlarımı açtığımda siyaha dönen kanatlarım içime karartması gerekirken aksine bu hali hoşuma gitmişti. Eski beyaz kanatlarımı üstünden beyaz kutsal bir ışık şaçılrken bu sefer siyahın hakimeyeti esir almıştı. Kanatlarımın üstünde fırtınalar çakıyordu kendimi daha güçlü hissediyordum hemde hiç olmadığım kadar . Selene dönerek selen aslında kara büyü yapmak o kadar dakötü birşey değil kötü olanlara ancak kötü büyüyle karşılık verilebilir hem kendimi daha güçlü hissediyorum . " ah Küçük kız , kara büyü normal büyülere göre daha çok güç salar bu yüzden nerdeyse bütün cadılar bu güce kanar ve karanlık tarafa geçer ama sonunu öngöremezler , nej bu iyi birşey değil hemde hiç bir sonucu olucak " dedi ve elime dokunarak odadan çıktı. Doğruca bizimkilerin yanına koşmuştum savaş birmişti değilmi artık mutlu olmalıydık . Ah tabi morgana faktörünü unutmuştum ama şuan umrumda değildi. Aşağı kata inerken açık kalan kapıdan gözüme Nam joo ilişmişti. Doğruca yanına gittim ve ilk defa çekinmeyerek Neden dedim neden beni kurtardın ?
saçmalama Nej, senin için değil o an sana ve büyüne ihityacımız vardı o yüzden . Aklına salak şaçma şeyler getirip umut besleme dedi ve üstüme doğru yürüdü. Yutkundum ne düşünmüştümki kusura bakma dedim be üstüme gelen adınlarıyla yutkunmuştum. Hem dedi gülerek odama gelmeye çekinmediğine göre korkmuyorsun dedi gözlerimi meydan okurcasına o güzel parlak gözlerine dikip neyden korkacakmışım dediğimde belimi saran sert elleri nefesimi titrek vermeme sebep olmuştu. Tüm o sert sesiyle cevap verdi " Benden, yaptıklarımdan ihanetimden akıl almadın galiba ama gene yapabilirim çünkü senden tiksiniyorum "dedi ve elleriyle ittirdiğinde beni sabrım taşmıştı. Üstüne tehditkar bir şekilde yürümüş ve bağırıyordum sen beni ne sanıyorsun be adam ? Her seferinde kullanup atıcağın o saf kız yok artık ve o çok taktığın katil babama hak vermeye başladım eğer ailende senin gibiyse sonuna kadar hak etmişti. Haaa birde sakın birdaha bana dokunmaya kalkma yoksa yemin ederim o parmaklarını birdaha kullanmazsın dediğimde en kötü durumlarda bile mimik vermeyen o suratı ilk defa bana karşı şaşkın bir hal almıştı. Odadan çıkmadan önce gözüm sırtındaki yaralara çarpmıştı normalde hemen iyileşirlerdi ama bu büyü olduğu için hemen iyileşemezdi. Aşağı kata doğru indiğimde bizimkileri gördüm koşarak hepsini sarıldım ve lee jong'a gülerek birdaha benim için kendini feda edersen ve ölmezsen o zaman ben seni öldürürm anladınmı dedim . " ahh yapma fıstık, sen olmasan zaten ölüydük" dedi. Biri benim için kendi canını ortaya koymuştu buda değer verdiği anlamına geliyordu usulca ona sarılarak kulağına fısıldadım , teşekkür ederim.

Gördüğüm kabusla uyanmam bir olmuştu biri beni çağırıyordu " şefafftan gelen ışığa gömülecek, karanlıktan gelen siyaha bürünecek, biz kardeşler ise ölümle bir olup ölümü dirilteceğiz" bu sözü söyleyeni tanımasamda zihnim adeta bu sesi tanıdığını söylüyordu. Sonra zihnime görüntüler akmaya devam etti altın sarısı saçları güneşin er parlak tonundandı ve etrafa ışık şaçıyordu. Gözleri ise karanlığın en koyu tonu olan siyahti ama yanılıyordum sol tarafı ise denizin mavisiyle çalkanıyordu. Sanki hem karanlık tarafa hemde aydınlık tarafa bölünüşün simgesi gibiydi. İmgeleme akmaya başladı " Biz ışıkla doğduk, karanlıkla büyüyeceğiz . Geceyi aydınlatan ışığımız , ışığı boğan karanlığımız olacak. Bu hanedan adımızı haykırıcak . Sen sense benim geceme yıldız sabahıma güneş olucaksın ve sana yemin ediyorum benimle doğacak benimle son bulacaksın".  Gel dedi bir ses ışığı takip et.

Animde önümde beliren ince ışık cizgisi ile ürpermiştim bu rüya değildi yaptığım salaklıktı ama kendimi bundan alı koyamıyor doğrudan ışığı takip ediyordum. Bu ışık bahçeye kadar uzanıyordu aniden çalan siren bizimklerin hepsini buraya toplamıştı bahçede o gördüğüm çoçuk duruyordu. Korkmuyordum aksine kendimi tamamlanmış gibi hissediyordum kapıyı açarak koşmaya başladım bizimkilerse sadece dur diyebilmişlerdi. Tam önünde dikiliyordum o altın sarısı şaçları ve gizem gözlerine bakıyordum hiçbirşey söylemeden sadece izliyordum. Sen kimsin dedim sonunda elleri suratımı avucuyla sarmıştı ve ben senin kehanetin ben senin kardeşinim dedi eli şefkatle suratımda gezinirken. Bizimkiler kaskatı kesilmiş pür dikkat bizi izliyorlardı. Kekeleyerek kardeşimmi dedim. O cennetimsi gülümsemesiyle korkma gerçek kardeşin değilim sadece kehanet kardeşinim dedi ve sözlerine devam etti "Biz Siyahı beyaza ,beyazı siyaha karıştırıcak,Siyahın beyaza beyazın siyaha , yaratılanın yaratılana , üstünlüğünü yok edicek olanlarız. Güneşle ayı bir yapacak ufuktan bir çizgi belirticekleriz işte o biziz umudun ışığı"

Gözlerimi açmış sadece dinliyordum ve ne diyerek kekelemiştim . Ah dedi o tatlı gülüşünü yaparak konuşucak zamanımız çok olucak önce ezeli aşkına bir kahve yapmayacakmısın dedi evi göstererek. Bizimkiler üstüne saldırıcak gibi olunca elimle dur işareti yaptım . İçeri geçtiğimizde herşeyi başından anlatmaya başladı. Sen doğdunda melekler senin yaşamanı istemedi çünkü sen saftın seffaftın aynı benim gibi ve daha çok korktukları birşey varsada biziz çünkü biz türlerin sonunu getircek olan herkesi birbirine eşit yapacak siyahın beyaza beyazın siyaha üstünlüğünü bozacak olanlarız. Morgana ise bunu derin uykusunda bile içten içe biliyor bu yüzden direk bize karşı atağa geçicek buraya seninle gri olmaya geldim. Sen beni tanımıyorsun ama ben seni çok iyi tanıyorum küçüklüğünü en derin düşüncelerini. Endişelenmiyorum çünkü bir gün sende bana karışıcak benim olacaksın dedi eli dudaklarıma değerken. Bizimkilerden önce davranıp suratına bir yumruk indirmiştim ben kimsenin malı değilim dedim tıslayarak . O korkunc gülüşü tüm odayı kaplamıştı işte benim kızım dedi yaslanarak. Min ho ellerini sıkmış cocuğun önünde duruyordu kim olduğun zerre umrumda değil bütün bunlara son mu vereceksiniz tamam ama eşer Nej'in adını birdaha ağzına alırsan ölümün benim elimden olur anladınmı dedi. İsmini yeni öğrendiğim kehanetim olan çoçuk Crey' se ellerini kaldırmış sakin ol dostum demişti. O kadar çok oluyorduki şaşırmıyordum aksine sevinmiştim artık bunları bitirebilme şansım vardı . Babamı öldürenleride bulacak bir son vericektim artık buna ve Morganadanda korkmuyordum zerre umrumda değildi ne olacaksa olsundu sadece artık bitsin istiyordum. Ani bir kapı ziliyse hepimiz gözümüzü kapıya dikmiştik gelen Evandı ama bir terslik vardı hertarafı kanla kaplıydı ve konuştu özür dilerim Nej daha fazla yanında olamaycağım . Catherine heme yanımıza koşarak çoçuğun üstünü açtı işaretlenmiş dedi buda ne demek diye bağırdım lanet nej kara büyünün laneti onu bulmuş. Evana baktım ge ağlayarak özür diliyordum bunlar benim yüzümden oldu Evan seni tanımıyordum ama ne olursa olsun yanımda olmuştun ve dedim gözümden akan yaşları dizginleyemeden benim yüzümden şimdi sen dediğinde beni susturdu. Önemli değil nej zaten ölücektim ama en azından bir uğur niyetini ölücem bitir bu savaşı dedi son bir nefesle . Sadece ağlıyordum kafası ellerimin arasındaydı ve gözü yavaşca kapanmıştı. Artık ne Evan vardı nede destekçilerimiz . Onu tanımıyordum ama ona değer veriyordum ve üstelik benim
yüzümden ölmesine rağmen bana inanıyordu. Son bir kes yerde yatan soluk cesetine
baktım Kanını yerde bırakmıyacaktım yemin ederim intikamını alıcaktım yemin ederim.

Melezlerin Arasındaki MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin