Dönüşüm

157 18 0
                                    


 Saat nerdeyse gece yarısı olucaktı sadece beş dakika sonra dönüşücektim, çok korkuyordum çaktırmamaya çalışıyordum ama kalp atışlarımı duydukları için bunun inandırıcı gelmediğinin farkındaydım. Bizimkilerde gerilmişti ama sürekli sakin olmamı söylüyorlardı. Saat oniki olmuştu gözlerimi sıkıca kapattım ama hiçbirşey hissetmemiştim, herkes bana konsantre olmuştu . David amca bu muydu acıyor dediğin hahah  hiçbirşey hissetmedim derken bir ağrı hisettim, giderek heryere yayılıyordu. Dişlermi sıkmaya başlamıştım elimde bir el hisettim kendini kasma diyordu ama kim olduğunu acıdan göremiyordum. Kendimi daha fazla tutamıyor çığlıkar atıyordum sanki her kemiğim kırılıyordu. Ağlayarak lütfen durdur şunu lütfen durdurun şunu diyordum herkes elimden kolumdan tutmuştu çünkü acıdan kendimi tırmıklıyordum.Tam geçti derken sol omzum kırılmıştı, öyle bir çığlık atmıştımki tanrım canım çok yanıyordu nefes alamıyordum. Her nefes aldığımda canım dahada yanıyordu kafamı kaldırdığımda ellerime kanlar akıyordu. Delicesine bağırıp ağlıyordum lütfen yeter David lütfen durdur şunu derken lee min ho ellerimden tutmuş geçicek geçicek diyordu. Kafamı kaldırdığımda Nam joo hyuk'u görebilmiştim endişeli gözlerle bana bakıyordu, sanki içmiş gibiydim hiçbirşey net değildi. İşte bir kırılma sesi daha duymuştum tanrım sağ omzum kırılmıştı artık canım o kadar çok acımıştıki uyuşmuştum. Gözlerimden bile kan akıyordu içimden kendime az kaldı biticek diyordum ve yavaş yavaş etraf kararıyordu ve sonunda bayılmıştım. 


-Nam joo hyuk- Sonunda bitmişti bayılmıştı birinin bayıldığına hiç bu kadar sevinceğim aklıma gelmezdi . Onun canı yandıkça canım yanıyordu aklıma o gün geliyordu, annemle   babamın öldüğü gün küçüktüm delicesine ağlıyordum ve biri kemiklerimi tek tek kırıyordu. Beni David kurtarmıştı ve diğer hepimizide öyle . Onun cektiği acıyı az çok tahmin edebiliyordum herkes çok solgun gözüküyordu sanırım herkesin aklına o günün anıları gelmişti. David odadan çıkmıştı oda en az Nej kadar ağlamıştı, onu çok uzun süredir hiç ağlarken görmemiştim.  Park Hyung Nej'i kucaklayarak yatağa yatırıyordu ve oda yanına yatmıştı. .Hepimiz şaşkınlıkla ona bakıyorduk. Napıyorsun? Kızın yanında ne işin var hergele hemen aşşağı in dediğimde bağırarak '' Onun iyi olduğuna emin olucam siz gidin" dedi. Tam söze atlıycaktım ki Lee jong, Park 'ı kulaklarından çekerek kaldırdı ve şöyle dedi '' Siz iyicene bu kız sayesinde delirdiniz siz iyimisiniz '' dedi kızarak.  Park hyung gözyaşlarını silerek '' ailem gibi olmayacağımm! '' dedi ve hızla odadan  çıktı . Hepimiz neyi kast ettiğini biliyorduk üstüne gitmedik o bizden farklıydı onun ailesi savaştan sağ çıkmıştı ve o acı çekerken onu terk edip kaçmışlardı bu yüzden bu konuda çok hassastı.  Ben ve Min ho aşağı inmiştik.  Nej'in yanında lee jong vardı uyanırsa diye  başında bekliyordu. Dolaptan bir kaç soju alıp Min ho' ya uzattım ve oda teklifimi kabul etmişti ve çatı katına çıkmıştık. Onla her ne kadar kavga etsekte birbirimize kızamıyorduk çünkü bilirsiniz işte o benim kardeşimdi. İkimizde suskunduk Min ho gülümseyerek kolunu sırtıma attı  ve birkaç saat öylece yıldızları izledik .

Melezlerin Arasındaki MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin