Müttefik

86 10 12
                                    

Gözlerimi açtığımda herkes endişeyle bana bakıyordu sonra Nam joo'ya dönüp bunu ona nasıl yaparsın diye tartışmaya devam ettiler. Nam joo'sa siz ne biliyorsunuzki ama tabi ya beni değil şu iki günlük kızı koruyun  diyerek kapılara vuruyordu. Zar zor diklenip o tiz sesimle konuştum . Anlatda anlayalım o zaman joo ben , ben ne yaptımda benden bu kadar nefret ettin söylesene söyle?
- Bu böyle olmamalıydı beni neden kurtardın aptal kız aptal .
+ Çünkü dedim yutkunarak onu sevdiğimi söylemek yerine ben arkadaşlarımı satmam , ben ailem dediğim insanları satmam.
- öylemi Nej hanım ama senin baban sattı. Benim annem , benim melek annem ona Victoria denilen bir vürüs bulaştı  ve bu virüs türlerini öldürüyordu ama isteyerek yapmıyordu. O sadece virüsün etkisindeydi ve melek konseyi türünün iyiliği için onu öldürme yetkisini senin o lanet babana verdiler. Ben ona söyledim Nej tedaviye çok yakın olduğumu sadece beklemesi gerektiğini . Gittimde çok köklü bir cadı buldum Espinozayı ilk cadı olan kişiyi ve bana tedavisini vermişti üstelik karşılığında ben ona özkan'ımı verdim. Şimdi o ne diye soracaksın bu saf melezlere doğuştan hediye edilen bir ek can , ve ben onu annem için kullanıp tedaviyi bulmuşken o senin lanet baban gözlerimin önünde onu öldürdü. Hemde tedaviyi getirdiğim bulduğum halde , beklemesi lazımdı İşe yarayacaktı lanet olası işe yarayacaktı. Onu seninle ailesiyle tehdit etmişlerdi ama ben herşeyi düşünmüştüm benim babam kendi özkanı'nı senin için kullanmıştı. Lanet olası babansa sıf saf melek kalabilmek meclisini kararına uymak için onu öldürdü. Benim annemi dedim gözyaşlarımın daha fazla tutamayıp ağlarken, sen o masum suratınla ah tanrım o babana benzemediğin için çok şansızsın. Sen aptalsın beni kurtaracak kadar . O güzel kanatlarınıda babamın özkan'ı iyileştirecektir korkma dedim ve ordan uzaklaştım. Gidicektim nereye olduğu önemli değildi ama lanet olsunki ruhlarımız bağlıydı. Hiçbirşey yapamıyordum onun babası sıf ünvan için annemi öldürmüştü ve ben ben onun kızına aşık oluyordum. Üstelik babam özkanı'nı onun için kullanmasaydı yaşıyacaktı ama o tanrım daha fazla dayanamayacağım lanet olsun . Lanet olsun diye bağırıyor sağ solda ne varsa tekme atıyordum. Üstelik benim ailem dediğim arkadaşlarım bana ne oldu diye sormadan o iki günlük kızı savunmuşlardı.

Dedikleri karşısında şok olmuştum. Gözlerim istemsizce dolmuştu bu gerçek olamazdı benim babam bunu yapacak kadar kötü biri olamazdı. Mutlaka bir sebebi olmalıydı hem benim suçum neydiki beni neden bunla itham ediyordu. Nedensizce sanki ben suçluymuşum gibi hissediyordum onun canının ne kadar yandığı düşüncesi benim canımın yanmasından daha ağır basıyordu. Bizimkiler bana senin suçun değil, düzelecektir gibi şeyler söylüyorlardı. Aradan saatler geçmişti ne onun karşısına çıkıp babamı savunacak cesaretim vardı nede babamın benim babamın kötü biri olduğunu kaldırıcak kalbim vardı. Dışarı çıkmş sadece koşuyordum düşünemeyinceye kadar durmaksızın koşuyordum. Kanatlarım çok acıordu ama onunda nam joo'nun babası sayesinde iyileşiceği dahada acıtıyordu. Bugun olanları düşünüyordum balkonda Ahn jae'yle karşılaşmıstık ve bana ne olursa olsun onu affetme o seni sattı. Seni hakketmiyor diyişi yankılanıyordu. Ne olursa olsun haklıydı onu affetmeyecektim benim bir suçum yoktu lanet olsun be ölücektim az kalsın nerdeyse ölecektim ve onun umrunda olan tek şey anlaşmaydı. Benden bu kadar nefret etmesi düşüncesi içimi acıtıyordu .

İleride süzülen bir ışık gördüğümde ayaklarım beni istemsiz oraya sürüyordu. Nefes kesen bir Deniz manzarası vardı ve kanarında tahtadan yapılmış eski bir kulübe vardı. Kulübenin önünde geniş bir salıncak önündede sedirden yapılmış bir masa duruyordu. Burası inanılmaz güzeldi kimin olduğu umrumda değildi ve ben o salıncakta sallanacaktım. Salıncağa koşarak atladım ah tanrım yıldızlar öylesine güzeldiki sonra bir kafa belirdi bakış açımda ahh hayalimde bile Nam joo'yu görüyorum dedim sesli bir şekilde. Sonra bir ses cevap verdi burada işin ne işte ozaman kafama dank etti onun olduğu ahh dedim ensemi tutarak burası seninmiydi? "Kapının önünde angels yazıyor ama genede sen bilirsin "dedi sırıtarak. Susmuştum sadece ona bakıyordum ve oda trk kelime dahi etmiyordu sanırım ikimizdede yüzleşicek cesaret yoktu. Uzun süren sessizliğin ardından konuştum bak ben bilmiyorum tammamı babamın bir nedeni vardi diye sana burda savunamamda ve savunmakta istemiyorum angut kafalı. Onlar benim ailem onları çok küçükken kaybettim ve hep tek yaşadım eğer onlarında kötü biri olduğunu öğrenirsem bu beni bititir. Hep yalnız yaşadım ben dedim ağlıyordum gene ömür boyu tek yaşarken bir iki kez ağlamış biri için burda hergün ağlıyordum gözyaşlarıma aldırmadan devam ettim . Okula giderken herkesin annesi babası onları okuldan alırken bense eve gidip sonra işe gitmem lazım diye endişeleniyordum, herkes ailecek noeli kutlarken ben dövüş dersleri alıyordum. Herzaman yalnızdım ben bu gün içinde acıtmasada yatağıma yattığımda o basan yalnızlık hissiği yüreğimi kaplıyor nefes bile alamıyordum. İlk defa ve ilk defa kendimi biryere ait hissettim ve ondanda böylemi olucaktı diye bağırdım. Ne olursa olsun bu benim suçum değildi benim haberim bile yoktu ve sen beni sattın ölüyordum be adam ölüyordum eğer diğerleri olmasa ve senin tek düşündüğün o lanet anlaşma diyip patlamıştım. Uzun bir süre sustu ve devam etti ben özür dilerim sadece babası annemi öldüren birine nasıl güvenebilirdim ki ? Ben sen biliyosun inadına yapıyorsun sandım ve benim için tek önemli olan şey o anlaşma değil sensin dedi. Sensin demesi kulaklarımda yankılanıyordu ona boş boş bakıyordum ve buruk bir gülümseme ile devam etti maalesefki senden nefret edemiyorum bak gene öyle masum bakıyorsun ve ben bundan sonra ölümüm pahasına kadar seni koruyacağım. Aa öylemi diye devam ettim demek korayacaksın ben sana nasıl güvenicem seni nasıl affedicem, hayır yanılıyorsun seni asla affetmicem dedim ve arkamı döndüm. Sert bir darbeyle beni kendisine çekti ve aramızda nerdeyse milim bike yoktu ama o bakmaya devam ediyordu . Kaal gelmişti o yüzden öylece kalmıştım sonra kendine çekerek sarıldı biliyordum bu doğru değildi ama onun kollarında olmak boşversene umrumda değildi o an öylece kalabilirdim. Sonra telefonuma bir mesaj geldi ah tabikide gelecekti bu anı bozmak için kıyamet bile kopartabilirdi şakaları seven tanrı. Kollarından geri çekildim ve ona sert bir bakış attım çünkü onu bu kadar kolag affetmeyecektim. Mesaj David'den di " ne yapıyorsanız yapın birbirinizi öldürmeniz bile umrumda değil ama iki dakika içinde burda olmazsanız o zaman başınız belada" sesli okumuştum. Okur okumaz vampir hızıyla ortadan yok oldu sanırım çıldırıcam ya beton öküz amacı ne bu çoçuğun. Kesin kişilik bozuklugu var bir düşman bir dost birde güvenmemi istiyor bok çuvalı.

Melezlerin Arasındaki MelekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin