Sür savaş boyalarını

14.4K 1.3K 126
                                    

İyi okumalar 🧡

6. BÖLÜM

"Lütfen Rüzgar. Daha erken olmaz mı? Bir arkadaşına sorsan?" diye sorduğumda başıyla beni onayladı. "Tamam konuşurum da sen iyi misin? Tuhafsın bugün sanki." Dediğinde omuz silktim.

"İyiyim. Yani o cehennemde ne kadar iyi olunabilirse o kadar iyiyim işte."

O konuşmadan sonra sinirden titremeye başlamıştım. Zaten o sinir vetitreme ders sonuna kadar sürdüğü için de dersten hastayım bahanesiylekurtulmuştum. Yoksa hapı yutmuştum zaten. Shakespeare'ler, Sophokles'ler, Goethe'ler havada uçuştu ki bunlar da zaten daha önceden duyduğum isimler olduğu için aklımda kalmıştı. Yoksa yemin ederim Deniz'i okuldan atarlardı.

Okuldan çıkar çıkmaz da kendimi Rüzgar'ın yanında bulmuştum. Planı çekebileceğimiz kadar erkene çekmeye çalışıyordum. Çünkü artık benim de sabrım kalmamıştı.

"Yine bir şey yaptılar değil mi?" diye sordu bıkkınca. Kaşlarımı kaldırıp indirdim.

"Her an bir şeyler yapıyorlar zaten. Bakışlarıyla, sözleriyle, imalarıyla ama sorun bu değil. Sorun ben onların bu kadar gamsız, bencil hallerinden bıktım.

"Peki okul dışında başka bir ortamda bu planı uygulama ihtimalimiz yok mu?" diye sorunca sabahki olay geldi aklıma.

"Bu iş bitene kadar onları fazladan görmesem daha iyi olur." Diyince güldü.

"Allah kimseyi senin düşmanın yapmasın Derya." Dediğinde güldüm ben de. Sonra sanki izleniyormuş gibi bir his kapladı içimi. Etrafıma baktım. Huzursuz olmuştum. Kimseyi görmeyince konuşmamıza geri döndük.

"Hem zaten onların ortamına girme imkanım sıfıra yakın. Boşuna çabalamamıza gerek yok. İnan okul daha mümkün."

"Peki öyleyse. Ana plana sadık kalalım."

Gülümseyen gözlerinde gördüğüm şefkat beni rahatsız etmişti. Yani tam olarak rahatsızlık değil de o benim gözümde Deniz'den farksızdı. Ve ben aramızdaki arkadaşlığın olumlu veya olumsuz bir konuşmayla bozulacağını biliyordum. Çünkü ona karşı bir şey hissedemeyecektim. Buna eminim. Ve her türlü mutsuz olacaktık. Bu yüzden kaçabildiğim kadar bu konunun açılmasından kaçacaktım. Arkadaşlığımızı elimden geldiğince koruyacaktım.

Gözlerimi kaçırınca yüzü asılmıştı. Benim de vicdanım sızladı ama yapabilecek daha iyi bir şey de bilmiyordum.

------

Kapı çalınca söylenerek oynadığım oyunu kapatıp telefonu masanın üstünde bırakarak kapıyı açmaya gittim.

"Yeter ya! Tam vuracağım, bu defa olacak diyorum telefon çalıyor! Aha oldu diyorum ok elimden fırlıyor telefon donuyor! Oldu diyeceğim Deniz tuvalet kağıdı istiyor, şimdi de kapı! Ne bitmez çilem varmış be?"

Hırsla kapıyı açtığımda sinirim bir balon gibi söndü. "Kanka! Hoş geldin."

"Hoş buldum Kankacım. Bir hata yok değil mi Derya'sın sen."

Yeşim'in sözlerine gözlerimi devirdim.

"Sen de mi?" dediğimde güldü. "Valla aynı olmuşsunuz. Kanka demesen Deniz misin Derya mı diye soracaktım."

Elimle alnıma düşen saçları hafifçe kaldırıp "Bak sağ kaşımın üstünde bir yara var. 4. Sınıftayken merdivenlerin tırabzanlarından kayarken düşmüştüm ya o zaman olmuştu. Bundan sonra ona dikkat edersin." Dedim.

Elini yumruk yapıp baş parmağını kaldırarak beni onayladı. "Anlaşılmıştır. Terminatör hanım."

"Geçsene içeri." Dediğimde başını iki yana salladı. "Olmaz, seni almaya geldim."

GÜZEL DELİKANLI(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin