'Oyunun ikinci perdesi'İyi okumalar🧡
18. BÖLÜM
Saçlarımı düzleştirdikten sonra ellerim uçlarında gezindi. Yine o sızı içimde yayılmaya başlayınca toparlanıp saçlarımın önlerinden birer tutam alıp arkadan tokayla sabitledim. Artık omuzlarıma kadar geliyorlardı. 3 ay geçmişti aradan. Sadece bir defa Yeşim'in ısrarıyla kuaföre gidip uçlarını kestirmiştim ama bu Yeşim'e yetmemiş bir de bin bir yalvarışla ombre yapmıştı. Neymiş kadınlar depresyona girince kuaföre gelip değişiklikler yaparmış. Ben hayatımın ileriye doğru değil geriye doğru değişmesini istiyordum oysa ki...
Gerçi bunu isteyen tek kişi sanırım bendim. Sanırım değil, kesinlikle sadece bendim. Belki bir de Rüzgar...
Benim istediğimden daha da eskiye, Fırat'ın hayatıma girmediği zamanlara.
Telefonum çalınca aynadaki aksime bakmayı bırakıp montumu ve çantamı aldıktan sonra odadan çıktım. Telefonu açıp "Şimdi çıkıyorum Furkan. Yarım saate oradayım." Dedim.
"Hiç zahmet edip fakülteye gelme Derya'cım. Direkt halı sahaya git. Antrenman yapacaksın." Dediğinde evden çıkıp kapıyı henüz kapatmıştım.
"Yine mi?" diye mızmızlandığımda güldü.
"Onu dönem dondurmadan önce düşünecektin başkan yardımcısı." Diyip gülünce gözlerimi devirip ben de güldüm.
"Antrenman sorun değil de dönemi dondurduğum için başkan olmana daha çok içerledim."dedim bir elimde telefon diğeriyle triko montumu giymeye çalışırken. Havalar ısınmasına karşın hala çok sıcak sayılmazdı bence ya da kansız olduğum için üşüyen bendim. Çünkü Yeşim de Deniz de tişört mevsimine geçmişlerdi.
"Valla ben de bir o konuda sana çok minnettar hissediyorum Derya'cım." Diyince "İyi madem bana minnettarlığının karşılığını ödemek istiyorsan o pozisyonu elinde tut. Biliyorsun ki Gökhan Hoca pek istikrar yanlısı bir hoca değil. Daha iyisini bulana kadar başkanlığın. Ve bence beni affetmesi an meselesi." Dediğimde telefonu suratıma kapattı. Muhtemelen hocaya falan yakalandı. Kendi kendime gülerken otobüs durağına gelmiştim. Otobüsün gelmesini beklerken kulaklıklarımı takıp müzik açtım.
Durak fazla kalabalık olmadığı için rahatlamıştım. Bir de o otobüse binme telaşını kaldıramayacaktım. Otobüs gelince rahat bir şekilde bindim otobüse ama otobüse bindikten sonrası pek rahat geçmedi çünkü kalabalık olmayan tek durak sanırım bizim duraktı. Çünkü bindiğimde yer yoktu ve bindikten sonra da bir çok kişi binince sıkıştım. O kadar daraldım ki, arkadan ittirenler, dokunmaya çalışanlar derken daha bir durak olmasına rağmen otobüsten kendimi dışarı nasıl attım bilemiyorum.
En son inerken arkamdan taciz eden adama küfür ediyordum. Umarım darp edilmesi için gerekli mesajları verebilmişimdir.
Yürürken sıcakladığım için triko montu çıkarıp çantama astım. Üstümde siyah ince, 'V' yaka bir badi ve antrenman taytım vardı. Okula gittiğim günler yüzüme krem bile sürmezdim. Sürekli hareket halinde olduğumdan terleyip akıtıyordum çünkü. O zaman da çok hoş bir görüntü olmuyordu.
Bizim okuldaki halı saha daha tamamlanmadığı için her yıl bir halı sahayla anlaşma yapılıyordu. Bu yıl Beşiktaş'taki bir halı sahayla anlaşma yapılmıştı. Her hafta 3 gün buraya geliyorduk. Tabi ikinci dönemin ilk gününden bugüne kadar ben haftanın 5 günü de buradaydım. Bazı haftalar 6 da olabiliyordu. Gökhan Hoca okulu dondurmama çok kızmıştı çünkü ben okulumu dondururken hiç kimseye bir şey söylememiştim. Babam da dahil. Zaten o da öğrenmiş ve beni bir güzel paylamıştı. Deniz'i okuldan almaya kalkmış bin bir güçlükle vazgeçirmiştik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜZEL DELİKANLI(TAMAMLANDI)
General FictionBu hikaye bir kadının hikayesi değildi. Bu hikaye bir erkeğin hikayesi de değildi. Bu hikaye erkek kılığına giren bir kadının hikayesiydi. Bu hikaye ikiz kardeşi Deniz'in kılığına giren Derya'nın hikayesiydi. Mükemmel planının tek kusuruydu Fırat...