İlham geldi vay be sbsns durmadan yazıyorum sbsns bu arada üst üstte bölüm yayımladığım için karışıklık olabilir bundan önceki bölumlere dikkat edip okuyunuz :)
Spor atletimi üzerime geçirip altıma siyah şortumu giydim. Saçlarımın yüzüme gelen kısmını geriye verip iki tel toka yardımıyla tutturdum.
Kulaklıkları kulağıma yerleştirip telefonu cebime attım.
Sabah koşusu için hazırdım!
Ayakkabılarımı da giyip kapının önünde bir sağa bir de sola doğru esneyip açıldım.
Sağ tarafta kalan koşu alanına doğru koşar adım ilerledim.
Koşu yapmayı severdim. Bunu zayıflamak için değilde sadece temiz hava alıp kafa dağıtmak için yapıyordum.
İşe yarıyordu da... Kafa mı bir süreliğine dağıtabiliyordum.
Bu saçma olaylardan sonra ilk defa koşuya çıkıyordum.
Polisler yüzünden, abimin baskısı ve okulun baskınısından kurtulmak için çoğu kez gelmeyi planlasamda daha yeni çıkabiliyordum...
Koştukça yüzüme vuran havayı içime çekip rahatlamaya odaklandım.
Her şeyin üst üste gelmesi sinirimi bozmuştu.
Lucy ye sonunda açılabilmişken bu olaylar olmuş ve kız iyice içine kapanmıştı.
Hayat kesinlikle bana götüyle gülüyordu.
Bir de her akşam Zerefin saçmalıklarını dinlemek zorunda kalıyordum.
Savcıymış da ona göre davranmalıymışım da bilmem neler...(Gerisini dinlemedim)
Saçma dayatmalara ve emirlere gelemiyordum.
Hayatımı kontrol eden bir abim olması can sıkıcıydı ama onun bahanesi "Hem annen hem baban olacağım Natsu." sadece buydu.
Anne ve baba isteyip istemediğimi sormamış, asıl istediğim abi gibi davranmayıp fazla aile olmaya takıntılı kalmıştı ve bu durumdan hiçte hoşnut değildim.
Ama tabiki benim duygularımın ne önemi vardı ki? Zeref için varsa yoksa işi ve ailesi vardı.
Aileden kastım; bana rol keserek yaşayan bir abiydi...
Zerefe bundan rahatsız olduğumu hiç dile getirmesemde anlamış olması gerekirdi.
Ben anne baba istememiştim ki... Ben sadece eski Zerefi istemiştim.
Ama bunu ne o sordu ne de ben ona söyledim. Bir Dragneelsen gururunu her şeyden önde tutmalıydın!
Dragneel olmak bunu gerektirir çünkü...
Telefonu elime alıp şarkıyı değiştirdim. Bir kaldırıp köşesine oturup derin nefesler eşliğinde dinlenmeye çalıştım.
Yine kendimi çok zorlamış ve nefes nefese kalmıştım.
Lucy ile sabahtan beri konuşmamıştık ve onu acayip merak ediyordum ama olaylar yüzünden benden de uzaklaşmıştı.
Kısa kısa cevaplar vermesi, yüzüme bile doğru dürüst bakmaması...
Hepsi canımı yakıyordu. Ben onu gerçekten seviyordum çünkü... Ama sanırım o bana karşı aynı şeyleri hissetmiyordu.
Derin bir nefes alıp su içtim. Soluklarım sonunda düzene girince ağır bir şekilde ayağa kalkıp geldiğim gibi eve dönmeye başladım.
Az öncekine nazaran ağırlaşan adımlarımla havayı derinlemesine içime çekerek yürüyordum.
Düşünmeye çalışıyordum ama düşündükçe başıma giren ağrıları ve üstüme çöken stresi yoksayamıyordum.
Evin önüne gelince cebimden çıkarttığım anahtarla kapıyı yavaşça açtım.
Sabahın bu saatinde Zerefin evde olduğunu fark edince şaşırmaktan kendimi alıkoyamadım.
Genelde geceleri evde olurdu ama şimdi buradaydı...
Kapıyı arkamdan kapatıp mutfağa geçerken Zerefin salondan hararetli bir şekilde konuşma sesi geliyordu.
Kaşlarımı çatıp buz dolabından enerji içeceği alıp kafama diktim.
Ağzımı silip biten içecek kutusunu çöpe basket atarken zeref mutfağa girmişti.
Elindeki telefonu kulağına tutmuş kaşları çatık, yüzü gergin bir şekilde konuşmayı dinliyordu.
Streslendiğinde hep yaptığı gibi parmaklarını pantolonuna vuruyordu.
"Lanet olsun." dedi sonunda telefonu kapatan Zeref. Sandalyeye çöküp iç çekerken ellerimi masaya dayayıp zerefe baktım.
"Ne oldu?" diye sordum.
Gözlerini yerden çekip bana baktı.
"Her şey mahvoluyor! Bir polis memuru öldürülmüş." dedi. Şaşkınlıkla bakmayı sürdürürken sözlerine devam etti.
"Hemde sizin davanıza bakıyormuş. En son yeni bir tanık bulduğunu falan söylüyordu ama hepsi gitti! Tüm kaynaklar, delliler ve tanıklar!" dedi sinirle.
Şuan zerefi rahatlatmak için bir şeyler söylemem gerektiğinin farkındaydım ama aklıma takılan tek bir nokta vardı;
"Hangi polis?" dedim cevabından ürkerek.
Kaşları gevşerken iç çekip konuştu.
"Hani geçen gün seni sorguya alan." dedi.
Aklımdan bana velet diyen kaba saba adam geçerken nutkum tutuldu.
Bu katil işi bu kadar ciddileştirdiyse bir kaç lise öğrencisinin yapabileceği ne vardı ki?
Nasıl bir kapana kısılmıştık biz!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
°TUNE°
FanfictionTune adı verilen bir listenin önlerine koyulmasıyla ne olduğunu anlamayan sınıf daha da tuhafıyla karşılaşır; Bu listedeki tarihlerin ölüm tarihleri olduğunu fark ederler. Peki bu listeyi kim hazırladı?