Hadi ama ben hastaneden çıkmıştım. Neden okula gitmek zorundaydım ki!
İlk ders boyunca uyumak istemiştim ama başaramamıştım. Bana nazaran Juvia uyumuştu. Tüm gece uyuyamamıştık çünkü...
Sınıfa bir göz gezdirince kalbim tekledi. Ne kadar boş sıra, ne kadar az kişi kalmıştık.
Bizim hiç susmak bilmeyen sınıftan şuan ses çıkmıyordu. Herkes kendi halineydi.
Natsu ve Lucy birbirlerine kağıt atıp yazışıyordular. Levy, Gajeeli uyuklarken izliyordu. Mira ise Laxus'a silgi fırlatıp rahatsız ediyordu.
Bunun dışında, Juvia uyuyor, lissanna defterine sinirle bir şeyler karalıyor, Erza telefonuyla uğraşıyordu.
Ben ise boş boş hala ders anlatan hocaya bakıyordum.
"Ihm, Hayır... Dur, oh, Gray sama." diye bir ses duymamla gözlerimi sonuna kadar açıp hemen Juviaya baktım.
Uykuda konuşuyordu!
"Daha hızlı Gray sama!" diye bağırınca yanaklarım kızardı ve hemen sınıfa baktım.
Herkes Juviaya dönmüş bakıyordu. Hoca o kadar şaşırmıştı ki elinde ki tebeşir neredeyse düşecekti.
"Gray sama daha derin-" diyecekken yerimden kalkıp hızla Juviayı uyandırdım.
Juvia şaşkınca sınıfa bakınca herkes gülmeye başladı. Hoca boğazını temizleyip önüne döndü ve hiç bir şey olmamış gibi davranmaya başladı.
"Ne oldu?" diye soran Juviaya cevap vermeyip yerime oturdum. Bundan daha fazla utanabilir miydim bilmiyordum!
O sırada zil çalmasıyla biraz rahatlayıp az önce ki utanç verici sahneyi unutmaya çalıştım.
Herkes ayaklanmış bir şeyler konuşuyordular."Gajeel! Beni yalnız bırakma, orada fare var!" diye bağırdı Levy. Gajeel omuz silkti.
"Resim atolyesinde hırkanı unutman benim suçum mu?" dedi en odunca.
Levy dudak büzdü ama sinirli olduğu belliydi.
"İyi!" diyip sinirle sınıftan çıktı. Gajeel umursamayıp Laxus'un yanına geldi.
"Lissanna hadi." diye çağırdı dışarı çıkan Mira. Lissanna aceleyle defterini kapatıp çantasına attı ve Miranın peşine gitti.
Natsu ve Lucy çoktan gitmişlerdi bile...
"Gray sama hadi bir şeyler yemeye gidelim." dedi Juvia yanıma gelerek. Kaşlarımı çattım.
"İlk tenefüste yemek yenir mi?" diye sordum alayla.
"İyi de öğle arasındayız." dedi juvia. Sınıfa bakınca herkesin dışarı çıkmakta olduğunu görmüştüm. Zaman çok çabuk geçmişti...
"Tamam, bir şeyler ısmarlayalım." dedim. Juvia başını sallayıp sandalyesini benim masama yanaştırdı.
Telefonu alıp bir şeyler sipariş ederken sessizce onu dinledim.
Juvia ile yakınlaşmak bana bu saçma oyunun getirdiği en iyi şeydi koşulsuz olarak.
Can sıkıcı bir nokta daha vardı... Her ne kadar Tune ile anlaşma yapıp Juviayı öldürmemesi için yardım edeceğimi söylemiş olsam da bu bana doğru gelmiyordu.
Ya juvia bunları öğrendiği an benden soğursa?
Yani düşünsenize sevdiğiniz biri için adam öldürmeye kadar gidebilmek her zaman romantik sayılmazdı.
"İyi misin Gray sama?" diye sordu endişe ile Juvia. Ne zaman telefonu kapattığını bile bilmiyordum.
İç çektim.
"İyiyim Juvia... Sadece endişeliyim." dedim.
Endişeli olduğumda doğruydu. Tune ile anlaşma yapmış olabilirdim ama güvenebilir miydim?
Katile güven olmazdı... Belki Juvia yı da öldürürdü.
Zaten öldürmemesi için bir neden yoktu. Kimliğinin açıklanmasından korkmuyordu bile.
Güç delisiydi. Herkesi öldürebileceğini kanıtlamıştı...
Şuan ki savcıdan bile korkmuyordu!
Zeref, her ne kadar zeki, güçlü bir adam olsa da Tune nin ondan korkmadığını biliyordum.
"Gray sama!" diye bağırıp ayağa kalkan Juvia ile eş zamanlı olarak ayağa kalktım.
"Ne oldu?" diye sordum endişe ile. Dışarıya doğru koştu.
"Juvia çığlık duydu-" derken sınıftan çıkmıştı bile. Hemen peşinden gittim. Koridorda bir kaç öğrencinin koştuğu yere doğru ilerledim.
Çığlık sesi kulaklarımı dolduruyordu. Koridoru duman sarmıştı.
Ağır kokunun ve yoğun dumanın geldiği yere yani resim atolyesine baktım.
Bizim sınıfın hepsi oradaydı. Gajeel gözleri yaş bir şekilde kapıyı tekmeliyordu.
"Levy!" diye bağırdı bir yandan.
Juvia korkuyla elini ağzına kapatmış orada dikiliyordu.
Atolyenin camından ateş belli oluyordu.
"Gajeel!" diye çığlık attı içeride ki Levy.
Atolyede yangın çıkmış ve Levy içeride kalmıştı.
Gajeel, demir kapıyı yumrukladı. Ellerinin eklem yerleri kanlanmıştı. Demir ve yangından dolayı ısınmış kapıyı yumuklamak elleri için iyi olmamıştı.
Bir kaç hoca koşarak yanımıza gelip bizi kapıdan uzaklaştırdılar.
Zaten çok geçmeden itfaiye de gelmişti...
Gajeel son yarım saattir suskun bir şekilde sadece oturup karşı duvara bakıyordu.
Yangın söndürülmüş, yanmış ceset az önce çıkarılmıştı.
Herkes aynı suskunluğu koruyordu. Bir kişi daha ölmüştü. Tune şimdi ne yapacaktı?
Gözlerimi Tuneye diktim. Şimdi ne yapacaktı...
Kitabın bitmesine az kaldı. En fazla 10 bölüm falan :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
°TUNE°
Fiksi PenggemarTune adı verilen bir listenin önlerine koyulmasıyla ne olduğunu anlamayan sınıf daha da tuhafıyla karşılaşır; Bu listedeki tarihlerin ölüm tarihleri olduğunu fark ederler. Peki bu listeyi kim hazırladı?