°TUNE°

Gray

Vurulmadan saatler önce;

Planlar, planlar... Sorgudan çıktığımdan beri Tune hakkında daha dikkatli olmuştum.

Buna tüm listelerdeki doğum günümü yanlış vermem de dahil di..

İlk başta doğum günümü öylesine yanlış vermiştim. Oyuna inanmadığım için...

Sonra bunu kendi avantajıma çevirebileceğimi fark etmiştim. Başaracaktım da...

Tüm sınıf benim bir hafta sonra öleceğimi biliyor. Düşüncelerime göre, Tune zaten listeden önce hepimizin doğum gününü biliyordu.

Tune ye iki seçenek kalıyordu. Ya listeye uyacaktı ya da kendi bilgisine.

Bunu test etmem gerekiyordu. Tune nin hata yapıp yapmayacağına ya da arkasında bir ipucu bırakıp bırakmayacağına.

Dahası evimde ki kamerayı bulmuştum.

Elimde ki telefonla kasabada ki tek telefoncuya ilerledim. İçeriye girip kapıyı arkamdan kapattım.

Teknolojik aletlerle dolu rafların arasından geçip bir adamın oturduğu masanın karşısında durdum.

Adam elinde ki telefonun içini açmış bir şeyler araştırıyordu.

Gözlüklerinin üzerinden bana baktı.

Elimdeki telefonu gösterdim.

"Bu telefonu kimin satın aldığını öğrenmek istiyorum." diye söylendim.

Adam elinde ki telefonu bırakıp benimkine baktı. Kaşlarını çattıktan kısa bir süre sonra sırıttı.

"Neden söyleyeyim?" diye sordu alayla.

Sinirlenmeye başlamıştım ama kendimi kontrol edemezsem hiç bir şey öğrenemeyeceğimin de farkındaydım.

"Çünkü benden sonra bu telefonu sormaya polis gelecek. Suçlu bulunmak istemiyorsan bana söylesen iyi edersin." dedim.

Adam iyice kaşlarını çattı. Sandalyesine gömülüp beni süzdü.

"Polis umrumda değil. Ben paraya bakarım ve..." diyip beni iyice süzerken konuştu "...Sende para olduğunu pek sanmıyorum." dedi.

Lanet okuyup etrafa baktım.

"Para getirirsem söyleyeceksin yani?" dedim. Omuz silkti.

İçimde telefonu fırlatıp kırma isteği artmıştı. Parayı nereden bulacaktım ben? Öğrenci olduğumun farkında değil miydi?

Aklıma gelen şeyle cüzdanımı açıp babamın kredi kartını çıkarttım. Acil olmadığı sürece kullanmamamı söylemişti.

Bu da acil bir durumdu değil mi? Babamın gelince nasıl söz sayacağını bilmeme rağmen düşünmemeye çalışıp kartı adama uzattım.

Adam gülümseyerek kartı pos cihazından geçirip şifre istedi. Adam fişle beraber kartı bana verirken halinden baya memnun gibiydi.

Konuşmasını beklemeye başlarken elimde ki telefonu çekip aldı.

"Bu bir kaç ay önce toplu bir şekilde sipariş edilmişti. Aynı telefon ve en az 12 tane. Sipariş faturasını vereyim." dedi ve ayağa kalkıp bir çekmeceli dolaba yanaştı. Faturaları çıkartıp tek tek kontrol ettikten sonra aradığını bulmuş gibi gülümseyerek benim yanıma gelip fişi uzattı.

"Umarım zararlı çıkmam." dedi kaşlarını çatarak.

İçimden sen çoktan öldün diye geçirsemde dışımdan güven verici bir şekilde gülümsedim.

"Çıkmazsın." dedim.

Adamı orada bırakıp fişle beraber çıktım. Yolun ortasında durup fişde ki isme bakmaya başladım.

Fişi el yazısı ile alıcı doldurmuştu.

İsim kısmına baktığımda güldüm.

Gray fullbester

Demek Tune başından beri benim buraya geleceğimi biliyordu. Ama nasıl? Benim adımı vererek neyi amaçlamıştı? Suç'u üstüme mi yıkacaktı?

El yazısı kısmına dikkat edip okula ilerledim.

Dersimiz yoktu ama herkesin kitap ve defteri okuldaydı.

Boş okulun içinde hızla gezip sürekli arkama bakıyordum. Takip edilip edilmediğime ve her an öldürülme ihtimalime karşı...

Tune nin kimliğini öğrendiğim an sağ kalamayacağımın farkındaydım ama tabiki bir planım vardı.

Sınıf dolaplarına yaklaşıp kilitli olmayan her dolabı açıp tek tek yazıları kontrol ettim.

Geçen her bir kişide daha da rahatlarken kalan kişiler sinirlerimi bozmaya başlıyordu.

Bizim sınıftan biri olma ihtimali sinirimi bozuyordu.

Motor ciltli bir defteri alıp yazıya baktığım an hem şaşırmış hem sinirlenmiştim.

Bulmuştum. Tune kesinlikle buydu!

"Bu kadar kurnaz olduğunu biliyordum Gray ama beni önce Lucy bulur sanıyordum. Şaşırttın." diye ses duyunca elimdeki defter yere düştü. Ön kapının önünde durmuş kişiye bakmaya başladım.

Planım gayet iyi gidiyordu...

Zeki Gray Tune yi buldu ama siz bu kadar çabuk öğrenemeyeceksiniz sjsjsks