Juvia

553 70 134
                                        

Sezon finali yapıp dayanamayan ve bölüm atan bir yazarım... Sbsbjs

Herkeste bir tuhaflık olduğunun farkındaydım ama ben sordukça herkes daha fazla içine kapanıyordu.

Lucy nin bile benden uzaklaşmış olduğunu düşünürken Gray samayı bana karşı mesafeli görmek daha çok incitmişti.

Oysaki yaşadıklarımızdan sonra, her zaman istediğimi elde ettiğimi düşünmüştüm. Gray sama'nın hep yanımda olacağını...

Geçen günkü konuşmadan sonra, Tune nin bize bunları yapma amacını anlamaya başlamıştık.

Bazıları; başta Lissanna, Levy, Mira olmak üzere, bunları hak ettiğimizi dile getirmişti.

Bende bir nevi katılıyordum. Hak etmiştik ama ölmek istemiyorduk.

Hepimiz bu olaya seyirci kalmıştık. Hapse girmeye razıydım ama Gray samayı kaybetmeyi göze alamazdım...

Sınıfa bir göz gezdirdim. Bugün Natsu, Lucy ve Cana gelmemişti.

Nedenini bilmesemde bir şeyler olduğunu anlayabilmiştim.

Gray samanın sırasına bakıp iç çektim. Az önce Erza ile konuşmak için dışarı çıkmıştılar.

Can sıkıntısından sınıfı dinlemeye başladım.

"Dünkü maçı izledin mi?" diye sordu Laxus, Gajeele. Gajeel omuz silkti.

"Nasıl izlemezsin! Takım bir üstte çıktı!" diye yakındı Laxus. İlgimi çekmeyen konuşma karşısında bakışlarımı diğerlerine yönelttim.

Mira önündeki ojeleri dizmiş renklerini seçmeye çalışıyordu. Arada da çaktırmadan Laxusu izliyordu.

Hafif tebessüm edip diğerlerine baktım. Lissanna levi ile konuşuyordu.

"Aa o kitabı sen mi yazdın?" dedi Lissanna hayretle. Levy utangaç bir şekilde başını sallayıp kitabı göğsüne yasladı.

"Evet ama çok iyi değil... Kötü yazmışım. Bir kaç yeri düzeltmem gerek hatalarım var," dedi iç çekerek. Lissanna gülümsedi.

"Bitirince okumam için bana verirsin." dedi. Levy ise sadece baktı. Belli ki Lucy gibi amatörce kitap yazıyordu ama başkaları okuyunca utanıyordu.

Erza ve Gray sınıfa girince gözlerimi Graye odakladım. Yüzü sıkkın bir şekilde düşmüştü.

Telefonum titreyince elime alıp mesaja baktım.

Luşi

Hemen bizim eve gelin! Grayi de getir.

Yazmıştı. Anlamasamda tamam yazıp Gray sama nın yanına gittim.

"Lucy bizi evine çağırıyor. Acilmiş..." dedim bana bakan Gray samaya.

Başıyla onaylayıp ayağa kalktı. Bende çantamı alıp peşinden gitmek için hamle yaptım.

"Sen gelmiyorsun Juvia." dedi bana bakmadan.

Kaşlarımı çatıp sinirle soludum.

"Juvia gelecek." dedim kesin bir şekilde ve Gray samanın konuşmasına izin vermeyerek önden gittim.

Lucy nin evine gidene kadar da tek bir kelime etmedim. Tamam, bana mesafeli davranıyor olabilirdi ama beni Lucy çağırmıştı.

Saçma şeyler düşünmeyi kesip kapıyı çaldım. Natsu san hemen açarken Gray sama ile içeriye girdik.

Lucy ve Cana koltukta oturmuş sohbet ediyordular.

Tam tahmin ettiğim gibi gelmemelerinin bir nedeni varmış demek ki.

"Ne oldu?" diye sordu Gray sama, Natsu san'a.

Bu arada bende Lucy nin yanına ilerledim.

Cananın halini görünce endişeyle kaşlarım gevşedi dudağım büküldü.

"Ya Tune onlarsa?" diye sordu endişeyle Cana.

Lucy önce bana baktı ardından Cana ya döndü.

"Bu odada ki herkese güvenebilirsin Cana. Biz Tune değiliz..." dedi emin bir şekilde Natsu ardından Graye baktı.
"Juvia ne olduğunu anlamadı." diyerek ortamı daha fazla gerdim...

"Tune, dün Canayı öldürmeye çalışmış. Bana güvenerek buraya sığındı." diye açıkladı Lucy.

Tune artık bu kadar sık öldürmeye mi başlamıştı? Hemde Cana ilk kurtulan kişi miydi?

"Polise haber verdiniz mi?" diye sordu Gray sama. Natsu olumsuz anlamda başını salladı.

"Polisi en son olaya dahil ettiğimizde biri ölmüştü ve ben parmağımı kaybediyordum.." dedi Lucy bıkkın bir şekilde.

"Bizi neden çağırdınız?" diye sordu Gray sama. Natsu kaşlarını çatıp Graye baktı.

"Lucy'ye konuştuklarımızdan bahsettim." dedi Natsu. Bu sefer Gray sama sinirlenmişti. Lucy o sırada Canayı ayağa kaldırdı.

"Hadi biraz uyu Cana." dedi merdivene kadar Cana ya eşlik etti.

Geri döndüğünde kollarını göğsünde birleştirmiş Natsu ve Graye bakıyordu.

"Neden Tuneye yardım ettiğinizi hemen açıklıyorsunuz!" diye bağırdı Lucy.

İlk kez onu bu kadar kızgın görüyordum.

"Juvia hiç bir şey anlamadı." diye çıkıştım bu sefer.

Natsu san iç çekip konuştu.

"Tune için telefonları alan ve yanlış isim yazan kişi bendim..." dedi en sonunda.

"O zaman Tune nin kim olduğunu biliyorsun?" diye sordum bir umut. Olumsuz anlamda başını salladı.

"Bana gelen tek şey fatura fişiydi. İmzalamam gerektiği söylendi ama son anda uyanıklık yapıp Grayin adını yazdım. Ta ki Gray benim yazımı tanıyana kadar." dedi.

Gray sama ise hala hareketsiz bir şekilde durup olanları izliyordu.

Hastane odasında ki konuşma aklıma gelince belki bir önevi vardır diye konuşmak istedim ama yukarıdan gelen çığlık hepimizin ayaklanıp yukarı koşması ile bölünmüştü.

Merdivenlerden soluk soluğa koşarken Lucy kendi odasına girdi. Buna karşılık çığlık atarken kendimi odaya gitmek için zorlamaya başladım.

Girdiğimde gördüğüm şeyle arkamdan beni sarıp kolları arasına alan Gray samanın göğsüne yaslanıp ağlamaya başladım.

Cana pembe yatağın üzerinde boynundan kan aşağısı kan olmuş bir şekilde yatıyordu.

Gözlerini hala kırpıyor oluşundan yaşadığını anlayıp Lucy ambulansı çağırmıştı.

Bundan sonrası; hastane, polisler ve bir cenaze olmuştu ...

Polislerin bize dediği tek şey ise bunun bir intihar olduğuydu...

Hayır İntihar değildi. Tune ruhumuzu bile öldürmüştü.

Bu arada Tune nin kim olduğuna dair çok buyuk bir ipucu profilimde var dhdjd neresinde olduğunu söylememmmmm djdjskss

°TUNE°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin