" Çöktüm duvar dibine ardından ağlıyorken “acımadı kii! ” diye haykırıyor içimde ki çocuk. "
➖➖➖➖➖
2 ay sonra;
Her şey ama herşey düzene girmişti artık benim için. Çünkü annem kanseri yenmişti. Erkan'ın dediği çıkmıştı ya. Annem vazgeçmemişti. Moralini yüksek tutarak herşeyi geride bırakmıştık.Tek üzücü nokta Akif di. Ama bu canımı yakmıyordu. Annem yanımdaydı. Belanında da belasını bilince görünce diğerleri artık bir çöp tanesi geliyordu. Acıtmıyor değil, yakmıyor değil. Sadece alıştığın bir şey fazla koymuyordu.
Ama konumuz bu değil gülümsemem yüzümden eksik değildi artık. Annem iyiydi ya. Saçları kendine geliyordu. Uzuyordu. Geçen saçlarını taradım. İçimde bir kıpırtı bir heyecan olmuştu.
Mutfağa geçtim. Çay bardaklarını masaya koyup kahvaltılıkları çıkardım. Onlarıda masaya koyup annemin yaptığı omlet elinden alıp koklaya koklaya masaya yerleştirdim. Annem babama ve abime seslenirken ben masaya oturmuş salatalılları didikliyordum. Abim gelip elimdeki salatalığı alıp ağzına attı onla kavga ederken babam gelip susturdu.
Çok şükür Allah'ım çok şükür. Birlikteydik.
Kahvaltım bittiğinde okul kıyafetimi giyip dün hazırladığım çantamı alıp okula doğru yürüdüm. Kulaklığıda kulağıma takıp °taladro-sevgilim° açtım.
Akif, nedenini bilmediğim bir şekilde benden uzaklaşmıştı. Korktuğum başıma gelmişti sevdiğimi söyledikten sonra siktir olup gitmişti. Evet saklayamam. Kaç gece ağladım. Yüzüne dahi bakmadım. Ama geçti. Artık ikimizde birbirimizi tınlamıyorduk. 2 yabancıydık. Ama artık umrumda değildi. Mutlu olucaktım. Hiç olmazsa öyle görüncektim. Onun için yandığımı fln düşünmesin diye.
Annemin çektikleri, yaşadıklarım zayıflamama neden olmuştu. Bir kaç santim de boy atmıştım haa. Saçlarımın kırıklarını alıp daha da güzelleşmesini sağladım. O kadar güzel olmazsam da giderim vardı. Ama bu Akif için değil. Güzel olmam kendimi mutlu, huzurlu, iyi hissettiriyordu.
Okula geldiğimde kulaklığı hiç çıkarmadan sınıfa girdim. Akif bir kolunun üzerine yatmış kafasını sağ tarafa çevirmişti. Saçının 2 tutamı alnına geliyordu. Gittikçe göz altlarının daha da kötü olduğunu görüyordum. Fark ediyordu insan. Kaç defa Emreyle konuşurken bir anda sarılışlarını görmüştüm. Ne kadar merak etsemde gidip soramamıştım.
Sırama oturup bende kafamı gömdüm. Aklıma bir an şey geldi? Ben önceden geceleri hiç uyumazdım ve hep okulda uyurdum. Akif de acaba uyumuyor muydu? O hayvan uyurdu. Üzüleceği bir şey yoktu. Ağlayacağı bir şey mi vardı. Yoktu.
Kafamı salladım. Onu düşünmicektim. Matçı sınıfa gelince ayağa yarım kalkıp oturdum. Yine masal gibi anlattığı ders ninni gibi gelip kafamı sola doğru yattım. Akif de sağa doğru yatmış uyuyordu. Ağzı çok az aralanmış nefesinin düzenli olmasından gerçekten uyuduğunu anlamıştım. Hoca geldiğinde de kalkmamıştı. Matematikçi nin gözünün nuru uyuyordu. Yanına gidip uyandırmaya çalıştı. Akif sıçrayıp kalkarken gözlerimi kapattım.
"Akif olum iyi misin hadi git elini yüzünü yıka ve sınıfa dinç gel" Akif'in ayak seslerinden kapıya doğru gittiğini anladım. Hoca:
"Akif dur oğlum dur"
"Efendim hocam" Dedi boğuk bir sesle.
"Ayşe yanındakini kaldır. Oda elini yüzünü yıkasın"
Hayamınakoyyum. Ayşe beni azcık dürtükledi. Uyanık olduğum için direk kalktım. Hocaya bakıp
"Mine git sende elini yüzünü yıka dersime dinç gelin" Sallana sallana Akif e doğru yürüdüm. Kapıyı açtığında ikimizde çıktık. Ellerimi cebime koyup yürürken Akif dengesini kaybedip duvardan tutundu. Korkuyla ona bakıp kolundan tuttum. Bana bakıp
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Platonik Kız
Teen Fiction"Dilim dönmez benim beddua ya Ama beni buna sen zorladın; " Cennetin dibine kadar yolun var! "