"Nihayet “Bir tanem” dedin
Hem âdet yerini buldu hem de adet! "Sandalyeden sertçe yere düştüm. Popom tekrar zonklamaya başlamıştı.
Yaren gelip beni yavaşça kaldırdı.
"Noluyor Mine iyi misin?"
"İyi değilim"
"Noldu?"
"Yok bişi halletcem"
"Yav he. Kafanı yarıyordun daha yeni" Telefonu elimden alıp kendisi baktı. Dudağını yalayıp bana baktı
"Şimdi sakin ol. Çözücem"
"Nah! "
"Yav bi dur"
"Off."
"Ya dürüstlükten bahseden sen değil misin? Anlat her şeyi bişi olmaz"
"Bilemiyorum"
"Hadi ama Akif öyle biri değil"
"Bunu 1 günde mi çözdün?"
"Ben deil ama sen çözdün. "
"Uff"
"Ya o çocuk şuan seni kandırıyor olabilir. Akif herşeyi anlat. Yoksa ileriki zamanlarda daha kötü olur."
"Haklısın ya" Dediğimde telefonu elinden aldım. Ve herşeyi olduğu gibi Akif e anlattım. Sinirlenmişti. Ama tabiki bana değil Oğuza. Hesabımı istedi tekrar bende verdim. Bişey yazmamasını çokça tembihledim. Görüldü atmıştık o mesajına. ve en son o güven sözlerini duydum
"Ne olursa olsun bizi ayıramaz sakın korkma."
"Biliyorum ayıramaz." dedim. Buna kimsenin gücü yetmezdi. Gönlüm rahatlamıştı.
"Yarın git bakalım öğle arasında. Benim haberim yokmuş gibi davranıcam. Bakalım napıcak pezevenk"
"Emin misin? Bak istersen-"
"Ben sana güveniyorum Mine. Sana yaklaşmaya kalkarsa vur tokatı, yumruğu gitsin. Ben bile daha seni öpmemişken o bir şey yapamaz" Gülümsedim. Ama utanmıştım da. Daha el ele adamakıllı tutuşmamıştık biz. Kafam rahat olmasa da gönlüm rahattı. Seviyordum beh!
***
Yarın geldi çattı. Konuşmalırımızı Ay şeye teker teker okuttum. Akıllı konuşmamızı üstten anlattım. O da merak ediyordu. Kendisinin de Akif'in yanında olacağını söyledi. Artık yaptığı her yanlış harekette dövücektim.
Neden bu kadar stres yaotım bilmiyorum ama öğlene kadar ya çok acıkmıştım. Ya da hiç bişi istemiştim. Öğle arası zili çaldığında, Akif bana hiç bakmadan çeketini hızlıca giydi. Telefonunu cebine koydu. Sonra bana baktı. Bende kafamı sallayıp ilerledim. Ayşe de yanımdaydı.
Şimdi Oğuz Akif'i tanımıyordu. Ama Ayşeyi tanıyordu. Ayşeyi görse anlardı. O yüzden Ayşe gitmiş Akif kalmıştı. Kulaklığını da getirmişti. Onu anlamamıştım.
Merdivenlerden indiğimizde karşıda kantin vardı. Akif uzakta arkamdaydı. Yutkunarak kantine girdim.
Yoktu. Gidip masalara oturdum. Akif de benden uzakta olan masaya oturdu. Bende telefonunu çıkarıp internetimi açtım. Bildirim beklediğim gibi gelmişti."Tek başına mısın?"
"Çok merak ediyorsan gel kendin bak?"
"Seni görebiliyorum zaten. "
"O zaman niye soruyorsun!?"
"Sinirlenmiş gibisin"
"Ne diceksen söyle git. Uğraşamam. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Platonik Kız
Teen Fiction"Dilim dönmez benim beddua ya Ama beni buna sen zorladın; " Cennetin dibine kadar yolun var! "