"Bak ne diyeceğim; umutsuzluğun canına oku.
Dilini bilmesende.."A
kifle lunaparka gitmiştik. Dönen salıncaklara binmiş dönüyorduk. Ben ikimizin videosunu çekiyordum. O ise arkadan sadece beni. Kahkaha atıyordum. Mutluydum hiç olmadığı kadar. Salıncak yavaşlayıp durdu. İndiğim gibi Akif'in yanına gidip elini tuttum sımsıkı. Bırakmaya da hiç niyetim yoktu. Pamuk şekerciye gidiyorduk. Gülüyordu. Bana bakıp göz kırptı. Elimi bırakıp kolunu omzuma attı. Kafamı yaslarken neden bu kadar aptalca davrandığımızı düşünüyordum ama sadece o kadar. Yaşıyordum o anın mutluluğunu zerresine kadar. Ellerimizde pamuk şeker gözlerimiz oturmak için bank araken Aslıyı gördüm. Yüzündeki kahkahalar ve içimdeki o mutluluk kelebekleriz sessizce yerini alıp heyecanını yitirirken, Akif çekti kolunu omzundan bende hiç vermeye niyetli olmadan tuttum elini. Akif ise çekti elini elimden. Ona doğru gidiyordu.
"Nereye Akif? "
"Geçmişi unutamam Mine. "
"Ne diyorsun sen?" Derken gözümden yaş akıyordu. Sildim onu elimin tersiyle.
"Gitmem gerek." Derken gördüğüm tek şey Akif'in sırtıydı.
"Yav gidemezsin. Bırakamazsın beni. Seviyordun beni. Ya hissettim ben onu. Sevindim ulan ben. Bunca yıl sonra gidemezsin Akif. Akif!"
"Hoşçakal Mine."
"Gitme nolur. Akif nolur? Bir daha iyileşemem. Akif.. Lütfen gitme"
"Hoşçakal platonik kız."
"Platonik kız mı?" Dedim fısıldayarak. Olduğum yere bayılırken kafamı yere çarpmamla sıçradım.
Gözümü açtığımda alnımdaki boncuk boncuk terleri sildim titrek elimle. Etrafıma aptal aptal bakarken saatime bektım. Daha gece bile değildi. Kütüphaneden geldiğimde Keremle tartıştıktan sonra uykum gelmişti bende odaya çıkıp uykuya dalmıştım.
Saat daha 11 di. Yorganı attım üstümden. Ağlamak istiyordum. Hemde haykırarak. Telefonu elime aldım. Bu kadar gerçekçi bir rüya olamazdı. Akifin üzerine tıklayarak aradım. Baya bi çaldıktan sonra kapanacağına yakın açtı telefonu
"Telefon Arifteydi. Zor getirdi. Kusura bakma"
"Yok önemli değil." Sustum. O da sustu.
"Önemli bişi mi oldu Elif?"
"Akif?"
"Efendim sevgili." Dedi sempatik bir şekilde.
"Biz hala sevgiliyiz değil mi?"
"Evet tabiki de bir sıkıntı mı var?"
"Sen iyisin değil mi?"
"Ben iyiyim merak etme. Sen anlat hadi noldu?"
"Uyuyordum ben. Kabus gördüm sadece" Derken yüzüme gelen saç tutamını arkaya attım.
"Ne gördün?" Sustum. Söyleyemedim.
"Bak güzelim. Ne gördüğün önemli değil. Çünkü o bir rüya. Gördüğün şey bir yalandan ibaret bunu unutma. O gönlünü ferah tut."
"Seviyorum seni."
"Bende, bende çok seviyorum seni."
"Bundan kuşum yok."
"Olmasın da zaten. Senin beni sevdiğinden daha fazla sevmeyi öğrettin sen bana. Şimdi git soğuk bi su iç. Ve beni düşünerek tekrar uyu olur mu? Aklına kötü şeyler sakın gelmesin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Platonik Kız
Teen Fiction"Dilim dönmez benim beddua ya Ama beni buna sen zorladın; " Cennetin dibine kadar yolun var! "