"Cinayetin de güzeli olurmuş meğer
Seninde zaman öldürmek, yaşamaya değer! "Sabah alarmla uyandım. Kolumu hissetmiyorum. Fena uğuşmuş. Diğer kolumla Yaren'i dürtükledim. O ayağa kalkıp
"Geç mi kaldık?! " diye meraklanırken diğer tarafta dönüp uyumaya devam ettim. Alarmı ertelemiştim sonuçta illaki çalardı beş dakka sonra.
Alarma kalmadan annem uyandırmıştı zaten. Kahvaltı edicekmişim. Kahvaltı insanı zinde tutarmışım, herkes biliyorki okula gidersem ben yine uyurum.
Kalkıp hazırlandım. Direk mutfağa girdim. Yengem annem abim ve yaren oturmuş kahvaltı ediyorlardı. Bir kere de beni bekleyin bee. Babam ve dayım işte olabilirler.
Sofraya oturdum azcık kahvaltı ettim ki annem;
"Biz yengenle konuştuk. Sana etek giydircez. " Anneme ters bir bakış atıp kahvaltıma döndüm. Devam ederlerse kahvaltım zehir olurdu. Ben bunu istemiyordum.
"Yengecim öyle bakma annene. Annen haklı sen bi kızsın, sen hanımefendisin etek sana yakışır. Hem çok da güzel olursun"
"Yenge. Ben o etek giymeyip giymeyip de bir anda giyince göz büyüleyici kızlardan değilim anlayın bunu. Makyaj yapınca güzel olmam ben. O hep kitaplarda ya da masallarda. Zorlamayın da kahvaltımızı edelim. Anne çay koyar mısın?"
Anneme bardağı uzattım. Çok sinirim bozulmuştu. Gözüm full sofradaydı. Onlara bakmıyorum. Bakarsam kaşlarımı çatarım, saygısızlık olur. Gerek yok. Kolumda ki saate baktım. Amma erken kaldırmışlardı ya. Okula vardı daha. Sinirden midemi baya bi doldurmuştum. Ne yediğimi bilememiştim. Tam konu kapandı dedim ki. Yaren;
"Anne aslında biliyor musun? Şöyle diz üstü pilavı bir etek Mineye yakışır."
"Yakışır yakışır tabi"
Yarene öyle bir bakış attım ki.. Hiç konuşmadan kahvaltısını hızlı hızkı yemeye koyuldu. O da bana bakmak yerine her yere bakıyordu şimdi. Dizimin üstünde bir el hissettim. Elin sahibi abimdi. Ona baktığımda. Gözüyle bi güzel sakin ol diyip, yumuşattı beni. Elimi elinin üstüne koydum ve gülümsedim. Daha sonra ellerimizi çektik. Saate tekrar baktım. Daha vardı ama bu kadar yeterdi. Kafamı eğip annem bile hiç bakmadan çantamı masanın ayak ucundan alıp sırtıma attım.
"Hadi Allah'a emanet" Dedim. Yaren de benle beraber ayaklanmıştı zaten. Uzun bir süre sessizce yürüdük. Kulağımda kulaklık vardı zaten. Müziğin sesi kısıktı, seslendirse duyardım.
Yarın gideceklerdi. Okula gitmekde hiç canım istememişti.
"Mine?"
"Hı?"
"Sana bir şey sorcam."
"Sor"
"Kızmak yok ama"
"Söz mü?"
"Sor Yaren"
"Neden etek konusunda bu kadar katısın. Neden izin vermiyorsun denemelerine" Kulağımdan kulaklığı çıkardım ve ona baktım.
"Bugün okula girmesek olur mu?" Direk konuyu değiştirdim
"Annen?"
"Okuldan kaçarsam anneme daima haber ederim. Gizli, gizli iş göremem pek" Soruyu cevaplamadığıma üzülmüştü. Derin bir nefes alıp önüne döndü. Bende anneme mesaj attım
"Biz Yarenle okula girmicez. Zaten yarın gidecekler. Eğlenelim diyoruz haberin olsun"
"Tamam annem"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Platonik Kız
Teen Fiction"Dilim dönmez benim beddua ya Ama beni buna sen zorladın; " Cennetin dibine kadar yolun var! "