Bölüm 1

222 5 9
                                    

Ne zaman öldüm ben ? Ne zaman bu kadar aşık oldum? Kim bilebilirdi ki sonumun bir aşk hikayesi olacağını...

O sabah gereksiz bir mide bulantısıyla uyandım. Pencereden havaya şöyle bir göz attım. Kapkara bulutlar gökyüzünü sarmış, etrafı kasvet bürümüştü. Bardağımdaki acı kahveyi lavaboya döktüm ve giyinmek için hazırlandım. Evet! Hadi başlıyoruz. Her zamanki rutinim sabahları bir bardak acı kahveyle kıyafet seçmeye ayırdığım 1 saatle geçiyordu. Saate baktığımda derse sadece 1 saat kaldığını gördüm. Aceleyle evden fırladım. Apartmanın basamaklarını üçer ikişer inerken ansızın bir kapı açıldı.

-Hayırdır kızım ne bu acele !

Yüzümü buruşturdum. Bıkmıştım, merakları komşulardan, giyim tarzıma, saçıma tuhaf tuhaf bakanlardan, ailesi olmayan mirasyedi bir kız olmaktan. Kısacası hayatımdan bıkmıştım. Kadının yüzüne bile bakmadan;

-Okula geç kaldım Elif teyze .

-Iyide bu acele ne ? Binayı başımıza yıktın !

Sadece gözlerimi devirdim. (Zaten başka ne yapabiliyorumki)

Binadan çıkar çıkmaz o Istanbul kokusu doldu burnuma. Aceleyle tramvaya atladım ve iPod'umu çıkarıp, kulaklıklarımı taktım. Derin bir iç çekip, koltuğa yerleştim. Tam o sırada onu gördüm. Karşımdaki koltuğa oturmuş tepeden tırnağa beni süzüyordu. Bir kaç saniye donakaldıktan sonra yine o sert bakışı fırlattım. Ama şunu farkettim hiç bir zaman beni inceleyenler için attığım o bakışı bu sefer çok zorlanarak atmıştım. Çaktırmadan yandan hala bakıyormu diye kontrol ettim. Hala bakıyordu ! Sinirlenmeye başlamıştım. Dokunsan ağlayacaktım. Aslında böyle olmuyordum. Alışmıştım insanların bana bakışlarına, önyargılarına. Ama bu çok farklıydı. Bu sefer gerçekten üzülmüştüm. İneceğim durağa bir durak kalmıştı. Bir hışımla yerimden kalkıp bir teyzeye yerimi verdim. Ve hemen onun bitişiğindeki bir direkten tutundum. Bu sefer ben onu süzüyordum. (Aman tanrım ne kadar yakışıklı). Benim onu süzmem onu rahatsız edeceğine dahada keyiflendirmişti. Karşımda durmuş pis pis sırıtıyordu. Yüzüm kırkımızı oldu. Tramvaydan inince başımı bile çevirmeden koştum. Biliyordum ki o derin yemyeşil gözleri hala arkamdan bakıyordu...

Okulda bütün gün onu düşündüm. Ne yer ne içer o derece. O gülüşü, bakışı aklımdan gitmiyordu. Hiç bir zaman şıpsevdi olmadım. Normal seven bir insan da olmadım. Ben hiç bir zaman sevemedimki..

-Oğlum! Bu gün gördüğüm kızı görseniz varya.

Ah! Arkadaşlarım.. Saçma sapan bir eğlence buldular. Her gün okula gelirken etrafta gördüğümüz, en çok dikkatimizi çeken kızı anlatcakmışız.

Sıra bana geldi;

-Ne, ne bakıyorsunuz?

-Sıra sende hadii!

-Ben hiç kız görmedim.

Bizimkiler bi kahkaha attı.

-Selim sen iyimisin oğlum ?

Omuz silktim;

-Sanırım.

Ardından masadan kalkıp uzaklaştım.

Arkamdan hala kıkırdayıp duruyorlardı. Bazen gerçekten çekilmez oluyorlar!

Kendimi tek rahat hissettiğim yer olan kütüphaneye koştum hemen. Diğer erkeklere benzemiyordum hiç. Farklıydım. Tıpkı o kız gibi. Kalbim hızlı hızlı çarpmaya başladı. Ellerim titremeye, kulaklarım uğuldamaya, midem bulanmaya başlamıştı. Ilk kez oluyordu bu. Ben sevemezdimde. İşte böylede bir aciz adamım. Hep kızarım kendime, neden sende arkadaşların gibi değilsin? Neden ? Onlar için aşk kolaydır. Bir kere ağızdan çıkan, ama kalpten çıkmayan güzel söz onlar için aşkı ifade eder. Pahalı hediyeler, zengin, hoş, şımarık kızlar...

-Yok ya bu böyle olmayacak. Sen iyice aklını kaçırdın!

Okul bu gün şaşırtıcı derecede çabucak bitmişti. Bizimkiler yine kendi alemlerinde konuşurlarken konu yine bana geldi.

-Haklısın Cem , bunun hali hal değil!

Bununmuş!

-Benim bir ismim var tamammı? Selim, s-e-l-i-m bak senin için bile kolay!

-Evet evet cidden sen iyi değilsin. Bu gün bizimle dışarı çıksana be Selim. Yeter artık evde tıkıldın kaldın.

-Ben gayet iyiyim. Evde oturmayı, içip içip kudurmaya tercih ederim.

-Aman iyi be! Iyilikte yaramıyor. Biz gideriz dimi Beko?

-Saat 8'de kapıda olmazsan kafanı kırarım varya.

-Tamamdır, söz geç kalmıcam.

Onlar kendi dünyalarına doğru hevesle uçarken, bende uyuz uyuz yürüyerek tramvaya bindim. Kendime farkettirmemeye çalışıyordum ama gözüm her yerde onu arıyordu. Ama yoktu işte şans bu ya. Belkide bir daha onu hiç göremeyecektim..

Odamdaki dağınık yatağa kendimi atıp, bir çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Bir gün daha bitmiş, ama ben her gün olduğu yine takacak bir şey bulmuştum. Bir günde şu eve sıkıntımız gelsem olmazmıydı? Acaba başka eve mi taşınsam ? Bu düşüncelerle kendimi duşa attım. Çıkınca telefonumda 5 cevapsız arama gözüküyordu. Derin bir iç çektim, TEYZEM. Annemle babamı kaybettiğimden beri beni bir an olsun yalnız bırakmamıştı. Onu çok seviyordum. Ama artık bir yetişkin olmuştum, kendime ait bir evim, bir yaşantım, vede bitmek bilmeyen sorunlarım vardı.

Telefon ansızın yeniden çalmaya başladı. Birden irkildim. Ne kadar zamandır burdaydım ben. Kim olduğuna bile bakmadan açtım;

-Alo?

-Sonunda! Çağrı sen beni öldürcekmisin kızım?

-Teyze?

-Ya evet teyze. Telefonlarını açmadığın, senin için canını feda eden ama senin onun yüzüne bakmadığın teyzen!

Off yine başlıyoruz.

-Özür dilerim teyze, banyodaydım.

-Sabah'ta mı ?

-Duymamış olmalıyım.

-Evet tabi!

-Ne oldu teyze.

-Yarın buraya gelmeni istiyorum. Önemli bir konu var.

-Ama yarın-..

-Sakın başından savmaya kalkma saat 9'da bendesin küçük hanım. Seni arabayla aldırırım.

Ve çatt...! Yüzüme kapatışlar. Bende bir gün birinin yüzüne telefonu kapatmayı düşünüyorum. Nasıl bir his acaba?

Önemli olan konu yine mirasımdır. Pofff! Ihtiyacım olmasa hepsini teyzeme bırakıp buradan gidicem ama yapamıyorum işte. Yarın teyze karşısına çıkılacak. YGS kadar zor olmaması gerek ama benim için her şeyden zor.

Hadi bakalım yarın büyük gün ..!

Şarkılar Seni HatırlatırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin