Bölüm 9

42 5 0
                                    

-Bu ne hal Çağrı? O her zaman sirke satan suratında güller açıyor. Dikkat ette dikenleri batmasın!

Bu gün moralimi hiç kimse bozamaz. Sakin ol Çağrı!

-Gül'ü seven dikenine katlanır Berrakcım!

-Bakıyorumda bu gün yine aynaya bakmayı unutmuşsun. Senin kuaföründede ayna yok galiba. Gerçi ben hala saçını senin kestiğini düşünüyorum ama.

Tam ağzımı açıyordum ki Burcu beni kendine çevirerek uzaklaştırdı.

-Hey! Sakin ol. Her zamanki Berrak işte. Saçmalıyor yine. Eee dün neler oldu, dedi sırıtarak.

-Bunu anlatmak mümkün değil Burcu! Dün dünyanın en güzel günüydü. Bu çok farklı bir duygu, ben bunu daha önce hiç hissetmedim. Böyle bir duygunun varlığından bile haberim yoktu.

-Biz ona aşk diyoruz canımm.

Yüzümde sarhoş gibi bir ifadeyle salonda oturuyordum. Televizyon bar bar bağırıyor başımın ağrısı git gide artıyordu. Sonunda çıkıştım:

-Ecee! Şu televizyonu kısarmısın artık.

O sırada ablam içeri girdi. Ece mızmızlanmaya başlamıştı bile.

-Ne oluyor Selim? Sabahtan beri bir surat, kendine gel artık. Gel kızım sen buraya. Dayın uçuşlarda yine.

Ece gelip bacağıma bir tekme attı. Şeytan diyor çarp ağzına bir tane. Ama kız çocuğu yemiyor işte.

-Hem sen neden işte değilsin bakıyım? Ben burda babana bakıcılık yapayım, beyfendi yan gelip yatsın. Para lazım para. Bu evin çarkı kendi kendine dönmüyor.

-Babana öylemi ? Senin babanda değilmi o abla? Ama iş paraya gelince benim babam. Çok güzel abla, böyle devam et. Paranın esiri olmuşsun artık. Bu evde senin yerin yok !

Çat!! Gürültülü bir kapı çarpma sesi duyuldu.

-Oh be! Dünya varmış..

O sırada annemin sesi ve torbaların hışırtısı birbirine karıştı.

-Oğlum? Ablan nereye gitti öyle apar topar.

-Bilmiyorum anne, dedim elindeki torbaları alarak.

Annem derin bir iç çekti.

-Yine mi kavga ettiniz? Oğlum eşek kadar oldunuz artık ya. Biriniz evlendi barklandı, biriniz bir evin yükünü üstüne aldı halamı aynı mevzular?

-Anne aynı mevzu felan yok ortada. Kızın hayatını paraya ve bencilliğe adamış, olan bu.

Annem söylenerek sebzeleri buzdolabına yerleştirmeye başladı. Ne yapsam diye düşünürken aklıma Çağrı geldi. Gerçi dün geceden beri aklımdan çıkmamıştıya. Ablam araya girmese hala onu düşünüyordum. Telefonu elime aldım ve hızla mesaj yazdım, "Bu gün şirkete gelsene?". Ardından hemen üstümü giymeye başladım.

-Ayyyy! Dikkatli yapsana şunu Gönül ya, her seferinde böyle yapıyorsun.

Bilerek yaptığımı hiç düşündünmü cadaloz karı!

-Özür dilerim efendim, dedim iğneyi geri çıkarırken.

-Terziye götürsem daha az zaman alacaktı, bide çektiğim acıda cabası!

Söylene söylene kapıya doğru ilerledi. Topuklu ayakkabılarının keskin sesi kulaklarımda yankılandı.

-Ne bakıyorsun bön bön ? Bu akşam çok önemli misafirlerim var. Çağrıyı aramayı unutma. Menüyü masanın üzerine bırakmıştım. Eksiksiz bir akşam yemeği istiyorum.

Kapıyı çarpıp çıktı. Emrin olur! Pis şıllık. İçimden söve söve mutfağa doğru ilerledim. Listeye baktım:

Perde Pilavı

Geyik çorbası

Portakallı ördek

Kırmızı şarap

Ballı bademli turta

Oha! Bu kadın beni ne zannediyor. Akşama bu kadar yemeği nasıl yetiştiricem ben? Sinirle önlüğümü çıkarıp, montumu giydim. Portakallı ördekmiş! Bende restorant şefiydim...

Şarkılar Seni HatırlatırHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin