AFRA'NIN ANLATIMINDAN;
Geçmişini unutamamak aptallık mıdır yoksa seni sen yapan önemli detay mıdır?Geçmişini unutmak istemek benliğine ihanet etmek mi oluyor?Canının acısını dindirip,yaralarını saracak birini hayatına almak,ona güvenmek pişmanlıklarımın arasında mı yer alacak?En önemlisi de hayatına aldığın kişi hayatına kast mı edecek yoksa hayatına hayat mı katacak?(cevapları yorumlara bırakırsanız sevinirim)
Kendi ayaklarımın üzerinde kendi başıma çabalamaktan çok yoruldum.Birilerinin hayatıma girme çabaları,hiç bir bok bilmeden ön yargıda bulunması,yeterince dışlanmış ve aşağılanmışken hala buna devam edilmesi,ruhumun acıları yokmuş gibi üstüne kat kat yük bindirmeleri...İnsanlar hiç insan değiller.
Kendi bencillikleri ve kendi çıkarları doğrultusuna başka insanları ezmek sadece insanlara mı özgü bir davranış?
Yorgunum artık.Ölesiye yorgunum ve beni ayağa kaldıracak insanların elimi bırakıp gitmesinden korkuyorum.Güvenmek bedenime yapılmış en büyük aptallık sanki.Peki neden bu aptallık bana doğru yol gibi geliyor?Görmediğim insanı hayatımın merkezine koymak,ona elimi uzatmak neden kalbim için doğru yol gibi gelirken, beynim bunu inatla reddediyor?
Kendimce olan karmaşayı gözlerimin daldığı yerden çekerek dağıtmaya çalıştım.Acılarımı şimdilik rafa kaldırıp gecenin hüznüne dahil etmek için geceyi beklemekten başka yol yoktu.
Bu karmaşaya girmemi sağlayan şeyler çok net belli değil miydi?Gölge,Emre,Samet, Ali. Hepsinden önce geçmişimin izleriydi.
Ali ve Samet ile çocukluğumuzdan beri tanışıyorken Emre bir kaç günlük biriydi.Hareketlerinde anlamlandıramadığım detaylar vardı.Samet'le konuşmak için ondan ayrıldığımız günden beri Emre'yle sadece gördükçe selamlaşmaktan başka muhabbetimiz olmamıştı.Benden kaçmak ister gibi bir havası vardı ve bende onu sıkmak istemediğim ve umursayacak kadar değerli görmediğim için peşinden koşup üstelememiştim.Hayatımda yeri olmayan biri için neden yorulayım ki?
Saatime baktığımda derse girmem gerektiği için elimdeki kahveden son yudumu da alıp kağıt bardağı çöpe attım.Hızlı adımlarla kafeteryadan çıkıp sınıfa gittim.Sırama oturup akademisyenin gelmesini bekledim.Sınıfı izlerken Emre ile gözlerimiz buluşunca gözlerini kaçırıp önüne döndü. Ben de umursamadan sınıfı incelemeye devam ettim.
***
Derslerim bitince eve uğrayıp üzerimi değiştirdikten sonra çalıştığım yere doğru yürümeye başladım.Hava biraz soğuk olduğu için üzerime giydiğim hırkamın kollarını parmak uçlarıma kadar çekip şapkasını taktım.Çalıştığım yere varmak üzereyken arkamdan Ali'nin adımı seslendiğini duydum.
Arkama dönüp baktığımda nefes nefese kalmış bir adet Ali beni gülümsetmişti.
''Kızım iki saattir peşinden koşuyorum,kaç kere adını seslendim niye bakmıyorsun?''
''Duymadım ya kusura bakma''
Ali nefesini düzenlemek için diz kapağına koyduğu ellerini kaldırıp diklendi.Boş ver dercesine elini sallayıp gülümsedikten sonra yanıma gelip yürümeye başladı.
''Sen nereye?''
Sorumun üzerine Ali gülümseyip ''Senin yanına geliyordum''dedi.Heyecanla gülümseyip boynuna sarıldım.''Özlemişim seni ne zamandır işlerin bahanesiyle görüşemiyoruz.Nedir benden önemli olan işlerin?''
Ali tereddütle bana bakıp gözlerini kaçırdı.Ona şüpheyle bakıp ''Sevgili mi yaptın lan yoksa?''diye sordum.Ali ellerini hayır anlamında sallayıp ''Ne sevgilisi?Yok öyle bir şey!''dedi.Sinsice gülümseyip ''Tamam tamam inandım hadi''dedim.Ali derince nefes üfleyip bir şey söylemeden yürümeye devam etti.
Çalıştığım cafede Ali de bana yardım etmek istemişti.
''Erkek müşterilerle ben ilgileneceğim'' diye tutturduğu için ben kadınlara bakarken, Ali de erkek müşterilere bakıyordu.
Sipariş üzerine kahveleri doldurup masaya götürürken 2 erkeğin olduğu masadan biri ''Pardon bakar mısınız?''diyerek beni çağırmıştı.Elimdeki kahveleri müşterilere verip ''Afiyet olsun efendim''dedikten sonra beni çağıran erkeklerin olduğu masaya gidiyordum ki, Ali benden önce davranıp ''Buyurum beyefendi ben yardımcı olayım''dedi.Erkeklerden beni çağıran kişi cık diyerek ses çıkartıp ''Benimle şu maviş ilgilensin''dedi.Ali sinirle adamın üzerine atılacağı sıra kolundan tutup çektim.
''Bu işe ihtiyacım var biliyorsun.Yapma ne olur kovulurum yoksa!Bakarım ben sen diğerleriyle ilgilen''dedim.Ali'nin sinirli gözleri birden şefkatle bakıp sonra tekrar ciddileşti.''Öyle olsun ama dikkat et bir şey olursa ben şuradayım''diyerek adamların masasından çok yakın,ses duyulabilecek masayı gösterdi.Başımla onaylayıp gönderdim onu.
''Buyurum efendim''
''Sesi de güzelmiş be.Sanırım aşık oldum''
Ali yerinden kalkacağı sıra gözlerimle oturmasını işaret edip oturmasını sağladım.
''Ne alırdınız?''
''Vallahi ben seni alsam yeter''
Ali sinirden kızarmış ayağıyla ritm tutturuyordu.Adama tekrar dönüp cevap verdim.
''Siparişlerinizi vermiyorsanız gideyim.İlgilenmem gereken müşteriler var''
Adam gevşekçe sırıtıp ''Manken gibi kızsın buralarda harcanıyorsun sen''
Dişlerimi sıkmaya başlamıştım bile. Ali'yi hiç sormayın zaten.
''Siparişiniz olmadığına göre ben gideyim iyi günler''deyip yürümeye başlamıştım ki arkamdaki adam tekrar konuştu.
''Sen olursan daha iyi günler olur''
Hemen sonrasında yere devrilme sesi ve inlemeler yankılmıştı cafede.Hızla arkamı döndüğümde Ali'nin adamın üzerinde ona yumruk attığını gördüm.Koşarak yanına gidip Ali'yi adamdan ayırmaya çalıştım.Müşteriler de çığlık atarak olayı izliyorlardı.Patronum gelirse kovulmam an meselesiydi.Ali adama yapışmış bırakmıyordu.
Ali'yi zor da olsa adamdan ayırıp geri çekmeyi başarmıştım.Adam karşıda kaşı gözü patlamış ve hala Ali'yi tehdit etmeye devam ediyordu.
''Şikayet edeceğim seni!Bunun hesabını ödeyeceksin!''ve dahası.
Ali ''Defol git lan nereye şikayet ediyorsan et yavşak''dedi.
***
Aradan geçen yarım saatin ardından müşterileri sakinleştirmiş tim,Ali'nin elleri vurduğundan dolayı kanadığı için ona pansuman yapıp,adamları da olay çıkartmadan göndere bilmiştim.
Çok şükür bugün de kovulmadan atlattık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge |texting
Short Story[TAMAMLANDI] Gizli numara: Kalbin gözü yoktur,görmeden sever eli yoktur dokunmadan sever. Kalp hisseder,hisseder de sever gül güzeli