Thor arenanın ortasında tüm gücüyle koşuyordu. Peşindeki muhafızlar ona yetişmek üzereydiler. Adamlar Thor’un ardından küfürler savuruyorlardı. Tam karşısındaki yeni adayların kimi kılıçlarla idman yaparken kimileri de
cirit atıyorlardı. Adayların hepsi işlerini bilir gözüküyorlardı. Aralarındaki rekabet epey zorlu geçeceğe benziyordu. Adayların arasındaki Gümüşler’den bazıları uzaktan antrenman yapan
adayları izleyerek kimin burada kalıp kimin eve gideceğine dair değerlendirmeler yapıyorlardı.
Thor kendini bu adamlara kanıtlamak zorunda olduğunu biliyordu. Muhafızlar birazdan tepesine bineceklerdi. İşte tam o zaman marifetlerini göstermesi gerecekti. Fakat nasıl? Hızını kesmeden ilerlerken kafası bunla meşguldü.
Sahadaki diğerleri de durumu fark etmeye başladı. İdmanı yarıda kesen adaylardan bazıları ile şövalyelerin bir kısmı başlarını Thor’dan yana
çevirdiler. Thor tüm bakışları üzerinde hissediyordu. Sahanın ortasından peşinde üç muhafızla beraber koşan bu çocuğun kim olduğunu merak etmiş olmalıydılar. Halbuki Thor onları etkilemek isterken aklından geçen bu değildi. Tüm hayatı boyunca katılmayı istediği Lejyon’un karşısına bu şekilde çıkmak istemezdi.
Ne yapacağını düşünen Thor’un adına başka birisi çoktan karar vermişti halbuki. Adaylar arasından iri bir çocuk diğerlerini etkilemek için Thor’u durdurmaya karar vermişti. Neredeyse
Thor’dan iki kat büyük olan bu çocuk Thor’un koşu yoluna doğru tahta kılıcını indirdi. Thor, kendisini yere yapıştırıp, herkesin önünde aptal durumuna düşürmek isteyen çocuğun epey kararlı olduğunu bakışlarından anladı.
Thor öfkelenmişti. Bu çocukla hiçbir sorunu olmamasına rağmen onun kendisini durdurmasına razı olamazdı. Çocuğa iyice yaklaşan Thor bu oğlanın boyutları karşısında iyice hayrete düştü. Alnı gür siyah saçlarla örtülü olan çocuğun çenesi kadar büyük bir çeneyi ilk defa görüyordu. Onu atlatabileceğinden şüphe duymaya başladı. Tahta kılıcıyla üstüne gelmeye
başlayan çocuğa karşı hızla bir önlem almalıydı. Yoksa ayaklarının yerden kesilmesi an meseleseydi. Thor kendini içgüdülerine bıraktı.
Sapanını çektiği gibi çocuğun eline doğru bir taş fırlattı. Kılıcını indirmeye hazırlanan çocuk acıyla kıvranarak, tahta aleti elinden düşürdü.
Hiç vakit kaybetmeyen Thor zıplayarak iki ayağıyla beraber çocuğun göğsüne doğru tekme attı. Ancak bu iri yapılı çocuğa vurmanın bir meşe ağacına vurmaktan farkı yoktu. Thor neredeyse
yerinden bile oynamayan çocuğun ayaklarının dibine düştü. İşte bu hiç iyi olmadı, dedi Thor içinden. Ayağa kalkmaya çalışan Thor’u çocuk sırtından yakaladığı gibi toprağın üzerine fırlattı. Hızla etraflarına toplanan çocuklar alkış tutmaya
başladılar. Küçük düştüğünü anlayan Thor’un suratı kızardı. Çocuk çok hızlıydı. Thor daha
kendini toparlayamadan üzerine çıkıp, onu yere mıhladı. Birden güreş karşılamasına dönen kavgada Thor’un bu ağırlıktaki birine karşı pek bir şansı yoktu. Kana susayan diğer adaylar
tezahüratlar atmaya başlamıştı. Öfkeli gözlerle ona bakan üstündeki çocuk baş parmaklarını Thor’un gözlerine doğru indiriyordu. Bu Lejyon adayı Thor’un sahiden de canını yakma niyetindeydi. Bunu yaparak diğerlerinin gözünü
korkutmayı sahiden de bu kadar çok mu
istiyordu? Thor’un son anda kendini
çekmesiyle çocuğun parmakları toprağa
saplandı. Bundan faydalanan Thor kendini yana yuvarlayarak çocuğun altından kurtuldu.İkisi de ayağa kalkıp yüzleşti. Thor üzerine koşarak bir yumruk sallayan çocuktan yana atlayarak kurtuldu. Eğer bu darbeyi almış olsa büyük ihtimalle çenesi kırılacaktı. Thor çocuğun
midesine hızla bir yumruk indirse de çocuk bunu hissetmemiş gibiydi. Thor daha yerinden kıpırdayamadan iri yarı çocuğun dirseği suratıyla buluştu. Darbenin etkisiyle arkaya savrulan
Thor’un suratına sanki bir çekiç inmişti. Halen yalpalayarak soluklanmaya çalışan Thor’un göğsüne güçlü bir tekme darbesi indi. Geriye doğru uçan Thor yere yapıştı. Bunu gören diğer
adaylardan sevinç çığlıkları yükseldi. Başı dönen Thor henüz toparlanamadan bu seferde suratına
güçlü bir yumruk yiyerek dümdüz yere serildi. Suratındaki şişkinliği ve burnundan sızan kanı hisseden Thor acıyla inledi. Arkadaşları arasına dönen iri yarı çocuğun çoktan tebrikleri
toplamaya başladığı gördü. Thor pes etmek istiyordu. Böylesi iri biriyle dövüşmenin bir manası yoktu. Hem bünyesinin daha fazla darbeye dayanamayacağını düşünüyordu. Ancak
içinde bir ses yılmaması gerektiğini söylüyordu. Kaybeden o olmamalıydı. Hele ki etkilemek istediği bu insanların önündeyken.
Pes etme. Ayağa kalk. KALK! Nasıl olduğunu bilmediği bir şekilde gücünü tekrar kazandı; acılar içinde zor da olsa elleri ve dizleri üzerinde
doğruldu, ardından yavaşça ayakları üzerine kalktı. Şişmiş gözü ve kan içindeki suratıyla çocuğun karşısına dikildi. Ne etrafı düzgün görebiliyor ne de sağlıklı şekilde nefes alabiliyordu, buna rağmen yumruklarını kaldırdı.
Thor’un ayağa kalktığına inanamayan çocuk kaşlarını çatarak ona baktı. Tehditkar bir şekilde “Kalkmamalıydın, çocuk” dedi ve Thor’un üzerine yürümeye başladı.“YETER!” diye bağıran bir ses duyuldu. “Elden, geri çekil!” Birden ortaya çıkan şövalye
aralarına girerek avucunu Elden’ın göğsüne koyarak ilerlemesini engelledi. Kalabalık sessizliğe büründü. Thor bunun saygı gösterilmesi gereken biri olduğunu o an anladı.
Adamın görünüşü Thor’u epey etkiledi; uzun boylu, geniş omuzları olan yirmili yaşlardaki bu şövalye bakımlı kahverengi saçlara sahipti. Thor anında bu adamdan hoşlanmıştı. Gümüşten
yapılma birinci sınıf zırhı parlıyordu ve
üzeri hanedanlığa ait işaretlerle doluydu;
MacGil ailesine ait kartal arması. Thor
ağzının kuruduğunu hissetti; şu an kraliyet ailesine mensup birinin yanındaydı.
Şövalye Thor’a, “Açıklaman nedir evlat?” dedi. “Arenamıza davet edilmediğin halde burada işin ne?”
Thor daha cümlesini toparlayamadan peşindeki üç muhafız olay yerine geldi. Liderleri olan muhafız zar zor soluklanarak parmağıyla Thor’u
gösterdi.
“Emrimize karşı geldi!” diye bağırdı. “Zincirleri takıp, onu zindanlara götüreceğim!”
Thor, “Ben yanlış hiçbir şey yapmadım” diyerek karşı çıktı.
“Öyle miymiş?” diye bağıran muhafız devam etti, “Kral’ın mülküne izinsiz girmek hiçbir şey yapmamak mı demek sence?”
Thor, “Tek istediğim bir şanstı!” diye bağırdı hanedanlık mensubu şövalyeye yalvararak. “Tek istediğim Lejyon’a katılabilmek!”
Sert bir ses, “Burası sadece seçilenlere ayrılmıştır evlat” dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜZÜK KRALLIĞI - Ejderhaların Kaderi (ARA VERİLDİ)
Science FictionAsla 14 yaşında ki bir çocuğun hayalleriyle oynama! Yoksa gün gelir ölümü onun ellerinde bulursun Yüzük Krallığı'nın eteklerinde küçük bir kasabada yaşayan, 14 yaşındaki çok özel bir çocuğun etrafında dönen destansı bir yaklaşan çağ hikâyesi. Dört...