7

31 5 0
                                    

Ellili yaşlarında, kel kafalı, kısa sakallı ve burnunun üzerinde derin bir yara izi olan irice bir savaşcıydı bu sesin sahibi. Tüm hayatını savaşarak geçirmiş gibi duran bu adamın zırhındaki semboller ve göğsündeki altın rozet,
onun bir general olabileceğini söylüyordu. Karşısında bir General olabileceğini anlayan Thor
heyecanlandı.
“Seçilmediğimi biliyorum efendim” dedi Thor. “Ancak tüm hayatım boyunca bunu hayal ettim. Tek isteğim, size neler yapabileceğimi gösterebilmek. Buradaki herhangi bir aday kadar iyi sayılırım. Lütfen bana bunu kanıtlamam için bir şans verin. Lütfen. Hayalimdeki tek şey
Lejyon’a katılabilmek.”
General gene o sert sesiyle, “Burası hayalperestler için değil, evlat” dedi. “Dövüşçüler için. Kimse istisna değildir; adayların hepsi, seçilmiş kişilerdir.”
General’in işareti üzerine muhafız, elinde zincirle yaklaşmaya başladı. Ancak birden ileri fırlayan soylu şövalye muhafızları durdurdu. “Duruma
göre bazı istisnalar yapılabilir” dedi. Şaşıran muhafız bir şeyler söylemek ister gibiydi, ancak karşısında bir hanedan ailesinden biri olduğu için, adamın sözlerine itaat etmek zorunda
kaldı. Şövalye, “Sendeki bu heves takdire
şayan, evlat” dedikten sonra devam etti,
“Seni buradan uzaklaştırmadan önce neler yapabileceğini görmek istiyorum.” Şövalyenin sözlerinden pek hoşnut olmayan General, “Fakat Kendrick—” dedi.
Sinirlenen Kendrcik, “Kuralları hanedan ailesi koyar” dedi. “Lejyonda bu kurallara uyar.”
Kendrick’e aynı sertlikle cevap veren General, “Babana, yani Kral’a hesap veririz, sana değil” dedi. Ortam iyice gerilmişti. Thor tüm bunların sebebinin kendisi olduğuna inanamıyordu.
“Babamı ve onun ne isteyip istemeyeceğini gayet iyi biliyorum. O, bu çocuğa bir şans verilmesini isterdi. Biz de şimdi öyle yapacağız.” General isteksiz de olsa geri adım atmak zorunda kaldı. Bir prense, fakat aynı zamanda bir savaşçıya da ait olan yüzünü Thor’a dönen Kendrick,
kahverengi gözlerini çocuğunkilere kilitledi. “Sana tek bir şans vereceğim. Bakalım hedefi vurabilecek misin?” Sahanın epey ilerisinde yer alan bir saman yığınını işaret etti. Samanların
ortasında yer alan küçük, kırmızı noktanın çevresi mızraklarla doluydu. Fakat tam o noktaya isabet etmiş olan bir tane bile yoktu. Kendrick, “Eğer diğer adayların yapamadığı şeyi yapıp, o noktayı buradan vurabilirsen, bize katılırsın”
dedikten sonra kenara çekildi. Thor, şövalyenin üzerinde gezen bakışlarını hissedebiliyordu.
Thor kenarda duran mızrakları incelemeye başladı; onun alışkın olduğundan çok kaliteli olan mızraklar, en iyi meşeden yapılmış ve üzerleri pahalı deriyle çevrilmişti. Burnundaki
kanı elinin tersiyle sildikten sonra hayatında hiç olmadığı kadar heyecanlanmış olduğunu fark etti. Ona verilen görevi yerine getirmenin
imkansız olduğunu biliyordu, ancak denemek zorundaydı. Ne uzun ne kısa olan bir tanesini
eline alan Thor, mızrağı kendince tarttı.
Sağlam ve ağırdı. Köyünde kullandıklarına hiç benzemiyordu. Eline tam oturduğunu hissetti.

Belki bunu gerçekten de başarırım, diye kafasından geçirdi. Ne de olsa mızrak atmak, en
büyük yeteneği sayılırdı. Tabii taş fırlatmaktan sonra. Ormanda geçirdiği onca zaman sayesinde epey bir pratik yapabilmişti. Ağabeylerinin vuramadığı hedefleri bile vururdu. Gözlerini kapatıp, derin bir nefes aldı. Eğer ıskalarsa, muhafızlar onu sürükleyerek zindanlara götürecek ve böylece Lejyon’a katılma şansı sonsuza dek kaybolmuş olacaktı. Tüm hayalleri
yapacağı bu atışa bağlıydı. İçinden Tanrı’ya yakardı. Bir an bile tereddüt etmeyen Thor,
gözlerini açtığı gibi ileriye doğru iki adım attı ve gerindikten sonra mızrağı fırlattı.

Uzaklaşan mızrağı nefesi tutulmuş halde izliyordu. Lütfen Tanrım. Lütfen. Yüzlerce göz sahaya çöken sessizliği yararak ilerleyen mızrağı izliyordu. Thor’a bir ömürmüş gibi gelen bekleyişin ardından, mızrağın ucunun samanları delen sesi işitildi. Thor o tarafa bakmaya bile tenezzül etmedi. Çünkü bir şekilde hedefi tam on ikiden vurduğunu çok iyi biliyordu. Elinden
çıkan mızrağın hissettirdikleri ve bileğinin aldığı açı sayesinde bundan emin olmuştu.
Cesaretini toplayarak hedefe bakan Thor haklı olduğunu gördü. Mızrak, kırmızı noktaya tam ortasından saplanmıştı. Diğer adayların başarısız
olduğu yerde, o başarıya ulaşmıştı. Hayretler içindeki herkes inanmayan gözlerle Thor’a bakıyordu. Sessizliği bozan Kendrick, Thor’a yaklaşarak sırtına sertçe vurdu. Sırıtan yüzünde
rahatlamış bir ifade vardı. Kendrick, “Haklıydım” dedi.
“Bizimle kalacaksın!” Şaşkına dönen muhafız, “Fakat Lordum! Bu adil değil. Çocuk buraya
izinsiz girdi” dedi. “Hedefi vurdu ya. Bence bundan başka bir izne ihtiyacı yok.”
Lafa dahil olan General, “Diğer adaylardan çok daha genç ve ufak tefek. Burası veletler bölüğü değil” dedi.
Kendrick, “Hedefi vurmayı başaran ufak tefek bir askeri, onu vuramayan bir yeteneksize tercih ederim” diye karşılık verdi. “Şanslı bir atıştı!” diye sesini yükseltti Thor’un az önce kavga ettiği iri yarı çocuk. “Bize daha çok şans verilmiş
olsa, biz de vururduk.” Kaşlarını çatan şövalye çocuğa döndü.
“Sahiden de atabilir miydin?” diye sordu. “Bana bunu nasıl yapacağını göstermek ister misin? Hatta buradaki akıbetin üstüne bahse girmeye ne dersin?”
Utanan çocuk kafasını yere indirdi. Böyle bir şey için bahse girmek istemediği açıktı. İtiraz eden General, “Fakat bu çocuk bir yabancı. Nereden geldiğini bile bilmiyoruz?” dedi. “Alçak Topraklar’dan geliyor” diyen bir ses duyuldu.
Herkes sesin geldiği yöne doğrulmuştu, Thor hariç. Çünkü o sesin sahibini tanıyordu. Bu tüm çocukluğunun belası olan sesti. En büyük ağabeyi Drake’in sesi. Diğer iki ağabeyi de yanında belirdi. Hepsi beraber aşağılayan gözlerle Thor’a bakıyorlardı. “Doğu Krallığı’nın Güney Eyaleti’nde yaşayan McCleod klanından
Thorgrin. Dört kardeşin en küçüğü. Hepimiz aynı haneden geliyoruz. Kendisi babamın sürülerini gütmekle görevlidir.”
Çocukların ve şövalyelerin hepsi kahkahalara boğuldu. Thor suratının kızardığını hissetti; şu
an ölmek istiyordu. Daha önce bu kadar utanmış olduğu başka bir zaman hatırlamıyordu. Bu ağabeyinin her zaman yaptığı bir şeydi; onu aşağılamanın bir yolunu bularak, mutlu olduğu her anı mahvetmek.

YÜZÜK KRALLIĞI - Ejderhaların Kaderi (ARA VERİLDİ) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin