Günüm çok sakin geçmişti. Kulaklığımı takmıştım, telefonumdan da başımı kaldırmayarak tüm günümü böyle geçirmiştim. Daha kolaydı, insanların bakışlarını ya da sözlerini duymadan böyle devam etmem daha iyiydi. Gün boyu yaptığım başka şeyler de vardı. Hoseok'u aklımdan çıkaramamıştım.Eve geldiğimde üstümü değiştirip direkt olarak yiyecek bir şeyler alıp Hoseok'un evine gitmeyi planlıyordum. Ta ki karşımdaki Chanyeol'u görene kadar. Açtığım kapıyla öylece kalmam üzerine ağır ağır bana gelmeye devam ediyordu.
Şaşkınlıktan öylece kalmıştım. Chanyeol suratındaki sakinliği uzun zaman sonra ilk kez yansıtıyordu ve bu bana hiç normal gelmiyordu. Şaşırdım çünkü daha iki gün önce ona yaşatabileceğim şeyin düşüncesi yüzünden ağlarken birden karşıma çıkması hortlak görmüşe çevirdi beni.
"Konuşabilir miyiz?" Tam karşımda durarak bana uzun zamandır görmediğim gülümsemesini sundu. Bu gerçek miydi şu an yoksa şaka falan mı yapıyordu?
"Ne hakkında?" Kaşlarımı kaldırarak tam karşısına geçtim ben de. Şu anki açlığımı, yorgunluğumu ve şaşkınlığımı bir araya getirirsek ayakta zor durduğumu söyleyebilirdim.
"İkimiz." İstifini bozmadan aynı şekilde durduğunda git gide daha fazla şaşırıyordum.
Ama başka bir konu daha vardı, Hoseok'a tekrardan ziyaret edeceğimi söylemiştim ve bu aklımda tekrardan belirince telaş oldum. "Şey aslında ben-"
"Lütfen Taehyung. Sadece bir yemek ye benimle." Ellerini ceplerinden çıkartarak ısrar edici bir şekilde baktı tekrardan. Bu adamın derdi neydi şimdi? Üstelik tam zamanında.
"Neden?"
"Sanırım seninle olmayı özledim." dedi, hâlâ gülüyordu ve ben hâlâ anlamıyordum. Sanırım uyuşturucuya falan başlamış olabilirdi ya da içkiye kendisini kaptırmıştı yoksa hiçbir şey bu konuşmalarını açıklayamazdı.
Tanrı'm şu an Hoseok'a gitmem gerekiyordu ama bu adamın ne diyeceğini merak ediyordum. Ufak bir süre ayırabilirdim sanırım. "Sadece kısa bir süre. Sonra gideceğim."
Dikkatlice ona bakarak onay istediğimde başıyla onaylamıştı. "Peki, gidelim."
Beni arabasına yönlendirerek kapıyı açtığında o koltuğa oturduğum andan itibaren yine aklımda tek bir şey belirmişti, o belirmişti: Hoseok. Deli gibi merak ediyordum onu ve bir an önce Chanyeol ne diyecekse bitirip beni rahat bırakmalıydı. Onun ne halde olduğunu görmem gerekti. Acaba daha iyi miydi?
Yol boyunca tek kelime etmedim. Hoseok'un nasıl olduğu hakkında tahminlerde bulunup düşünmeye çalıştım.
Önceden olsa Chanyeol'un yüzünü kısacık bir zaman gördüğüm için durur onu izlerken şimdi aklım o kadar doluydu ki yüzüne bakamıyordum. Aslında yüzüne bir diğer bakamama sebebim de onu bir miktar aldatmış sayılmam olabilirdi. Bu konuyu irdelememek için üzerini örtüp en kuytu köşelere attım.
Evet, büyük bir itiraf vaktiydi belki de. Ben o arabada olduğum vakit, o arabadan inip o sandalyeye oturduğum vakit hatta o yemeklerin önüme gelip yemeye başladığım vakitte de sadece patronumu düşündüm. Hoseok bana bir şey yapmıştı, sanırım tahmin ettiğimden çok daha büyük bir etki altına girmiştim. Hoseok'un etkisi bayağı büyüktü.
Önümdeki yemeğin canını çıkarta çıkarta hızlı bir şekilde yiyordum, bir an önce kalkıp Hoseok'u görmem gerektiği için fazla aceleciydim. Zihnimi boş bırakmıyordu ki bir an olsun. Beni önemseyip benimle ilgilenen o adamı hasta etmişken aklımdan çıkaramazdım da zaten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flame Of Love |Vhope|
Fanfiction"Sana ondan daha iyi davranabilirim Taehyung. Lütfen bana bir işaret ver, elimi tut. Söz veriyorum seni hayal kırıklığına uğratmayacağım."