48. Bölüm

2.5K 308 45
                                    


Az önce çok güzel bir şey olmuştu. Az önce hayatım kurtulmuştu. Az önce günlerdir berbat giden hayatımdaki en güzel haberi almıştım. Noonanın telefondaki neşeli sesinin, "Tae bir mucize oldu! Modelimiz buraya erkenden geri döndü!" cümlesine eşlik etmesiyle birlikte öylece kalmıştım.

Ayakta, telefon kulağımda öylece dururken Hoseok'un bakışlarını sırtımda hissedebiliyordum. Ve birden telefondaki sese cevap vermediğim için kapanan telefondan gelen dıt dıt sesiyle uyarılmışçasına kendime gelmiş, telefonu koltuğa fırlatıp Hoseok'a doğru yardırmıştım.

Hızlıca kucağına oturduğum an yerinde sıçradı, onu rahat bırakmayarak dudaklarına öpücüklerimi dizmeye başladığımda bana eşlik ederek öpücüğümüzü derinleştiriyordu ki yerimde duramadığım için hızlıca ayağa kalktım.

"Hoseok modelimiz dönmüş!"

Model döndüyse Chanyeol yoktu, belki de bu ondan kurtuluşumun ilk adımı falandı. Sonunda bütün dualarım gerçekleşiyordu galiba. Ben hâlâ odanın içinde salak gibi sırıtıp dönerken Hoseok tek bir hamleyle kolumdan tuttuğu gibi tekrardan kucağına çekmişti.

"Elin adamı için ne bu neşe?"

Sıçtım.

Oldukça ciddi bakışlarıyla beni süzerken sertçe yutkundum. Zaten ona olanları açıklayamıyorken birde iyice sıvayıp tüy dikmeye çalışıyordum.

"Şey ondan değil. Hiç olmaması gereken birisi olabilirdi de." Salla Taehyung salla, elbet biri tutar. Kucağından kalkmak için bir hamlede bulunduğumda tekrardan geriye oturttu. Of. "Hem ben o modeli görmedim bile, ne bileyim ben aa."

"Ha yani görmeden bu tepkiyi verdiysen görsen ne olacaktı kim bilir?" Bu adam kıskançken ne kadar tatlı olduğunun farkında mıydı?

Kollarımı gülerek ona doladım ve yanağından uzunca öptüm. "Ya bana ne ondan, benim mankenlere taş çıkartacak sevgilim var." Trip at ve üste çık, her zaman işe yarar. "Gözü dışarıda bir adam yaptın beni resmen."

Bu sefer üste çıkarak yerimden kalkmaya çalışıyordum ki Hoseok tekrardan kolumdan sertçe yakalamıştı. "Hiç boşuna kaçmaya çalışma."

"Aklında ne var?"

"Çok güzel şeyler." Bunu her diyişinde yüzüne yayılan sırıtış ve beni iyice koltuğa yatırması olmasaydı çok daha güzel olacağını sanabilirdim.

"Korkuyorum." Kollarımı onunla kendim aramda koruma yaparak göğsümde tuttuğumda güldü.

"Korkmalısın."

"Çok mu?"

"Çok."

"Canım yanacak mı?"

"Fazlasıyla." Başıyla beni onayladı.

Koltuk ve onun arasından bir şekilde sıyrılıp yere yapışırken hızlıca toparlanıp ayağa kalkmıştım ama Hoseok bir an olsun rahat bırakmadığı için elleri cebinde üzerime doğru gelmeye devam ediyordu. Yutkundum. Yine aklından ne geçiyordu bu adamın?

"Neden?" O üzerime yürüdükçe ben de geriliyordum, hatta az kalsın aşağı inen basamakları görmeden yuvarlanacaktım ki fark edip daha sonra hızlıca inmiştim.

Jakuzi kısmının diğer tarafına doğru kaçarken Hoseok anlamadığım bir şekilde suyu çoktan açmıştı, hatta öyle dolanmıştık ki su tamamiyle dolmaya başlamıştı.

Flame Of Love |Vhope|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin