Benim hayatımda üç yanlış bir doğruyu hiçbir zaman götürmedi.Birinci yanlışım: Chanyeol ile çıkmak.
İkinci yanlışım: Onun beni sevmediğini bilerek onu sevmek.
Üçüncü yanlışım ise: Beni ilk aşkına benzettiğini bildiğim halde ondan ilgi beklemek.
Dediğim gibi, bir doğruyu götürmedi. Çünkü ben ne kadar yıkılsam da onu sevmekten mutluydum. İlgisiz bir manyak gibi dolanıyordum etrafta evet bu doğruydu ama böyleydi işte, her zaman ki gibi.
Az önce arayarak tekrardan onunla bu akşam buluşabilir miyiz diye sormuştum ama o her zaman ki gibi beni başından savacak cümlelerini bulmuş ve azıcıkta olsa tutunduğum umut kırıtınsını avucuyla ezmişti.
Bir hafadır çalıştığım iş yerimin çatı katında az da olsa nefes almak ve onun sesini duymak için çıkmıştım ama gelin görün ki diğer günlerden hiçbir değişim olmadan günümü tamamlıyordum.
Kollarımı terastaki demirlere dayayıp gözlerimi kapatarak titrek bir nefes çektim içime doğru. Biraz soğuktu, aldırış etmedim ve orada durmaya devam ettim. Çektiğim nefesi sakince geri yolladım.
Müdürüm Hoseok'un terasa geldiğine dair sesler duyuyordum ama gözümü açıp bakamamıştım. Onun sayesinde üniversiteden mezun olduğum gibi burada işe başlayabilmiştim. Tam bir haftadır bana çok yardımcı oluyordu, tabii ki arada sırada yüzüme attığı o farklı bakışlarını saymazsak. Bana bütün işleri öğretip numarasını vermişti hemen, takıldığım bir şey olursa ilk o ilgilenmek istiyordu.
Ayak sesler artık daha yakına geldiğinde gözlerimi açıp arkama baktım, yanıma geldiğini hissettiğimde bakmamam ayıp olurdu. Sonuçta ona minnet borçluydum.
Gözleri beni bulunca yüzünde hafif bir tebessüm belirdi. Ona karşılık olarak ben de gülümsemeye çalıştım, her ne kadar yüzümde sahte dursa da.
"Hayırdır Taehyung, dalgın gördüm seni." Cebinden çıkardığı sigara paketinden bir dal alıp çakmağına basarak diğer eliyle siper ettiği sigarasını yaktı. Havaya saldığı dumana odaklanarak o kaybolana kadar bekledim.
"Genel şeyler Bay Jung." Anlatım da adamın başını yakacak değildim. O ne yapsın ki bana ilgisiz davranan sevgilimi? Akıl falan mı verecekti? Patronumdan sevgilim için akıl almak fazla kötüydü, düşünemiyordum bile.
"O genel şeyler canını sıkmış gibi duruyor." Baş parmağı ile işaret parmağı arasında kıstırdığı sigaradan bir kez daha çekerek havaya bıraktı dumanını. Bir elini de cebine sokmuştu.
Hoseok'u bir haftadır tanımama rağmen çok fazla sigara içtiğine şahit olmuştum. İster istemez sağlığı için endişe etmeye başladım. Belki saygısızca ya da burnumu sokuyormuş gibi gözükecekti ama içimde tutamıyordum.
"Sigarayı bu kadar çok mu seviyorsunuz?"
"Ah üzgünüm, seni rahatsız mı etti?" Geriye adım attığı sırada hızlıca ona döndüm. Patronumun beni yanlış anlamasını istemiyordum, onu rahatsız etmek istemiyordum.
"Hayır. Yani sağlığınız için kötü değil mi?"
"Endişelenmen sevindirdi Tae." Adımı kısalttı yine. Buraya iş başvurumu bıraktığım günden beri bana böyle sesleniyordu, alışmıştı. "Yirmi dört yaşında bir gençsin ve benden bir küçüğe tavsiye, sen sen ol benim dediğimi yap yaptığımı yapma. Sigara kullanma."
"Neden? Ayrıca öğüt vermeniz için fazla büyük değil miyim?" Ortamın yumuşaklığına uyum sağlayıp gülümsemiştim yine. Onun samimiliğine kaptırmıştım ben de kendimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flame Of Love |Vhope|
Fanfic"Sana ondan daha iyi davranabilirim Taehyung. Lütfen bana bir işaret ver, elimi tut. Söz veriyorum seni hayal kırıklığına uğratmayacağım."