Bana bir şey olmaz dayanıklıyımdırmış peh! Adam resmen yanımda sızlana sızlana nefes almaya çalışıyordu. Burun yollarına ağaç devrilmiş nefes alış veriş yolu kapanmıştı. Ateşi de vardı! Üstelik ben de iyileşememiştim ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Hoş, ne yapabilirdim ayağa dahi kalkmaya halim yoktu."Bir de bana bir şey olmaz diyordun Hoseok seni dinleyen kafama tüküreyim."
"Heh azarı da yedim." Ölüme beş kala sesiyle bana cevap verdiğinde azarladığıma pişman olmuştum. İlk hasta oluşu da kapımda beklemesi yüzündenken ikinci hasta oluşu da benden birebir geçmişti. İster istemez sinirleniyordum. Bu adam benim yüzümden daha ne kadar acı çekecekti?
"Biri bize bakmalı yoksa akşama bu evden iki ölü çıkacağız." Mırıldandım ölü gibi hareketsiz yatarken.
"Ne kadar romantik, birlikte öleceğiz."
"Yah! Saçma saçma konuşma." Ayağımla bacağının arkasına atmaya çalıştığım tekme hiçbir işe yaramamış sadece ufak bir temasla kalmıştı. Söyledikleri ne kadar korkunç olsa da biz kötü bir sonu hak etmiyorduk. Biz daha yeni başlıyorken hastalıktan şuracıkta can vermek istemiyordum.
Ulaşma umuduyla elini ta karşıdaki koltuğa uzatmaya çalıştı ama güçsüzlükle geriye düştü. "Telefon çok uzakta, ablamı arayamam."
"Dur ben bir bakayım." Benim yanımdaki komidinde olan telefonuma parmaklarımı dokundurup kendime doğru çekerken zaferle gülümsemiştim. Telefonu yatağa bırakıp parmağımla hareket ettirdim. Aklıma gelen ilk kişi yeni barıştığım arkadaşımdı elbette ama adını bulana kadar can çekişiyordum.
Dirseğini bana dokundurmaya çalışıp ilgimi çekti. "Kimi arıyorsun, Bambam'i mi?"
"Çocuk daha yeni hastalığını atlattı, riske atmayayım onu. Jimin'e haber vereceğim." Ve o an bulmuştum adını şükürler olsun ki.
"Haa iyi." Hafifçe çevirmeye çalıştığı başını tekrardan eski yerine getirirken sinirlerim bozuldu ve değişik bir şekilde güldüm. Bu domuz gülüşüm tekrardan kafasını bana çevirmesini sağlamıştı.
"Evli ve yaşlı çiftler gibiyiz Hoseok."
"O zaman bizde evleniriz ve yaşlanana kadar birlikte oluruz. Yüzün kızardı şimdiden biliyorum." Evet, adam yüzüme bakmadan verdiğim tepkileri anında anlayabiliyordu artık. Baştan aşağıya beni çözebilmişti.
"Normaldir çünkü ateşim var." diye sırıtmıştım. Jimin'i arama kısmını bulamıyordum, bir gözümle bulanık görüyordum ama diğer gözüm mesaj kısmını net görebiliyordu. Bu yüzden ben de mesaj atmaya karar vermiştim. Gelirdi biliyorum, beni bırakmazdı böyle.
"Ateşli birisi olduğunu biliyorum güzellik."
"Ya Hoseok." Bu durumda bile bana övgüler yağdırıyordu. Hasta olmasam, halim olsa şu an yüzünü tutup her kısmını öpücüklere boğardım.
"Ölüyorudz Jimşn lütden gel." Yazarak ya da yazmaya çalışarak mesajın peşine konumu yollamıştım Jimin'e. Bunu başarmanın verdiği mutlulukla kendimle gurur duymuştum. Fakat hiç tahmin etmediğimiz ya da unuttuğumuz bir durum vardı ki çalan zille kalakalmıştık. Bu kısmı atlayan -en çok da ben çünkü ben ona göre daha iyiydim- ben kafamı duvara geçirecektim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flame Of Love |Vhope|
Fiksi Penggemar"Sana ondan daha iyi davranabilirim Taehyung. Lütfen bana bir işaret ver, elimi tut. Söz veriyorum seni hayal kırıklığına uğratmayacağım."