26. Bölüm

4.5K 408 175
                                    



*

Hoseok dediği gibi beni o akşam yemeğe götürüp güzel şeylerle beslemiş ve kendisinden bahsetmişti. Öğle yemeğinde sevmediğim çiğ ahtapot yüzünden aç kalmıştım ama bunu güzelce telafi edebilmişti.

Onun geçmişini söylediği gibi beklemiyordum açıkçası. Mesela ofise uğrayıp fiziğimi öven kadın ablasıydı. Annesini çok küçükken hastalık sebebi kaybetmiş, babasınıysa kalp krizinden kaybetmişti. Bir dedesi bir ablasıyla kalmış. Ablası ise biz sevgili olmadan önce nişanlanmış, sevgilisiyle birlikte yaşıyormuş. Çok fazla soru sorup geçmişteki üzüntülerini ona hatırlatmak istemeyerek başımı omzuna koymuş elini tutmuştum, hiçbir şey dememiştim. Bazen bir şey söylemektense hissettirmek önemli geliyordu, en azından benim için.

Ona bakış açım gittikçe değişiyordu. Başta bana ısrarcı bir adamı göstermişti, şimdi bir tatlı bir seksi oluyordu. Beynimi allak bullak etmişti.

Yine bir iş günüydü. Erken kalkmak zaten yetmezmiş gibi bir de trafik çekmiştik. Elimi arabada bile bir an olsun bırakmadan rahatlıkla kusursuz arabasını kullanıyordu. Hayalimde hep bu vardı benimde, Hoseok bana hayallerimi bir bir yaşatıyordu.

Her şey güzel giderken bir yerden hep patlak verirdi ya, aynı az önce yaptığım gibi patlak veriyordu. Gizli saklı arabadan inerek asansöre binip odaya çıkmıştım. Hoseok ise arabada oyalanıp öyle geliyordu. Ama bu kez çok daha geç kalmıştı ve bu beni çok huzursuz ediyordu.

Dakikalar birbirini kovaladı Hoseok hâlâ ortalıkta yoktu. Bambam hâlâ hasta olduğu için gelememiş, iş yoğunluğundan Hoseok bana stajyer yollayıp rahatlatmıştı. Sevgilim her konuda beni düşünüyordu, gülümsememi tutacağım diye bir gün yüz felci geçirecektim.

Belgeleri bilgisayara geçirmeye uğraştığım o an Hoseok birden içeriye dalıp dümdüz yürüdü. "Taehyung odama gel."

"Peki efendim." Yanımda kız hiçbir şey çakmasın diye başımla selam verip ayaklandım. Kız öyle bi bakıyordu ki gözlerini kısmış, sanki bizi her an basmaya hazır gibiydi.

Hiçbir şey olmamış gibi gülümseyip Hoseok'un odasına girdiğim gibi endişeli hali yine beni huzursuz etmişti. Deri tekerlikli sandalyeyi dışarıya döndürmüş stresten bacağını sallıyordu. İşaret parmağı da dudaklarının arasında duruyordu.

"Ne oldu?" dedim ona yaklaşmaya çalışarak. Başını bana çevirip sandalyesini de döndürerek ellerini bana uzattı. Hiç düşünmeden hızlı adımlarla ona ilerleyerek açtığı kolları arasına girerek bacağına oturdum. Başını omzuma yaslandığı an dudaklarımı kemirmeye başladım. Cidden, yine neler oluyordu?

"Halletmeye çalışıyorum bebeğim çok az kaldı. Gerçekten çok az kaldı." Kolumda soluklanarak iç çekmişti. Anlamıştım, sözünü tutmak için diğerleriyle konuşuyordu ama sorun çıkarıyorlar belli ki. Alt tarafı sevgili olacağımızı söyleyeceğiz, ne diye bu kadar baskı yapıyorlardı ki?

"Bu seni de tehlikeye atıyor mu Hoseok?" Kolumu omzuna atarak saçlarında gezdirdim parmaklarımı. Bana zarar gelmesin diye çabalarken asıl ona zarar gelirse kendimi nasıl affedecektim?

"Benim için endişelenme. İkna kabiliyeti yüksek bir sevgilin var, elbette halledeceğim."

Gülümsedim. "İkna kabiliyeti o kadar yüksek ki nasıl başardıysa beni de kendisine bağladı."

Flame Of Love |Vhope|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin