18. Bölüm

4.8K 524 229
                                    


Hoseok bugün işten geç çıkmıştı, çıktığı gibi de bana gelmişti. Birkaç gündür müdürleri çok yoruyorlardı ve onun için endişeleniyordum. Onu rahatlatmak için masaj yapmaya kalkmam belki de çok büyük bir yanlıştı. Aralık dudakları, rahatlamayla kayan gözlerini görmem benim için iyi olmamıştı.

Yine ona yanaşmaya çalıştığım bir gündeydim. Bu kez eğer yine geri çekilirse soracaktım. Dünden meraklı gibi gözüküyordum belki ama karşımdaki adamın bende bıraktığı etki beni engelleyemiyordu.

Yarım olarak üzerindeyken omuzlarından destek alarak kucağına oturdum. Dudaklarımı onunkilerle hızlıca buluşturarak ilk atışımı sert yapmıştım. Beni engelleyecek ellerini istemiyordum, kollarından tutarak engellememesini istediğim bir uyarı yaptım.

İleriye gidip boynuna indiğim o an kısık kısık nefesler aldı. Üzerinden çıkartmadığı gömleğinin tepedeki ilk düğmesini açarak kondurduğum öpücüklerin daha da ilerlemesi için yer açtım. Başını arkaya atarak boynu için bana yer açmıştı ilk kez. Üzerinde daha da kurularak gülümseyerek boğazından köprücük kemiklerinin altına kadar indim.

Birden başını kaldırdı, belimden kavramasıyla yatağa atılmam bir oldu.

İkimizinde aldığı nefesler göğsümüzü indirip kaldırırken sadece göz göze bakıyorduk. Anlamıyordum neden durduk yere böyle davranıyordu? Ben onun olmaya hazırdım, üstelik bir çok adım atmıştım belki erkendi ama kendimi kontrol edemiyordum ki.

"Hoseok neden benimle sevişmiyorsun?" Dedim işte o an. Belki dile getiremeden cevabımı bulamayacaktım.

"Tae..." Başını bitkinlikle önüne düşürdü. İki elimle kavrayıp yorgun suratını avuçlarımın içerisinde tutarak bana bakması için zorladım. Yorgundu anlıyorum ama diğer günler yorgun değildi. En azından cevabımı istiyordum.

"Yeterince iyi değil miyim?" dediğim an dehşetle bana baktı.

"Tae bu seninle ilgili değil." Benimle ilgili değilse ne? Tamam, aklıma bir şey geliyordu fakat bunu 30 yaşındaki bir adama nasıl sorman gerekti ki?

Çekine çekine sordum. "Kalkmıyor mu?"

Dişlerini göstererek sırıttı birden. Şu görüntü o kadar güzeldi ki, tek sinirimi bozan yorgun suratıydı. Ama adam buna rağmen çekiciydi. Çekici suratıyla gözlerime baktı.
"Sen kalkmasa bile kaldırırsın."

Pekâlâ, benimle ilgili de bir sorun yoktu. E o zaman nedendi? Çıldıracaktım. Bakışlarımı ondan çekerek bir şeyler düşünmeye çalıştım. Yoksa...

"Bekle, dominant mısın?" Olabilirdi sanırım, yani olma ihtimali vardı. Ve dediğime karşı aldığı suratının hali de göz önüne alınırsa gerçekten sorun buydu. "Evet işte yakaladım. Peki neden yani bu bir engel mi?"

"Sence değil mi Tae? Canını yakarım." Yataktan destek aldığını elini serbest bırakarak dibime yattı.

Bu şekilde onun tarafımdan canım acıyacaksa kimin umurunda? Bedenimi ona döndürerek suratımı ona yaklaştırarak fısıldadım. "Yak."

Gözlerini yumup başını yastığa yasladı, sanki gerçekten etkilendiğini gizleyemiyor gibiydi. Benim etkimin onda böyle bir iz bıraktığını görmek yüzümü gülümsetiyordu.

Gözlerini aralayıp başını yan bir şekilde koydu. "Korkmuyor musun?"

Başımı olumsuzca salladım. "Hayır."

Flame Of Love |Vhope|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin