O terastan çıkamamıştım. Hoseok beni orada öylece bırakıp gittiğinde ben oradan yine de çıkamamıştım. Tamam işte bu kez emindim, onunla olmayı istiyordum ve bunu sarhoş ya da mutsuz olduğum bir anda düşünmüyordum. Bilinçli olarak onu istiyordum. Yapacağım şey ise içeriye gidip, karşısına çıkarak onu seçtiğim olacaktı.Kendimi toparlayabilmiştim orada oturduğum birkaç dakika içinde ama bütün dikkatim cebimde öten telefon yüzünden yerle bir olmuştu. Cebimden alarak kaydedilmeyen numarayı cevapladım ve kulağıma tuttum. "Efendim?"
"Ben Baekhyun." Her şey gitti, uçtu gitti beynimden. Sessizce kaldım ben öylece, nefesimde boğazımda takılı kaldı. "Konuşmayacaksın sanırım, her neyse. Bir şeyleri artık anlatmamın zamanı geldi sanırım."
Sessizliğimi korumaya devam ettim. Telefon kulağımda, tek başıma öylece oturarak onu dinlemeye devam ettim. Sevgilimin eski sevgilisinin bana ne söyleyecek olduğunu merak ediyordum. Aslında şu durumda Chanyeol benim artık sevgilim sayılmıyordu.
"Chanyeol bana geri döndü, hem de uzun bir zaman önce. Ama şu sıralar farklı davranıyor ve bunun senin yüzünden olduğunu düşünüyorum. Seninle çıkmasının tek sebebi benim, anladın?"
Neden büyük bir rahatlamayla nefes veriyordum ki ben şu an? Neden üzerimden büyük bir yükün kalktığını hissediyordum? Hayır kesinlikle kendim gibi hareket etmiyordum, kendim gibi hissetmiyordum. Şu kısa süreçte Hoseok beni yıkmış geçmişti, bunu ben bile biliyordum.
"Sana geri mi döndü?" dedim şaşkınlıkla. Buna da hayır, kesinlikle şu an bu umurumda bile değildi ve ben sadece tek bir durumu düşünüyordum. Aldatılmıştım. Bunu uzun zamandır düşünüyordum ama bizzat diğer kişiden duymam çok daha farklı hissettiriyordu.
"Evet, zaten sürekli kapımda yatıyordu. Artık affetmem gerektiğini düşündüm ben de. Yaklaşık bir yıldır benimle ama hâlâ seninleymiş, senden ayrılmasını söylediğimde beni geçiştiriyor." Sinir olmuşçasına güldü. "Yani kısacası boynuzu yedin, gururun varsa çekil git artık ondan uzaklaş."
Telefon yüzüme kapandı.
Şu an ki suratımın nasıl gözüktüğünü merak ediyordum. Büyük bir şok dalgası yemiştim. Bana en çok koyan da Chanyeol'un bir yıldır onunla olması ve yine de yüzsüzce gelip benimle sevişmesiydi. Sinirlendim, çok fazla sinirlendim. Gözlerimden akan o damlalar nefes alamadığım için bir bir akmaya başladı.
Ben tek başıma yatakta ağlayarak geçirdiğim günlerde o gidip Baekhyun'un koynunda mı yatmıştı? Peki bunun nesi adildi?
Şu durumda bu haberi duymam sinirim ve düşüncelerime rağmen yüzümü gülümsetmişti. Tanrı karşıma Hoseok'u çıkartmıştı ve ben ona gerçekler için giderken ortadaki en büyük engelin başkası tarafından kalktığını öğrenmiştim. O engeli ben zaten kaldıracaktım, şimdiyse kalan kısacık dakikalarda o kendiliğinden kalkmıştı.
"Ağlama demedim mi sana?"
Hoseok?
Yaşlı gözlerimle ona baktığımda bana sinirli bakışlar atmıyordu bu kez, tam tersi kapımdayken ağladığımdaki gibi yine bana kıyamıyor gibiydi. Ağladığımda ölüyor olduğunu söylediği gibiydi hâlâ, tek farkı gardını düşürmemek için gözlerini sürekli benden kaçırmasıydı.
"Aldatılmışım." dedim yaşadığım şokla birlikte ya da ona söyleyerek rahatlama hissiyle. Suratımdaki salak ifadeyi biliyordum. Manyak gibi ağlayıp üstüne bir de tebessüm eden birini kim akıllı olarak düşünebilirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flame Of Love |Vhope|
Fanfiction"Sana ondan daha iyi davranabilirim Taehyung. Lütfen bana bir işaret ver, elimi tut. Söz veriyorum seni hayal kırıklığına uğratmayacağım."