"Bu top neden düz gitmiyor?"İsyanlarım üzerine daha fazla dayanamayıp sinirle yürümeye başlamıştım çünkü üçüncü kez atmış ve yine sayıda 0 çekmiştim. Hoseok ise benden biraz daha iyiydi, yani en azından sayı alabilmişti.
Topu atmaya çalışırken hızımı kesemeyip yolun ortasında dizlerimin üstüne düşmem ve elimdeki topun da parmaklarımdan çıkmayıp beni yüzüstü iyice düşürmesine ne demeliydim peki? Ağladı ağlayacak pozisyonumu bozmadan kafamı kolumun altına gömeceğim sırada Hoseok'un çekiştirmesi yüzünden doğrulmuştum.
"Bu kadar zorlama."
Birçok şeyin üst üste gelmesi yüzünden sağlıklı bir şekilde düşünemiyordum. Hayır, aslında psikolojimin bozulduğunu hissediyordum. O anda ne olduğunu anlamamıştım ama salondaki kahkaham kulaklarıma doluyordu. Resmen kimseyi takmadan neden olduğunu bilmediğim bir şekilde haykırarak gülmeye başlamıştım.
Hoseok yere oturarak boş boş suratıma baktı. "Geldiğimizden beri değişik davranıyorsun. Genelde bu kadar güldüğünü görmezdim ve sen ne zaman çok gülersen kendini o kadar çok saklamaya çalışırsın. Şimdi, bana söyler misin gerçekten neyin var?"
"İstemiyorum." Omuz silkerek elimdeki topu ilerlettim ve zaten az mesafe kalan yerden top düz ilerleyip bana güzel bir sayı getirdi. Kendi başarımı el çırparak desteklemeyi ihmal etmemiştim tabii ki.
"Ama sen söylemezsen ben sorunu nereden bileceğim?" Benimle ilgilenmeye çalışarak parmaklarıyla saçımı düzeltti.
Benim sorunum aslında çok basitti, birçok insanın da bu sorunu yaşadığına adım gibi emindim. Kalabalık ortamlardan, yakın akraba ziyaretlerinden nefret eden insanlar elbette vardır. Benim ki bunlarında ötesindeydi, insanlarla bir arada olmaktan sıkılmaya başlamıştım. Sadece Hoseok'la baş başa kalıp hayatımı böyle devam ettirebilirdim.
"İnsanlar, rahatsız oluyorum hepsinden." Kim rahatsız olmazdı ki onlardan? Derin bir iç çekerek zeminden destek alıp doğrulduğum sırada Hoseok da doğrulup bileğimden tuttu.
"Kim rahatsız ediyor seni? Taehyung o şerefsiz mi geri döndü yoksa?"
Ucundan çıtlatsam kuruntu yapıp her şeyi öğrenir sonra da gider Chanyeol'e satışır. Chanyeol ise yerinde durmaz, durmuyor da zaten. Sonuç olarak her türlü onun başına bir şey gelecek ve ben buna izin veremem. Söyleyecektim ama düzgün bir zamanda söyleyecektim. Şu an hiçbir şeyi atlatamadığım halde bunu dile getirmeye halim yoktu.
"Yorulduğunu biliyorum." Bileğimdeki elini yüzüme çıkartarak iki yanağımı da avuçlarının içine aldı. "Bedenin olsun, ruhun olsun artık devam etmekte güçlük çektiğini biliyorum."
Başımla onayladım. "Doğru ama bunların seninle bir ilgisi yok. Sana olan sevgim yormadı ya da seninle olan uğraşlarım yormadı, sadece genel bir yorgunluğun üzerine geldi hepsi bu yüzden. Yoksa gerçekten arabanı-"
"Salla gitsin. Hiçbiri umurumda değil. Başta gerçekten takmıştım ama şu an umurumda olan tek şeyin yanımda olmasıyla ilgileniyorum." İşte duymak istediğim cevaplar bunlardan ibaretti. Artık eskisi gibi takmadığımızı fark etmek güzeldi. Eskide kalmadığımızı görmekte öyle.
"Aramızda engel istemiyorum Taehyung."
Gülümsedim. Yüzümdeki ellerini aşağıya indirip bir elini parmaklarımla kavrayarak ileriye çekiştirdim. "Gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flame Of Love |Vhope|
Fanfiction"Sana ondan daha iyi davranabilirim Taehyung. Lütfen bana bir işaret ver, elimi tut. Söz veriyorum seni hayal kırıklığına uğratmayacağım."