Başım çatlıyordu.Öğle yemeği sonrası yaşadığım sıkıntı, eve gelip yaşadığım diğer sıkıntı ve şu an yatağımda çektiğim baş ağrısı sıkıntısı üst üste gelmiş ben de altında ezilmiştim.
Patronum tarafından öpülmüştüm.
Beni öptüğü o anı hafızamdan çıkaramamam ayrı bir yerdeydi, beni sevdiğini söylemesi daha da ayrı bir konuydu. Sanki ben o anda kalmış gibiydim, beni sevdiğini söylediği cümle kulaklarımda çınlıyordu.
Chanyeol'dan başkası dudaklarıma dokunmuştu dudaklarıyla, bu yaşadığımı tanımlayamasam da hırçınca tepki vermemem beni de geriyordu. Geriyordu çünkü kendimi ondan uzaklaştırmam gerekti ve ben bunu yapmak istemediğimi fark etmiştim. Ona bir şans verirken aslında kendime de bir şans veriyor gibiydim.
Yatağımda bir oraya bir buraya dönerken düşüncelerim yüzünden çektiğim baş ağrımla olan savaşımı kapı tıklatılması bölmüştü. Yatakta doğrulduğum gibi beynim döndü, nefret ediyordum şu baş ağrılarından.
Güç bela kapıya ilerleyip açtığımda o vardı yine karşımda, bütün ihtişamlığıyla karşımda duruyordu. Onu gördüğüm çoğu haline oranla daha bir pozitifti. Bunun sebebi dudaklarımdan çaldığı öpücük müydü? Hatırladıkça utancım ve hissettiğim sıcaklık büyüyordu.
Gülümsüyordu yine sıcacık.
"Bir dahakine içeride bekle demiştin." diyerek ilk diyalogu o başlattığında gülümsedim. Dediğim cümlenin bir anda dönüp dolaşıp bana geri döneceğini biliyordum. Hoseok'un bunu koz olarak kullanacağını da biliyordum ama bu koz beni gülümsetmeye başlatmıştı artık.
Dışarıdan gelen soğuk hava yoğunluğunun farkındaydım ve o adamı kapının dışında bırakacak kadar merhametsiz de değildim. Kapının gerisine çekilerek ona yer açtım ve başımla içeriyi işaret ettim. "İçeri gel."
Ellerini ovuşturarak içeriye girdiğinde suratımdaki gülümsemeyi silemiyordum. Gerçekten orada bekleyecek miydi yani, yine. Hoseok bunu neden yapıyor bilmiyorum ama sanırım gerçekten benim için endişeleniyordu. Hoşuma gitmişti. Artık benim için endişelenen bir adam vardı.
Kapıyı kapatıp yüzüme gelen soğuk hava yoğunluğunu kestiğim an rahatlamıştım. Hoseok salona girip bana bakıyordu, belli ki ne yapacağını bilmiyordu.
Hemen elimle koltuğu işaret ettim. "Otursana."
Koltuğa oturduğu an ben de ona rahat bakabileceğim bir koltuğa oturduğumda sol tarafındaki çerçeveyi fark edip anında aşağıya indirdi. Chanyeol ile olan fotoğrafım burnunun dibindeydi resmen.
"Özür dilerim." dedim hızlıca. Bu kadarını ben de düşünmemiştim ama sevgilimle birkaç fotoğrafımım evimde olacağını bilmeliydi. Bir dahakini kontrol edip öyle alacaktım Hoseok'u içeriye.
"Sorun yok." Gerildiğini görebiliyordum. Her ne kadar cümlesi sorun olmadığını barındırsada büyük bir sorun vardı, sorun o kadar büyüktü ki buz gibi sesine yansımıştı. Odağını yine bana döndürdüğünde gülümsemeye çalıştı. "Nasılsın?"
"Aynıyım. Sen?" dedim gergince. Tam iyiyim ayaklarına giriyordum ki başıma saplanan ağrıyla yüzümü buruşturup bir elimi başıma çıkarmıştım. Ölüm gibi bir şeydi resmen, acı dinmek bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flame Of Love |Vhope|
Fiksi Penggemar"Sana ondan daha iyi davranabilirim Taehyung. Lütfen bana bir işaret ver, elimi tut. Söz veriyorum seni hayal kırıklığına uğratmayacağım."