Akşam o ateşli dakikalardan sonra Hoseok beni kucağına alıp banyo yaptırmıştı. Düşündüğüm gibi orada da bana yürüyeceğini sanıyordum ama kesinlikle böyle bir şey olmadı. Bir kez daha olgunluğunu bana gösterip sadece sakin bir şekilde beni temizledi. Sonra da üzerimi giydirdi. Tüm bunları yaparken de yataktaki çarşafı sökerek yenisini koydu ve beni yatağa geri bıraktı. Hoseok'a bir kez daha hayran kalmıştım.Çok yorgundum. Ağrım yüzünden doğru düzgün uyuyamamıştım da. Biliyordum ki Hoseok beni sıcak suyun içine sokup temizlemeseydi şu an kolumu dahi kaldıramazdım fakat şimdi biraz daha iyiydim.
Dün üzerimde uyguladığı kuvvet sonucu o da çok yorulduğu için şu an mışıl mışıl uyuyordu.
Yataktan kalkmaya çalışarak -arkamda öyle bir acı vardı ki bir ara haykıracaktım- ayaklarımın üzerinde doğrulduğum an rahatça bir nefes verdim. Banyoya doğru ilerleme girişimim kaç dakika sürdü bilmiyorum ama en sonunda dizlerimin üstüne çöküp orada ölmeyi bekleyecektim. Neyse ki girebildim banyoya. Aynadaki yansımam dünün yorgunluğunu yansıtırken dünün bedenime bıraktığı izleri de taşıyordu.
Hoseok tam anlamıyla beni yemiş bitirmişti. Boynuma ne ara bu kadar çürük bıraktı bu adam? Bazıları mor, bazıları yeşil ve içleri siyaha dönmüş çürükler bana el sallıyordu. Hayvan adam. İster istemez sinirim bozulduğu için güldüm.
Yüzümü yıkayıp havluyla kurulayarak tekrardan yatağa döndüğümde Hoseok'u izlemeye başlamıştım. O kadar güzeldi ki kalkık burnunun üzerinden öperek kendime engel olamamıştım. Huylanarak elini burnuna atıp bana doğru döndü. Kıkırdadım. Arkamı dönüp sırtımı ona yapıştıracağım an birden hareketlenmesiyle ondan kaçıyordum ki belime atıldı.
"Kaçamazsın."
Yanağıma hızlı hızlı öpücükler bıraktığında gülmeye başladım. Tabii ki tüm gülmem bir anda çekilmesine kadardı. Ne olduğunu anlamak için ona döndüğüm an gözlerini boynuma kilitlemiş dikkatlice oraya baktığını gördüm. Dün bıraktığı izlerin farkına varmıştı ve yüzündeki ifade hiç hoşuma gitmemişti.
"Tae-"
"Hayır." dedim anında. Pişman olduğunu ya da özür dileyeceğini duymak istemiyordum. Elimi yanağına atıp hafifçe okşadım. "Sorun yok. Çok güzel bir geceydi."
"Ama boynun-"
"Evet hepsi senin olduğumu kanıtlayan izler, bence yakıştı." Suratında her ne kadar üzgün ya da siniri bozuk olduğuna dair kalıntılar birikse de sözlerim üzerine sırıtışını saklayamamıştı. Uzanıp dudaklarından öpücük çalarak ben de sırıttım. Elbette artık tamamiyle onundum, o da benimdi. İstediğim tamamiyle olmuştu.
"Çok daha fazlasını yapabilirdim ama kendimi çok sıktım bebeğim. Sıkmama rağmen şu boynunun halini görünce kötü hissettim." Kolumu okşadı nazikçe. "Çok acıyor mu?"
"Hoseok kapat konuyu." Sızlandım yerimde iyice ona dönerek. Acısın acımasın, dün gerçekten güzeldi. Dün ilk defa bir olmuştuk ve ben bunun acısına takılacak değildim.
Parmaklarını parmaklarıma geçirip elimi havaya kaldırarak üstlerini öptü. "Bana yine o güzel parmaklarınla masaj yapsana. Kendimi sıkarken kaslarım ağrıdı."
"Yapsam mı ki bilemedim." Sırıtarak yukarılara baktım.
"Ben sana yapayım mı? Acını hafifletebilirim." Pekâlâ bunu beklemiyordum. Belime dolandığı gibi kendisine yapıştırıp çıplak bacaklarıma indirdi ellerini. Avuç içleriyle hoyratça okşadığı bacaklarımı ondan çekmeye çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flame Of Love |Vhope|
Fiksi Penggemar"Sana ondan daha iyi davranabilirim Taehyung. Lütfen bana bir işaret ver, elimi tut. Söz veriyorum seni hayal kırıklığına uğratmayacağım."