Yarın Hoseok gidecekti. Bugün onunla son günümdü ve ben oldukça çökmüştüm. Onunla tekrardan gülüp eğlenmeyi öğrenirken bir anda her şey başa sarmışçasına ellerimin arasından kayıp gidecekti. İki hafta ölüm gibiydi. Nasıl katlanacaktım onsuzluğa bilmiyorum.Yatakta boş boş yattığımı gördüğü gibi birden kendisini yanımdaki boşluğa attı. Gözümün önüne bir anda bir şey tutuldu.
"Arabanın anahtarı. İşe bununla gidip gelirsiniz böylece o adamın sizi sıkıştırma şansı azalır.""Şaka yapıyorsun Hoseok!" Yatakta doğrulup çığlık atmıştım adeta. Bana arabasının anahtarını veremezdi, değil mi? O muhteşem varlığın anahtarını vermezdi!
Dünden meraklıymış gibi elindeki araba anahtarını yakalayıp Hoseok'un kucağına çıkarak dudaklarını benimkilerle buluşturmuştum. Mutluluğumu açıklayamazdım şu an. Teşekkür amaçlı kaç kez öpüp geri çekildiğimi bile sayamadım.
"O arabayı bu kadar sevdiğini bilmiyordum." dedi kollarıyla belimi sarıp kucağında tutarken. Suratındaki sırıtışı genişlemiş, kollarını iyice belime dolamıştı.
"Hoseok o arabayı çizersem götümü satsam dahi ödeyemem!" Heyecandan ne dediğimi bile bilmeyip saçmalıyordum. Gözlerim bir Hoseok'a bir de elimdeki anahtara gidip geliyordu.
"Tae! Düzgün konuşur musun bebeğim? O araba senden değerli değil, böyle şeyler deme." Gözlerini benden çekmeyip elleriyle saçlarımı okşadı.
İlk azarımı yemiştim. İlk öğütümü de yemiştim. Oldukça utanç dolu hissediyordum. "Affedersin bir an şey olunca bende şey oldum."
"Arabaya bir şey olmayacak sakinleş, o güzel popona da öyle." Eliyle kalçalarımı okşarken yine kendisini engelleyip engellememe arasında kaldığını görebiliyordum. "Ee, benimle yaşama fikrine artık kesin mi bakıyorsun?"
"Sanırım." diye mırıldandım. Bir yandan da parmaklarımda anahtarı çeviriyordum. Hoseok'la yaşama fikri gerçekten güzel geliyordu. Zaten tek başıma yaşamak artık güzel gelmiyordu, peşimde de Chanyeol vardı. Ayrıca sürekli onu evime çağırırdım, burada kalmaya kesin gözüyle bakıyordum artık.
"Hım, o zaman o yatağa verdiğim sözü bu yatağa uygulayabiliriz. Daha büyüğünü almalıyım ki rahat edelim."
Bu adam delirmiş olmalıydı. Duvarın bir ucundan diğer ucuna uzanan bir yatağa sahipken daha büyüğünü ne yapacaktı acaba? Ayrıca bu utanç vericiydi. Seninle her pozisyonu denemek istiyorum diyen bir adam gözümü korkutmaya başlamıştı.
Güldüm. "Hoseok farkında mısın bilmiyorum ama bu yatak diye bahsettiğin şey bir uçtan diğer uca uzanıyor."
"Çok daha büyüğünü istemez misin?" Arsız arsız gözümün önünde sırıtmasına ne demeliydi?
"Kendim için endişelenmeli miyim?" Başımı omzuna yaslayarak güldüm ben de onun gibi. Onunla her pozisyonu denemeye hazırdım, sadece bunları açıkça konuşmak çok daha farklı geliyordu.
"Oldukça." dedi beni onaylayarak.
Pekâlâ, bir yanım korkmaya başlasada diğer yanım deli gibi tepiniyordu. Her şey iyiydi güzeldi de Hoseok gitmese çok daha güzel olacaktı.
"Yarın gideceksin yani." dedim o berbat olayı hatırlatarak. Kollarımı boynunda sıkıca dolayarak omzundaki başımı kaldırmadım. Çıkmak istemiyordum buradan, Hoseok'tan ayrılmak istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flame Of Love |Vhope|
Fanfiction"Sana ondan daha iyi davranabilirim Taehyung. Lütfen bana bir işaret ver, elimi tut. Söz veriyorum seni hayal kırıklığına uğratmayacağım."