31. Bölüm |M|

7.7K 425 231
                                    


Yılbaşı hediyesi yapayım dedim 🙆💕

*

Sabahtan beri düşündüğüm birkaç şey vardı ve en önemlisi de bu şirketten Hoseok'la sevişmeden gitmek istemiyordum. Kovulduğum şirketi gelmemin nesi doğruydu bilmiyordum fakat kendimden o kadar emindim ki sanırım hiçbir zaman bu durumu yaşamamıştım. Evet, aklımın köşelerinde her zaman gizlenen o düşünce sabahın köründe Hoseok'un elimdeki ellerini okşarken gelmişti. Daha sonra onu uyandırıp işe yollamış, öğle arasında uğrayacağımı söylemeyerek sürpriz yapmak istemiştim.

Herkesin şirketten çıktığı öğle vakti saati oturduğum banktan kalkarak oldukça kendimden emin bir şekilde eski çalıştığım yere, sevgilimin çalıştığı o yere gelmiştim. Yanımdan geçenlerin beni dün bitkin bir halde gördükleri için hâlâ öyle olacağımı sandıklarını fısıldarken duyuyordum ama onları şaşırtmıştım. Özellikle de Hoseok'la aynı renk olan saçlarımla. Kızılın bu kadar yakışacağını düşünmemiştim, Hoseok ile oldukça uyumlu duracaktık. O gittikten sonra boyadığımdan onun da haberi yoktu.

Asansörden çıkan insanların peşinden boş asansörü durdurup bizim birime çıkarken aynada son kez kendime bakıyordum. Hazırdım, yani sanırım. Onu baştan çıkarıp birlikte olma eylemime yeni başlıyordum. Artık ben olmadığım için yemeğe başkalarıyla çıkmaya iyi bakmıyordu, kendi odasına söyleyecekti yemeğini bende Bambam'e haber vermiştim, o da öğle arası onu görmeye gelecek önemli insanlar olacağını söylemiş ve yemeğini erken söylemesini sağlamıştı.

Şu an Hoseok'un karnı doymuştu, şimdiyse ben karnımı onunla doyuracaktım. Utanmak yok. Bu kızıl saçlarla birlikte özgüvenim en üst seviyeye çıkmıştı ve kendimi günahkar biri gibi hissediyordum. Özellikle Hoseok'la yaşayacağım, onunla ilgileneceğim anların hayalleriyle daha beter olmuştum. Evet şimdi sakin olup nefes almam gerekti.

Son katı da geçerek eski birimime ulaştığımda büyük adımlarla sevgilimin odasının kapısında durmuş ve içeriye girmiştim. Suratına bile bakmadım, sadece ilk olarak kendi aklımdakileri yapmam gerektiğine karar vermiştim. Oldukça havalı gözükmeye çalışıyordum. Montumu çıkartıp asarken hiçbir şey olamamış gibiydim. Gülmemek için kendimi zor tuttum. Başımı çevirip Hoseok'un tepkisine baktığımda elleri laptop klavyesinin üzerinde öylece kalmış ve gözleri üzerimde durmuştu.

"Sevgilim?"

"Burada yapalım." Üzerimdeki kazağı çıkartarak hiçbir şekilde tereddüt etmeksizin çıkartıp kendi masasının önündeki deri koltuğa koydum. Bakışları önce çıplak üstümde kalan son parçaya, kolumdaki hediye ettiği saate baktı daha sonra bedenimi süzerek gözlerime oradan da saçlarıma çıktı. Kızıl saçlarımla afallamıştı.

"Tae, saçların." Ellerini şaşkınlıkla klavyeden çektiğinde ne yapacağını şaşırmış gibiydi. Buraya gelmem, onunla yatmayı teklif etmem ve saçlarım birden ağır gelmişti sanırım. "Ah bekle cidden anlamıyorum şu an. Neden bir anda-"

"Senin odanda bunu yapmadık demeyiz." Cüretkar sözüme karşılık gözlerime bakarak ciddiliğimi anlamaya çalıştığında suratımda mimik oynamadı. Kararlıydım.

"Sen ciddisin. Söyle bakalım o zaman başka nerelerde yapmayı istiyorsun?" Oyunuma eşlik ediyordu? Pekâlâ o zaman bunu o istiyordu.

Yavaş yavaş ona doğru ilerleyip masaya kalçamı yaslayıp masanın üzerinde duran elinde uzun parmaklarımı sakince dolaştırdım. "Şu güzel arabanın deri koltuklarına beni yatırıp-"

Flame Of Love |Vhope|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin