Bu bölüm ezgicelik 11'e geliyor...
Başarılarının devamını dilerim :)))))))Faruk Bey, Demir'in Nehir'e duyduğu ilgiyi ilk fark ettiğinde bunun geçici bir heves olduğunu düşünmüştü. Demir o zamanlar sadece on beş yaşındaydı ve önünde uzun bir zaman dilimi vardı. Bu ilginin bir müddet sonra azalacağını hatta biteceğini hesaplıyordu fakat geçen zaman dilimi içerisinde Faruk bey düşüncelerinde ne kadar yanıldığını bir kez daha anladı.
Tesadüf eseri o gün işyerine geç gitmeye karar veren Faruk Bey Demir'i uyandırmak için odasına girdiğinde yastığın altında olan kızın uzun zamandır ortak iş yaptığı arkadaşı Kemal Bey'in biricik kızı olduğunu görünce şaşkınlığı biraz daha arttı. Habersiz çekildiği belli olan resimler Demir'in uzun zamandır Nehir'i takip ettiğinin resmi belgesi olarak önünde duruyordu. Resimlerin her biri farklı mekanlarda farklı aktiviteleri yaparken çekilen resimlerdi.
Faruk Bey resimleri inceledikçe Demir'in doğru bir karar verdiğine bir kez daha emin oldu. Tanıdığı kadarıyla Nehir bulundukları camiadaki diğer kızlara benzemediği gibi yaşıtlarından son derece olgun bir kızdı.
Faruk Bey, odadan çıkarken kısa bir süre sonra bu konuyu Kemal Bey ile konuşup evlilik çatısı altında birleştirme kararını alarak odadan sessizce çıktı.
Demir yataktan kalkarken hayatında belki de ilk defa gülümseyerek kalkıyordu.
Nehir'i senelerdir sevmesine rağmen bunu şimdiye kadar Nehir'e gösterecek hiçbir harekette bulunmamıştı.
Demir'in en büyük kaybı bugüne kadar anne sevgisinden mahrum büyümesiydi. Babasının annesi ile ilgili konuşmalardan ne kadar rahatsız olduğunu bildiği için Demir tanımadığı annesinin nasıl biri olduğunu sorma lüksünden bile uzak yaşamak zorunda bırakılmıştı.
Babası nedenini açıklamadığı annesinin gidişinin ardından eve kendinden oldukça küçük bir bayanla evlenerek onu yaşantılarına almış ve bu konuda Demir'in yaşı her ne kadar küçük de olsa ona fikrini sorma nezaketinde bulunmamıştı. Altı yaşındaki bir çocuğun aklında annesi ile kalan anılar ise annesinin ben yapmadım çığlıklarıyla babası tarafından kolundan sürüklenerek kapının önüne atılmasıydı. Demirin bundan sonraki hayatı ise tıpkı o günkü havadaki fırtına gibi olmuştu geçen senelere rağmen havada ne zaman fırtına olsa Demir tıpkı çocukluğunda olduğu gibi agresifleşip kendini olduğundan daha katı bir hiçlik içinde bulurdu.
Babası annesini evden attıktan kısa bir süre sonra ise annesinin kahkahalarının doldurduğu Demirin çocukluğuyla ilgili hatırlayabildiği birkaç anısının olduğu evi çok kısa bir sürede kapatmış başka bir ev alarak oraya yerleşmişlerdi.
Demirin çocuk kafasında anlayamadığı ve kafasında bir türlü şekillendiremediği ise babasının odasına her girdiğinde annesinin fotoğrafıyla uyuyakalmış bir şekilde babasını bulmasıydı.
Onbeş yaşına girdikten sonra her ne kadar annesini arayıp bulma çabasına girse de annesinin varlığına dair en ufak bir ize rastlayamamıştı. Bu yaşadıkları ise Demiri daha soğuk ve daha içine kapanık biri haline getirerek çevresinde etten duvar olmasına rağmen insanların içinde yalnızlığa mahkum etmişti.
Faruk bey ise o çok sevdiği bakmaya doyamadığı bulutları andıran gri gözlerine hayran kaldığı karısını sadece basit bir kıskançlık uğruna ona kendini savunma hakkı bile vermeden göndermenin buruk acısını yaşıyordu.
Yeniden hayat kurmaya çalıştığı kadınla bile ona ne kadar haksızlık yaptığını bilmesine rağmen sadece oğluna bakması ve onu zorunlu katılması gereken sosyal aktivitelerde yalnız bırakmaması için hayatına almıştı. Geçen seneler içerisinde Faruk beyin eski eşine duyduğu özlem ve sevgi ikilinin arasında doldurulamayacak uçurumlara neden olmuş yaşadıkları hayat kabusu aratmaz hale gelmişti. Bunun için Faruk bey yeni eşini hiç suçlamamasına rağmen aralarındaki gerilim her ikisini de yıpratmış fakat iki yetişkinin zamanında göremediği en büyük yaraları çocuk yaşlarında Demir almıştır.
Demirin bilmediği ise kendisi annesini görmemesine rağmen annesinin onun her adımını izlediği idi.
Sevda hanım genç yaşında Faruk beye delicesine aşık olmuş ve bu birliktelik çok kısa bir süre sonra evlilikle sonuçlanarak Demir dünyaya gelmişti. Birbirine büyük bir aşkla bağlı olan çift Demirin doğumuyla mutluluklarına mutluluk katmış sevinçlerini ikiye katlamışlardı. Ne yazık ki çevresindeki herkese karşı çok katı olan bu adam karısının güzelliği ve ilgiyi üzerine toplamasını kaldıramadığı için en sonunda haksız kıskançlığının ve öfkesinin esiri olarak delicesine aşık olduğu karısını hayatından çıkarmış fakat ne yaparsa yapsın onu unutamadığı gibi saçma bir kıskançlık uğruna hayatından çıkardığı biricik aşkı onu hiç affetmemişti.
Sevda hanım babasının yakıştırdığı bu asılsız suçlamayı kendi içinde sindiremediği gibi bunu oğluna nasıl anlatabileceğini de bilmemenin şaşkınlığı içerisinde ilk önceleri başka bir şehirde başka bir hayat kurmak üzere ayrılmış daha sonra oğlunu uzaktan da olsa görebilmek için yeniden kendisinden sevdiklerini alan bu koca şehire dönmüştü.
Demir'in Nehir'e ilk ilgisini fark eden ve bu konuda Faruk Beyi uyaran gene Sevda olmuş kalbi güzellik ile çarpan bu güzel kızın oğluna iyi geleceğini anne yüreğinde hissetmişti.
Faruk bey senelerdir taşlaşmış kalbi ile oğluna iyi bir baba olamamanın vicdan azabını yüklenmiş olarak Demiri daha yakından takip etmeye başlayıp elinden geldiğince yarattığı boşluğu doldurmak kararı almıştır.
5 sene öncesi
Demir, gelen telefona cevap vermek için arabayı birazda olsa yavaşlatarak "Efendim?" diye telefonu açınca senelerdir her derdine ortak olan arkadaşı Semih,
"Demir, bugün kız kardeşimin doğum günü partisine gelmeni istiyorum ve şimdiden söylüyorum itiraz kabul etmiyorum. " deyince Demir sadece Semih'i kırmamak adına "Tamam geliyorum sen bana nerede olacağını mesaj at senin için o kalabalığa tahammül etmeye çalışırım."
Kaan fazla uğraşmadan Demirden olumlu cevap almasıyla "Tamam sana gidilecek yeri mesaj atıyorum fazla gecikme." deyip telefonu kapattı.Saat yedi gibi eve uğrayıp üzerini değiştiren Demir arkadaşının yolladığı adrese doğru yola koyulurken orada hayatını değiştirecek bir güzelle karşılacağından habersiz yola koyuldu.
Gittiği mekanda sıkıntıdan patlamak üzereyken daha fazla sese dayanamayan Demir kendini biraz ilerideki mekanın bahçesine doğru attı.
Nehir annesi ve babasını kıramadığı için geldiği davette resmen nefes almakta zorlanarak bahçeye sessizce çıkıp yıldızları seyretmeye başlamıştı. Bir müddet sonra izlenildiğini fark edince arkasına dönerek "Merhaba siz de mi gürültüden rahatsız oldunuz?" diye Demir'e dönünce Demir hayatında bu kadar güzel bir yeşili görmediğini düşünerek karşısında adını bilmediği kızın hüzünle bakan gözlerine takıldı.
"Merhaba, ben Demir" diyerek elini kıza uzatınca kız"Merhaba, ben Nehir."diye elini uzattı. Bir anlık dokunuşla Demir içinde adlandıramadığı etkiden sıyrılarak "Siz de gürültüden kaçtınız herhalde."
"Aslında evet babamın ısrarıyla geldim bana göre değil burası. Zaman geçirmeye çalışıyorum."
"Arkadaşımın, kız kardeşinin doğum günü bende arkadaşımı kırmamak için katıldım."
"Umarım sıkıldığım için beni suçlamaz arkadaşınız.""Ben de sıkıldığım için zor bir ihtimal."
Nehir yüzünde beliren gülümsemeyle genç adamın gri gözlerine bakarak:
"Biz de bahçede kalırız nasıl olsa parti bittiğinde haberimiz olur."
Demir "Güzel fikir." diyerek kızla sıkıcı başlayan akşama sessiz bir ortak bulmanın sevinciyle devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nehir"
RandomHayatının hatırlamadığı ve belki de ömrü boyunca hatırlayamayacağı dört senesi olan;bir kadın ve ona deli gibi aşık olan bir adam. Ve bu aşkın meyvesi olan bir çocuk...