9

15 3 0
                                    


İyi okumalar :))))))

Nehir, abisini dinledikçe ne diyeceğini şaşırmıştı. Buğulanan yeşil gözlerini abisine dikip, dinlemeye devam ederken;

"İnan bana, gerçekten sevmeyen hiçbir erkek bu kadar çaba harcamaz bir kız için güzelim. Senin korkularını en iyi bilen kişi benim. Bugüne kadar sana sadece bir abi değil hem baba hem arkadaş olmak için elimden geleni yaptım ama artık korkularından kurtulup seni en az benim kadar seveceğine inandığım adamın elinden tutma zamanın geldi bence. Hayatın boyunca insanlardan kaçamazsın Nehir ve en önemlisi her zaman karşına doğru insan çıkmayabilir güzelim. Artık hayatın sana sunduğu bu güzelliği tatmanın ve onu sonuna kadar kullanmanın vakti geldi bence, hıııı olurda Demir'in en ufak bir yanlışını yakalarsam merak etme yakasına yapışacak ilk insan benim. "

"Peki abi, en azından kaçmayacağım. Teşekkür ederim bana bunları anlattığın için. Onu tanımaya çalışacağım, ondan kaçmamak için elimden geleni yapacağıma söz veriyorum."

"Tamam güzellik, bu kadarı bile benim için yeterli emin ol."

"Tamam sadece senin için abiciğim."

"Hadi artık çıkalım yoksa seni okutacak parayı bulamayacağız."

"Abi ya bir saat geç kaldık diye holding batmaz merak etme."

"Çalışmayana ekmek yok güzelim. "

"Tmm"

Abisi ile öğlene kadar holdingde kaldıktan sonra Demir babası Faruk bey ile öğlen yemeğine katıldı. Şaşırdığı ise Faruk beyin kendisi ile resmen bir baba gibi ilgilenmesiydi.
Faruk beyin elini öptükten sonra yerine oturmaya hazırlanırken birdenbire Faruk bey ona resmen sarılmış ve Allah bana bir erkek evlat nasip etti sende bizim kızımız olursun diye temennide bulununca resmen ne diyeceğini şaşırmıştı.

Bununla yetinmeyip İngiltere'de nerede okuyacağını hatta nerede oturacağını sorunca şaşkınlıktan küçük dilimi yutacak hale gelmistim.
İşin garip tarafı ise Demir ile okuyacağımız okulun hatta oturacağımız evlerin bile aynı yerler oluşuydu.

Şaşkınlıkla abime bakarken Demir'in bıyık altından gülümsediğine şahit oldum.

Bu kadar rastlantı olası değildi
ve artık hakkımda nasıl planlar yapıldığını abime sorup öğrenmenin vakti gelmişti.

Abim ile Faruk bey konuşurken ise işin ilginç tarafi bana sürekli fikirlerimi sorup gelecekle ilgili neler yapmak istediğimi öğrenmesiydi.
İnşaat mühendisliğini büyük bir başarı ile bitirmiş ve geleceğe umutla bakar olmuştum .Faruk bey, benim başarılarımdan haberdar olduğunu ve bununla gerçekten  gurur duyduğunu belirtti.
Ben ise şaşkın şaşkın Faruk bey'in yüzüne bakarken o ve Demir sadece gülümsemekle yetindiler. Abim ise bütün bu olanlardan haberi varmış gibi ifadesiz bir suratla oturuyor sadece benim ve Demir ile ilgili bir konu geçince gülümsemek ile yetiniyordu.

Ben ise şaşkınlıktan artık ne yapacağımı şaşırmış şaşkın şaşkın etrafima bakıyordum.

Biten yemeğin ardından herkes birbiriyle selamlaşıp ayrılırken artık daha fazla dayanamayacağımı hissederek,

"Abi, bana burada neler döndüğünü anlatacak mısın artık" diye sordum.

"O insanlar seni gerçekten seviyorlar Nehir, senin çekingenliğini ve kırılgan bir yapıya sahip olduğunu bildikleri içinde sen kabul edinceye kadar seni bekliyorlar."

"Abi, beni gerçekten ne kadar zor durumda bıraktığının farkındasın değil mi?"

"Ben kimseye umut vermedim ama sen insanlara umut veriyorsun ve bu benim hiç hoşuma gitmiyor."

" Bana bir söz verdin ve inan ben kimseye umut vermiyorum sadece o insanlar seni gelinleri olarak görmek istiyor ve onlar kendi istekleriyle bekliyor. "

Nehir umutsuzca iç çekerek" Tamam abi "diye ufladı.

Bu konuyu artık birisiyle konuşması gerekti yoksa çıldırmaya başlayacaktı.
Eve varır varmaz Ayşem 'i arayarak telefonda konuşmaya başladı.
İşin ilginç tarafi ise konuştukça Ayşem'inde Demir'in yanında olduğunu hissetmesiydi.

Hayır yani, bir tek o mu yanılıyordu bilmiyordu ki.

Herkes Demir'in onu sevdiğini söylerken o neden Demir'in gözlerinde onu göremiyordu.
Çaresizce başını ovmaya başlarken artık ne yapacağını bilmemenin ıstırabını yaşıyordu.

En kötüsü ise şimdiye kadar Demir'den  kaçmak için İngiltere'ye gitmeyi düşünürken şimdi Demir ile her an birlikte olacaktı ve ona yardım edecek hiç kimse yoktu.

Abisi de dahil olmak üzere Demir'in yanındaydı!

Nasıl bir döngünün içerisine düşmüştü anlayamıyordu artık. Battık ça batıyordu ve ne yapacağını şaşırmıştı.

İki gün sonra

Havalimanında kendisini seven tüm insanlar onu yolcu etmek için bekliyorlardı.

Annesi ve babası hariç.

Sadece bir akşam önce yanlış birşey yapmamasını ve iki senenin sonunda artık dönüşsüz Türkiye'de olacağını söylemişler ve sanki bir yabancıyı yolcu eder gibi iyi yolcuklar dileyerek birisi odasına birisi çalışma odasına kapanmıştı.

Ve tabii beklenildiği gibi bugün her ikisi de gelmemişti.

Kızlarla teker teker vedalaşıp ağladıktan sonra sıra abisine gelmişti.
Abisinin ve Demirin meraklı bakışları altında abisine sarılmış onun nasihatlarını dinlemiş ve yanaklarından bir güzel öperken artık uçağın kalkacağı yönündeki anonsla ilerlemeye başlamışlardı.

Hayatın kendisine nasıl bir sürpriz hazırladığını bilmiyordu ama şimdiye kadar gördükleri kendisini seven bütün insanların Demir 'in tarafını tutmasıydı ve bu artık onu gerçekten yalnız hissettirmeye başlamıştı.

Yaşa ki gör Nehir...

Umarım haksız olan ben olurum.

' Allah 'ım yardımcım ol. Kalbimi böyle bir adama açıp ta karşılık bulamazsam ne yaparım ben?'

Demir, uçağa doğru yürüyen kızın yanında giderken dudaklarının kımıl kımıl hareket ettiğini görünce bir an kızın üzerine bu kadar gitmenin rahatsızlığını yaşasa da  daha sonra dudağının kenarında oluşan kıvrılmayı engelleyemeden, kızın duyamayacağı kadar kısık bir sesle

"Bakalım Nehir hanım.
El mi yaman yoksa bey mi? "

Nehir"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin