Bu bölümü Royeminn'e ithaf ediyorum. Hepinize iyi okumalar :)
Demir ve Nehir 'den gizli yaşanılan aşk, ruhu yaralı ama birbirini hâlâ ilk günden çok daha büyük bir aşkla seven, kaybetmenin ne olduğunu bilen iki yaralı kalbin maceralarıyla geçiyordu.
Faruk, dediğini yapmış Sevdasın dan uzak kalmamak için onu aşık olmasına neden olan görevine, kendi asistanlığına getirmişti.
Bir taraftan da bu yaşlı delikanlı senelerdir oğlunun aradığını bildiği, hayatının aşkı olan kadını oğluna nasıl bulduğunu anlatacağının hesabını yapıyordu.
Bir taraftan da oğlu Londra 'dan gelmeden önce hayatının tek aşkını evlenmeye ikna etmesi gerekiyordu. Oğlu nihayet hayatında olmasını istediği tek kadınla Nehir' i ile evlenip hayatını sevdiği kadına adıyacaktı. Şimdi sıra artık kendisindeydi. Senelerce sevdiği kadını uzaktan takip edip kısacık görüşmelerle yetinmek zorunda kalmıştı. Artık sevdiği kadının ölünceye kadar, ne kadar ömrü kaldıysa yanında kalmasını onun elini tutmasını, gözlerinden gözlerinin uzaklaşmamasını istiyordu. Çok fazla zamanı olmadığı içinde bütün bunları oğulları gelmeden halletmek zorundaydı.
************
Faruk bugünkü yoğunluktan artık bıktığını hissettiği bir anda Sevda'yı arayarak yanına gelmesini rica etti.
Sevda artık bu yaşlı delikanlıyla ne yapacağını bilmemenin telaşıyla kalkıp Faruk 'un kapısını tıklayarak içeriye girdi. Yaşlı adam kadını görür görmez yerinden kalkarak Sevda' nın ellerini tutup "Bugün ikimizde çok yorulduk. Seninle kahve içmeyi özledim. Bana eşlik edermisin? "diye sorunca Sevda şaşkınlıkla" Tamam ama insanlar hakkımızda dedikodu yapacaklar farkındasın değil mi? "diye sordu.
Faruk kahkahalarla gülerek konuyu açmanın tam zamanı olduğunu düşünüp" İki gün sonra nikahlı karım olacak kadının dedikodusunu mu yapacaklar? "
" Faruk sen artık gerçekten akıl sağlığını yitirmeye başladın gibi geliyor. Bunca seneden sonra beni evimize getirdin. Şimdi de nikahtan bahsediyorsun. " Elini yavaşça Faruk 'un alnına dayayarak yarı şakacı bir şekilde" Ateşinde yok ama. "deyince Faruk sadece Sevda' nın ağzından çıkan 'evimiz' sözüne takılmıştı.Yüzünde birdenbire gülümseme oluşan adam" Sevda, yavrum sen evimiz dedin değil mi? Kulaklarımın beni yanıltmadığını söyle güzelim lütfen? "derken gözlerindeki bakış kadının gözlerinin dolmasına neden oldu. Seneler öncede bu adam kalbini aynı böyle çarptırıyordu.
Birden bire yaşadığı seneler aklına gelince akmak üzere olan yaşlar kurudu. Kesilen nefesi yeniden yerine geldi. Sırtını dikleştirerek ölümüne kadar seveceği adamın gözlerine bakarak "Sence ben o nikahta evet desem, o evde kalsam yaşadıklarımı unutacak bir kadına mı benziyorum Faruk?"
Faruk, dolan gözleriyle kadının aşık olduğu o duman rengi gözlerine bakarak sanki başka bir dünyadaymışçasına hafif pütürlü sesiyle kadının gözlerine bakmayı hiç kesmeden "Ben ilk senin gözlerine vuruldum biliyorsun değil mi?" diye sorunca Sevda belli belirsiz kafasını sallayarak onayladı. Girdiği duygu yoğunluğundan boğulduğunu hisseden adam artık neredeyse duyulmayacak bir sesle"Ben hiç kimsenin elini bükemediği Faruk... Hayatım boyunca sadece bir tek kişinin önünde diz çöktüm. Bir tek kişiyi kalbime aldım. Hayatım boyunca başkası kalbimde, yatağımda olmadı. Kendime sahte bir dünya kurdum ve her şeyi o sahte dünyadan idare ettim. Nasır bağlayan kalbimi seni sadece uzaktan görmelerim hafifletiyordu. Bana, benden her nefret ettiğini söylediğinde ben kendimden daha fazla nefret ettim. "
Yavaşça soluklanan adam gözlerinden akan kederi hiç saklama gereği duymadan karşısında ki kadının gözlerine bakarak anlatmaya devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nehir"
RandomHayatının hatırlamadığı ve belki de ömrü boyunca hatırlayamayacağı dört senesi olan;bir kadın ve ona deli gibi aşık olan bir adam. Ve bu aşkın meyvesi olan bir çocuk...