Kapının çalınmasıyla Nehir yavaşça kapıya dönerek "Girin" diye seslendi. Demir kapıyı açıp içeri girerken bir anda olduğu yerde kalarak, sessizce gelinliği içerisinde bir meleği anımsatan kıza bakarak gülümseye başladı.
Nehir , yavaşça ellerini Demir'e uzatarak "Hoşgeldin" deyince Demir kaybettiği sesini bulmaya çalışıyordu. Kızın ellerini kendi avuçlarına alarak yavaşça onu tepeden tırnağa incelemeye başladı. "Çok güzel olmuşsun."
"Teşekkür ederim. Sen de çok yakışıklı olmuşsun."
Demir, bir anda genç kıza sarılarak "Çok az kaldı. Bundan sonra seni yanımdan hiç ayırmayacağım güzelim."
"Bence bir müddet sonra sıkılırsın. O yüzden çok büyük konuşma."
Demir ufak bir kahkaha atarak kızı daha sıkı sardı. "Sence sıkılacak gibi mi duruyorum?"
"Ben ne kadar sevildiğimi bilsem de aşağıda bizi bekleyen insanlar bunu duymak için sabırsızlanmaya başlamışlardır. Bence insanlar vazgeçip salonu terk etmeden önce aşağıya inelim ve birbirimizi ne kadar çok sevdiğimizi misafirlerin karşısında sesli olarak dile getirelim. "
Genç adam kolunu kıza uzatarak, kızın koluna girmesini bekledi. Yavaş adımlarla aşağıya inerken bütün bakışlar onlara dönmüştü.
Kısa bir sessizliğin ardından kendileri için hazırlanan masaya oturdular. Elleri hiç ayrılmak istemezcesine birbirine kenetlenmiş bir halde nikah memurunun söylediklerini dinliyorlardı. Her ikisi de birbirinin gözlerine bakıp "evet" dedikten sonra imzaları atarak yavaşça ayağa kalktılar. Demir, gözlerini Nehir'den hiç çekmeden alnına dudaklarını yavaşça bastırarak öpüp sonra da alnını sevdiği kadının alnına dayayarak gözlerini kapatıp bir müddet sevdiği kadının kokusunu içine çekerek bekledi. Daha sonra Nehir'in elini biraz daha sıkı tutarak kendilerini bekleyen dans pistine doğru gitmeye başladı.Nehir'in beline sarılan ellerini biraz daha sıkarak kulağına yavaşça nefesini üfleyerek "Kadınım" diye fısıldadı.
Nehir, Demir'in sahiplenici sözüyle hafifçe gülümseyerek gözlerini Demir'in gözlerine dikerek kafasını sadece usulca sallamakla yetindi. Kollarını biraz daha sıkı Demir'in boynuna sararak çalan müzik eşliğinde danslarına devam ettiler.
Onları izleyen gözler birbirlerine ne kadar yakıştıklarını düşünseler de aralarında farklı düşünenler de mevcuttu. Özellikle bir kişi vardı ki haber vereceği kişiyi düşünürken içten içe sinsice gülümsüyordu.
Büşra... Madem ki o kendisinin hayatını cehenneme çevirmişti o da seve isteye onun hayatını cehenneme çevirecekti. Ne yazık ki insanların dış güzelliği içlerinde ki kötülüğü kapatamıyordu. Hala daha onun yüzünden doğru bir ilişki kuramıyor, kaybetme korkusunu üstünden atamıyordu. Demir ile Nehir'in nişan haberini duyduğu zaman gösterdiği tepkiyi düşünen genç kız şimdi evlendiklerini duyduğunda nasıl tepki vereceğini düşünürken içinde ki kötü sesi susturamıyordu. Yarın ki gazetelerden önce haberi o vermeliydi. Elinden gelse ilk uçakla yanına gidip yüz ifadesini görmek isterdi ama Büşra gibi bir kadının yanına çok fazla yaklaşmamak gereğini bilecek kadar da akıllıydı.
Gözleri tekrardan yeni evlenen çifte kayınca içinden hayat boyu mutlu olmalarını diledi. Birbirine bu kadar yakışan bir çifti her zaman göremezlerdi.
Sevgi ne kadar güzel bir duyguydu. Demir gibi hayatını boşa harcayan bir insan bile sevince değişebiliyordu demek ki...
Demir ve Nehir yavaş yavaş boşalan salona bakarken bir taraftan da hâlâ daha gelen iyi dilekleri kabul ederek gülümsüyorlardı. Demir boşluktan faydalanarak kızın kulağına eğilerek "Çok yoruldun. Misafirlerin neredeyse hepsi gitti. Bundan sonrasını aileler halledebilir. Biz gidelim artık."
Nehir , şaşkınlıkla Demir'e bakarken "Ayıp olmaz mı?" diye sordu. Demir, hafifçe gülümseyerek "Bence olmaz" deyince yüzünün kızarmasını saklamaya çalışarak "Tamam. Gidelim o halde ama babana ve annene gideceğimizi söyledikten sonra."
Demir anne ve babasının adını duyunca ne kadar gerilse de yüzündeki ifadeyi sabit tutarak "Tamam. Hadi gidelim." diyerek Nehir'in kalkması için ona yardımcı oldu. Yavaşça aile büyüklerinin yanına giderken Demir, Nehir'in kendisinden ne beklediğini bildiği için anne ve babasıyla vedalaşıp sıra Nehir'in ailesine gelince Zafer abi'nin kulağına yaklaşarak" Abi, Sen olmasan ben bütün bunları başaramazdım"diyerek minnetle karşısında gülümseyen adama baktı.
Zafer elini Demir'in omuzuna atarak "Kardeşimin hep bugünkü kadar mutlu olmasını istiyorum."
Demir, diğer kolunu Zafer'in omuzuna koyarak "Onun mutlu olmasını sağlamak için elimden geleni yapacağım. Görüşürüz." diyerek kolunu yanında ki kızın beline sararak çıkışa doğru ilerlemeye başladı.
####
Eve gelince genç kızı kucağına alan genç adam Nehir'in uyarıcı sözlerini duymazdan gelerek "Sessiz ol" diye fısıldadı.
Nehir, kıpırdamanın gereksiz olduğunu fark edince elinden geldiğince hareketsiz kalarak Demir'in kendini yere bırakmasını bekledi. Genç adamın gözleri kızın üzerinde dolaşırken aşık olduğu yeşillerde takılı kaldı.
Yavaşça kızın alnına dudaklarını bastırarak"Bir ömür benim gibi bir adamı çekmek zorundasın. "deyip gülümseyince, Nehir gülümseyerek" İmzayı atarken düşünemedim ben bunu"diye gülümsemesini büyüterek Demir'in gözlerine baktı.
Demir'e baktıkça sevginin gücüne daha fazla inanıyordu. Bu adam onu sevdikçe güçlenip, onun sevgisiyle hayatında bir çok değişiklik yapmıştı. En önemlisi kendine ve kendisini seven bu adama şans vermişti. Yüzünde ki gülümseme bütün yüzüne yayılırken "İyi ki beni sevmekten hiç vazgeçmedin. "diyerek sevgisinden güç aldığı adama sıkıca sarılıp" İyi ki varsın. "diyerek sarıldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Nehir"
RandomHayatının hatırlamadığı ve belki de ömrü boyunca hatırlayamayacağı dört senesi olan;bir kadın ve ona deli gibi aşık olan bir adam. Ve bu aşkın meyvesi olan bir çocuk...