SONER
Eve geçtiğinde bir süre orada öylece bekledim. Suzan’ın bana değer verdiğini, ama bir aşık gibi sevmediğini biliyordum. Ama sevebilirdi. Severdi. Sevmese de benim sonsuz aşkım ikimize de yeterdi.
Bugünün hayalini ne kadar kurmuştum. Artık o benim ‘SEVGİLİM’di. Söylemesi bile ne kadar güzeldi. Suzan benim sevgilimdi. Bağırmak, haykırmak istiyordum.
Bu sevinçle eve yavaş yavaş sürdüm. Şarkı söylediğimi bile sonradan fark ettim. Düştüğüm durum gerçekten komikti.
Ev uzak olmadığından hemen vardım. Sabah anneme haberi vermek için sabırsızlanıyordum. Suzan’ı hep gelini olarak görmek istediğini biliyordum. Hele de kız kardeşim Sonay benim kadar sevinenlerden biri olacaktı.
Eve girdiğimde kardeşimin uyumadığını gördüm. Beni görünce hemen kalktı.
“Abi?” derken gözlerindeki soru işaretleriyle süslü pırıltıları görebiliyordum. Her ne kadar önce kandırmak istediysem de gözlerimdeki mutluluk ışıltılarından her şey belli oluyordu.
“Bu sefer oldu be merinosum. Evet, dedi.”
Yanıma koşup, boynuma sarıldı. “Abicimmmm! Çok sevindim. Suzan ablamın sonunda doğru insanı keşfedeceğini biliyordum.” Dedi neredeyse beni boğarak.
“Tamam kıvırcık pamuk, haftaya nişanım var ve damatlığın üstünde kravat takmak istiyorum boyunluk değil.”
Üstümden çekildi. “O demek o?” dedi gözlerini kısarak.
“Boynumu kıracaktın az daha.”
“Aşk olsun abi, o kadar şişman mıyım?” derken ellerini kaldırıp etrafında döndü.
“Yok be pamuk gibisin. Ben sana boşuna mı kıvırcık pamuk diyorum?”
“Sen de benim şehzademsin.”
“Hadi uyu, yoğun bir hafta olacak.” Dedim göz kırparak.
“Baş üstüne komutanım. İki hafta boyunca senin ve Suzan ablamın emrindeyim.”
“Zevzek.” Deyip, saçlarını karıştırdım. Onun o kıvırcık saçları benim uğurumdu sanki.
Odaya gittiğinde bende kendi odama geçip “SONSUZLUĞUM” adlı kutuyu açtım. Bugünün hatırası olan ‘tokayı’ kutuya kibarca yerleştirdim. İçinde Suzan’a ait bir sürü şey vardı. İlk okuldaki yakası, bana hediye ettiği kalem, birlikte içtiğimiz ilk gazozun kapakları... Allah aşkına kim saklardı iki gazoz kapağını benim gibi deliden başka? Güldüm ve ikimizin fotoğraflarına baktım. Lisede çekildiğimiz bir fotoğrafı elime aldım. Onu yine parka götürmüştüm. O objektife ben de ona bakıyordum. Gülümsedim. Ne kadar tatlıydı. Kim derdi ki şu kızın birgün benim karım olacağını. Kendimi yatağa attım. Her gece kederden uyuyamazken, bu gece de mutluluktan uyuyamıyordum. Kahkaha attım. Deliriyordum galiba.Sabahın ilk ışıkları ile hemen kalktım. Annemler bahçeye gitmeden yakalamalıydım onları.
Kız kardeşim kahvaltıyı hazırlıyordu.
“Günaydın merinos.”
“Günaydın damat bey.”
Ağzını kapattım. “Sussana kız. Daha demedim anneme. Şimdi söyleyeceğim.”
“Bence hemen söyle. Yoksa ben tutamam kendimi.”
Gülümsedim ve yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. O her şeyimdi benim.
Annem arka bahçeden elindeki domates ve salatalıklarla geldi. “Sonay! Kızım al bunları doğra da aslanım hormonsuz sebze yesin.”
“Senin elinde zehir olsa yenilir Türkan sultan.”
“Sus zevzek.”
Tonton yanaklarını öptüm. Sonra ellerinden tuttum ve bahçedeki sandalyelerden birine oturtturdum. “Sultanım... annem... hani senin çok istediğin bir şey vardı ya?”
“Neymiş o?”
“Evlenmem...” dedim gülerek.
“Yoksa?” dedi sevinçle.
“Ben dün akşam Suzan’a evlenme teklif ettim, o da kabul etti.”
“Vay yere bakan yürek yakan, vay saman altından su yürüten; hergeleye bak sen hele. Eee ne zaman gidip isteyeceğiz?” heyecanını gözlerinde görebiliyordum.
“Bu hafta isteriz anne. Gitmeden de nişanı yaparız kısmet olursa. Ama bir şey daha var...” en zoru da buydu.
“Ne var paşa oğlum benim de hele bana?”
“Ben Suzan’ı benimle İstanbul’a götüreceğim.”
“Ne? Oğlum anası izin verir mi ki? Hem konu komşu ne der?”
“Anne anası he desin, ben yarın nikah kıyarım. Bu sonbahar da düğünü yaparız. Zaten orada ayrı evde kalacak. Anne o üniversite okudu, burası da malum küçücük bir yer. Yanımda çalışacak. O da çok istiyor.”
“Hele bir isteyelim, versinler de gerisi kolay. Babana deyim de sevinsin.”
“Annelerin balı bu ya.” Diyerek sarıldım. O sırada “Ya ben de!” deyip, üstümüze atlayan merinosumuzu unutmuştuk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON-SUZ AŞK - 'SON SERİSİ II' -FİNAL
RomansaSONSUZ AŞK... Bir kadın ne kadar bencil olabilirdi? Bir adam ne kadar aşık? Bir kadın ne kadar acımasız olabilirdi? Bir adam ne kadar sabırlı? SONSUZ AŞK... Soner'in aşkı Suzan'ın limanı olacak mı? Mesela kim içtiği ilk gazozun kapaklarını saklar ki...