4. BÖLÜM - SONSUZ YOLCULUK

13.7K 1K 36
                                    

SONER Öyle bakıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

SONER
Öyle bakıyordu. Çok naif, çok güzel bakıyordu.
İlk görüşte nefesimi kesmişti. Resmen yanına gelene kadar nefesimi tutmuştum.
“Hımm, ama en azından nasıl göründüğümü söyleyebilirsin? Mesela yanınıza yakışmış mıyım prenses?”
“Evet, çok yakışıklı olmuşsunuz. Ama siz zaten hep yakışıklıydınız Soner bey. Sakallarınızı da  kesmişsiniz?”
“Evet, olmamış mı?” dedim yanağımı kaşırken.
“Olmuş da, o halin daha şeydi?”
“Neydi?”
“Abiii! Hadi annem çağırıyor.”
“Hay senin-“
Suzan gülerken onu yanıma çektim ve elini tutarak bahçeye girdik. Etrafı görünce şaşırdı. Öğlen şehirden getirdiğim malzemelerle ve biraz da yardımla bu hale getirmiştim bahçeyi. İyi iş çıkarmıştık.
“Soner, bunu ne ara yaptın?”
“Sürpriz... Benim organizasyoncu olduğumu unuttun mu?”
Gülümsedi. “Harika görünüyor.” Dedi.
Kalabalığı görünce, Suzan’a yaklaştım. “Dedim sana salon tutalım diye gelincik.”
“Of boşver. Böyle daha samimi. Kır nişanı oldu.”
Gülümsüyordu. Mutlu muydu acaba? Onu zorlamış olmayı, mutsuz olmasını hiç istemiyordum. Ama mutlu gibi görünüyordu. Neyseki kalabalık olduğu için kahve olayına hiç girmeyelim dedi büyükler de, bebeğim yorulmadı.
“Prenses, tuzlu kahveyi dert etme, ben zehir olsa içerim senden ve o kahve içilecek.”
“Ama böyle de tadı olmadı ki.” Dedi dudaklarını bükerek.
O an sanki tüm dünya silindi ve sadece o ve ben kaldık. Ne zaman öpecektim ben onu?
Yüzükler takılınca resmen tüm hücrelerim, organlarım koca bir “Oh” çekmişti. Yüzüklerimiz sonsuz işaretinden oluşuyordu. Onunkinin içinde benim ilk üç harfim ‘SON’ yazıyordu, benimkinin içinde de ‘SUZ’ yazıyordu.
Dans etmek için elini tuttum ve sahneye çektim onu. Şarkıyı ben seçmiştim ve tüm sözleri kulağına fısıldadım.
“DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN...
AL BU CANIM SENİN OLSUN.
ACIDA ,TATLIDA, GİZLİDE, SAKLIDA
SENİNLEYİM CANIM.

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN...
SEVDİĞİM AH SEVDİCEĞİM ,
EN KÖTÜ GÜN BÖYLE OLSUN.
TADIM TUZUM CANIM SEVGİLİM.

TANRI BANA SENİ VERDİ.
ÖLÜM BİLE AYIRAMAZ Kİ.
ALLAHIM SENİ VERDİ.
AŞKLA DOLU YÜREĞİNİ.

BAK BU SANA SÖZÜM OLSUN;
AL BU YÜREK SENİN OLSUN.
ALLAHIM DUAMIZDIR,
MUTLULUK BİZİM OLSUN.”

“Şarkı?”
“Ben seçtim. Sadece senin için.”
Yerimize oturduğumuzda, annem de konuya girdi.
“Hamide hanım, biliyorsun oğlum İstanbul’da yaşıyor. Evlenince de İstanbul’a yerleşecekler. Kısmetse seneye yaza-“
“Sonbahar anne, ne yazı?”
Annemin bakışları uyarıcıydı. Ama seneye yaz neydi Allah aşkına? Bana da yazık.
“İşte gençlerin belirlediği tarihte evlenecekleri için, oğlum kızını İstanbul’a almak istiyor. Biz diyoruz ki bu hafta içi nikah kıyılsın. Hem sen de rahat edersin. Zaten ayrı evlerde kalacaklarmış. Ama yine de oğlum kızın için en iyisini düşünmüş. Nikahı erken kıyarız. Hem kızın orada tahsilini gördüğü işi yapacak, oğlumun yanında hem de evlerini dizer, düzenlerini yavaş yavaş kurarlar. Biz de arada gider yardım ederiz.”
Kalbimi tutuyordum. Neyseki herkes buradaydı. Bir seferde duyulmuştu.
“Kısmet ne diyelim. Tutsam da artık kızımın aklı da kalbi de orada olacak. Her seferinde git gel yapacak, oğlumuza da o kadar zahmet olmasın madem. Tamam diyelim. Hem benim Soner oğluma güvenim sonsuz.”
Ne güveni Hamide annem, Allah aşkına. Ben kendime güveniyor muyum ki sen bana güveniyorsun?
“Teşekkür ederim Hamide anne.” Diyebildim sadece.
Suzan yanıma yaklaşıp, “İyi misin?” diye sordu. O kadar mı belli etmiştim?
“İyiyim, iyiyim sıkıntı yok da, annenin söylediği son cümleye takıldım.”
“Kadın sana güvendiğini söyledi ne güzel işte.”
“İyi de... Neyse ya boşver.” Deyip sustum. En iyisi susmaktı.
Gecenin sonuna gelmiştik. Annemler arabanın oradaydılar. Hamide annemle sohbet ediyorlardı. Bizi göremeyecekleri bir köşedeydik.
“Üç gün sonra ‘Karım’ olacaksın.”
Kıpkırmızı oldu. Bu halini çok seviyordum. “Evet ama kağıt üzerinde sadece küçük bey.”
O konuda kendime de ona da söz veremem. Kaç yıl ben bu anı bekledim.
“Şimdilik... Çok kısa bir süre sevgilim, inan bana çok kısa bir süre.” Yanağından öptüm ve arabaya doğru ilerledim. Şuan ne halde olduğunu tahmin edebiliyordum. Aslında gönül dudaklarını istiyordu ama, ortam müsait değildi. Her ne kadar gözükmesek de birinin gelme ihtimali vardı. Onu zor durumda bırakmak istemezdim. Nasılsa yakında sürekli baş başa kalacaktık. Geçer miydi günler?

SON-SUZ AŞK - 'SON SERİSİ II' -FİNALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin