Bu hafta istek üzerine ikişer bölüm gelecek. Biri bu akşam biri Cuma günü :) keyifli okumalar.
SUZAN
Karmakarışıktım. Ben bir de kendimi aşık sanırdım. Ben Ersan’ın tuttuğu takımı bile bir sene sonra öğrenmiştim. O da tesadüfen. Kaldı ki bu saydıklarının hiç birini bilmiyordum. Ne tuhaftı, beni öptüğünde de midem bulanmamıştı. Hep öyle olacağını düşünürdüm, ama midemin karıncalanmasından ve gıdıklanma hissinden çok hoşlanmıştım. İlginçti. Üstelik ben bu adama aşık bile değildim.
Telefonda konuşurken resmen başka kişiliğe büründü. Karizmatik bir iş adamı havasında konuşuyordu.“Merhaba Özlem. Pazar günü aramak istemezdim ama...” -Özlem kim ki?
“Teşekkür ederim iyiyim. Sen nasılsın?”
“...”
“Senden bu iki haftanın raporunu istiyordum. Yarın da öğlene toplantı ayarlamanı.”
“...”
Güldü. Ne dedi kız da gülüyordu. “Evet, döndüm. Yarın geleceğim. Uzun zamandır aradığımız açığı buldum sonunda. Yarın iş başı yapacak.” -kıza neden hesap veriyordu?
“...”
“Aynen.” O sırada kapı çaldı ve bana dönüp “Aşkım kapıya bakar mısın?” dedi. Ben de kapıya yöneldim.Neyse ki kız ‘Aşkım’ dediğini duymuştu. Bende ayran budalası gibi izliyordum adamı. Allah’ım ya. Özlem kimdi ki?
Günün geri kalanı eve yerleşip, evi temizlemekle geçti. Her ne kadar Soner yarın birini ayarlayacağını söylese de izin vermedim. Ev çok büyük değildi zaten, ayrıca bizim evimizdi ve elbette ben temizlerdim. Mutfağı incelerken hayatımda görmediğim bir yığın makine vardı. Mesela çeşit çeşit kahve yapan bir makine. Bazılarının adını bile ilk kez duyuyordum ve bir daha hatırlayacağımı sanmıyorum. Akşam ikimiz de pert olmuştuk ve odalarımıza girip hemen uyumuştuk.
Sabah erkenden kalktım. Soner henüz uyanmamıştı. Kısa bir duş alıp, banyoda üstümü giydim. İlk iş günüm için, açık mavi, etek kısmında işlemeli çiçekler olan, mini ve hoş bir elbise giymiştim. Fiziğime çok yakışmıştı. Banyodan çıktığımda nefesimin kesildiğini düşündüm. Soner sadece altında eşofman altı, omzuna bir havlu atmış ve hala uykulu olan gözlerle bana bakıyordu. Gülüşünü saymıyorum bile. O zaten bambaşka bir şiir konusuydu. Saçlarını karıştırdı.
“Günaydın, erkencisin.”
“İlk iş günüm. Çok heyecanlıyım. Erkenden uyanıp, hazırlandım. Patronumu etkilemek istedim.”
“Hımm, demek beni etkilemek istedin. Size bir ipucu vereyim Suzan hanım, patronunuz size zaten divane.” Deyip, dudağıma minik bir öpücük kondurdu.
“Zevzek. Kahvaltı yarım saate hazır olur.”
“Kahvaltı ile uğraşma istersen. İş yerinde asistanım hazırlıyor bir şeyler.” Kaşlarımı çattım. “Ne münasebet. Ben senin karınım. Ben hazırlarım.”Daha önce görmediğim bir pırıltı ile baktı gözlerime. “Peki karıcım. O zaman sana bir ipucu daha-“
“Biliyorum. Kahvaltıda bol peynir seversin. Zeytini sade yersin ve mutlaka ama mutlaka tatlı bir iki çeşit olmalı. Biz de bir şeyler biliyoruz her halde Soner bey.”
“Güzel bir başlangıç...” dedi ve göz kırpıp, banyoya geçti.
Kahvaltıyı hazırladım ve hızlıca yapıp, evden çıktık. Heyecanım yerimde durmama engel oluyordu. Hem tedirgin hem gergin hem de heyecanlıydım.“Sence yapabilecek miyim?”
“Tabi ki. Yoksa şirketi batırmaya hevesli değilim hayatım. Rahat ol.”
“Ya sevmezlerse beni.”
“Yani, şirketteki kadınların seveceğini pek sanmıyorum.”
“Kadınlar?”
“Evet. Sonuçta gözde bekar patronlarını himayene aldın.”
“Soner ne demek yani, şirketteki tüm kızlar sana aşık ve sen onları yanında mı çalıştırıyorsun?”
“Hepsi değil. Mesela çaycımız Fadime ablanın aşık olduğunu sanmıyorum.”
Kafamda deli sorular... “Özlem?”
“Özlem?” o da aynı şekilde sordu.
“Dün aradığın kadın.”
“O asistanım. Neyse şakaydı, seni seveceklerinden eminim.”
“Asistan? Maşallah. Neyse ben varım artık. Asistana lüzum yok.”
“Sen beni kıskanıyor musun?” dedi yine o gülümsemesiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON-SUZ AŞK - 'SON SERİSİ II' -FİNAL
RomanceSONSUZ AŞK... Bir kadın ne kadar bencil olabilirdi? Bir adam ne kadar aşık? Bir kadın ne kadar acımasız olabilirdi? Bir adam ne kadar sabırlı? SONSUZ AŞK... Soner'in aşkı Suzan'ın limanı olacak mı? Mesela kim içtiği ilk gazozun kapaklarını saklar ki...