NOT: Arkadaşlar WATTPAD'te sorun yaşanıyor sanırım. yorumlarınız bildirim olarak gelmiyor. O yüzden çoğu yorum gözümden kaçabiliyor. Bunun için şimdiden üzgünüm. Elimden geldiğince girip, kontrol etmeye çalışıyorum.
SONER
Çiftlik evinde yaşadığımız o anlar gözlerimin önünden gitmiyordu. Bana kendini teslim edişi, kendini ve beni zorla durduruşu, tutku ile koyulaşan bakışları... Şuan ona her baktığımda o anlar aklıma geliyor ve gerçekten çok kötü duruma sokuyordum kendimi.
Eve bakmak için ilk önce Suzan’ın beğendiği yeşil eve gelmiştik. Onu etkilemek istemediğim için konuşmuyordum ama bende bu eve çok ısınmıştım. Çok güzel bir evdi. Ne büyük ne küçüktü. Tam istediğimiz gibi bir evdi.
Bahçeye girdiğimiz an bakışlarımız karşılaştı ve ikimizde aynı büyüye girdik. Bence kesinlikle bu ev olmalıydı.
Emlakçı kapıyı açtı. O sırada Aslan konuştu.
“Kusura bakmayın sizi de Pazar günü rahatsız ettik.”
“Hiç önemli değil Aslan bey.” Dedi adam nezaketle.
Suzan eve adım atar atmaz ellerini çırptı.
“İnanmıyorum şöminesi var.” Salonla mutfak yine üç basamakla birbirinden ayrılmıştı. Ama arada koca bir ada da vardı. Benim şuan ki mutfağımın iki katıydı ve beyaz-yeşildi. Eskitmeye modernlik katmışlardı ve çok şık durmuştu.
“Evet gerçekten de harika.” Dedi Nefes de onunla aynı heyecan içinde.
Suzan’ı yanıma çektim. “Beğendin mi gerçekten? Beğenmediysen başka yerlere de bakarız. Ben Nefes’e yakın olursan arkadaşlık edersin diye burası dedim. Ama tabi ki son karar senin.”
“Beğendim Soner. Başka yere de bakmak istemiyorum. Buraya çok ısındım.”
Gülümsedim “Peki o halde alıyoruz.”
“Alıyoruz mu?” dedi şaşırarak.
“Evet.”
“Ben kiralarız diye düşünmüştüm.”
Gülümsedim ve göz kırptım. “Sıkıntı değil. Ev için bütçe ayırmıştım.” Dedim onu alnından öperek.
Ona yakın olmak beni çok heyecanlandırıyordu.
Emlakçı ile de konuşup, oradan ayrıldık.
“Hadi buraya kadar gelmişken kahveleri bizde içelim?” dedi Nefes gülümseyerek.
“Yoruldunuz o kadar. Bence dinlenin. Hem Aslan’ın da hiç öyle bir niyeti yok.” Dedim Aslan’ın bakışlarını göstererek.
Omuz silkti. “Siz ona bakmayın. Ona kalsa eve kimseyi sokmaz da bir yere de gitmez de.”
Suzan yine kızarmıştı. Bu kız utanınca benim başka hormonlar ayaklanıyordu.
Onu kolumun altına aldım. “Geçmek ister misin?” diye sordum kısık sesle.
“Fark etmez.”
“Sadece bir kahve Aslan söz.” Dedim ona bakarak.
Güldü. “Tamam saat tutacağım.” O da şakayla omzuma vurdu ve eve girdik. Evlerine bir çok kez gelmiştim. Ama Suzan ilk kez geliyordu.
Evin girişinde düğün fotoğrafları sıralanmıştı. Suzan hepsine tek tek baktı.
“Düğün teknede mi oldu?” dedi şaşırarak.
“Evet, kocanın muhteşem organizasyonu.” Dedi Nefes beni göstererek.
Suzan da bakışlarını bana çevirdi. “Harika bir iş çıkarmışsın. Bende olmak isterdim bu işte.” Dedi hafif kıskançlıkla.
“Seninle de çok güzel organizasyonlar yapacağız.”
“İnşallah.”
İkisi mutfağa giderken biz de Aslan’la salona girdik.
“Ona söyledin mi?” diye sordu Aslan.
“Hayır, sürpriz olmasını istiyorum. Haftaya gelecekmiş.”
Ona istediği arabayı getirtiyordum. Bir de bayan bir direksiyon hocası ayarlamıştım.
“İyi düşünmüşsün. Güzel bir sürprizle takdim edersin artık.”
“Var bi planım.” Dedim göz kırparak.
Kahveler geldiğinde konuyu kapattık. Kahvelerimizi içerken bizim düğüne geldi konu.
“Ee düğün ne zaman? Tarih belli mi?” diye sordu Nefes.
“Aslında bana kalsa ben her şeyi bir ay içinde hazırlarım. Ama kadınlar işte. iki ay sonrayı düşünüyoruz."
"Hım. öyle deme Sonercim. Gelinlik işini unutuyorsun.”
Gelinlik... Suzan’ı kaç gece gelinlikle düşünüp, uyuyakalmıştım. Sonra kabuslarımda başkasının kollarındaki halini görüp, terler içinde uyanmıştım. Allah şahidimdi hayatımda Suzan olmasaydı başkası asla olmazdı ve o eğer başkası ile evlenseydi her şeyi bırakır, çeker giderdim. Onu başkası ile görmeye dayanamazdım.
Elimin üstündeki elle kendime geldim.
“Daldın?”
“Yok bir şey. İyiyim.” Dedim ellerini avuçlarının arasına alarak. Yanımda olması bana öyle huzur veriyor ki... bazen de onu zorlamış olmaktan dolayı korkuyordum. Mutsuz olmasından, en çok da pişman olmasından. Ben kendimi biliyordum ki ömrümün sonuna kadar asla pişman olmazdım. Ama ya o? O da aynı düşüncede miydi?
Kahvelerimiz bitip de kalkınca, gelinlik modelini kararlaştırmak için yarını seçtiler.
“Patronumdan izin almam lazım.” Dedi Suzan bana bakıp sevimli bir şekilde gülümseyerek.
“Patronunu ikna edersin evde.” Dedim göz kırparak. Gülen suratı anında asıldı ve kıpkırmızı oldu. Onun o hali bana kahkaha attırmıştı. Onu sarıp dışarı çıktım. “Görüşürüz.” Dedim her ikisine de.
Arabaya bindiğimizde çemkirmeye başladı.
“Ya nasıl onların yanında öyle dersin? Rezil olduk.”
Müziği açtım ve ona sadece sırıttım.
Eve geçerken içimde bambaşka duygular vardı ve onu tutup duvara yasladım.
“Sevgilim...” diye fısıldadığım an gözlerindeki ifade beni çılgına çevirmişti. İstiyordu.
“E-efendim.”
“Dün gece hoşuna gitti mi gitmedi mi?”
“Soner, lütfen!” dedi gözlerini kaçırarak.
Parmaklarımla çenesini kavradım ve bana bakması için zorladım.
“Bunları konuşmamız lazım Suzan. Benden, yaşadıklarımızdan utanmaman lazım.” Elinden tutup, yatak odama götürdüm. Yatağa oturttum, bende yan oturup ona yüzümü döndüm.
“Biz seninle bir hayatı paylaşacağız Suzan. Bahsettiğim şey sadece cinsellik değil. Aklındakini, aklımdakini birbirimize çekinmeden söylememiz lazım. İstediğin an gelip bana sarılman lazım. Eğer bana karşı içinden geldiğin gibi davranmazsan bu ilişkimize de yansır. Lütfen şimdi sana soracağım sorulara rahat bir şekilde cevap ver olur mu bebeğim?”
Başını aşağı yukarı salladı. Elimi yanağına koydum.
“Dün geceki dokunuşlarım ya da isteklerim seni rahatsız etti mi? Yapmak istemediğin şeyi, yapmak zorunda değilsin. Yeterki benimle paylaş.”
Gözlerime baktı ve duymayı en çok istediğim o kelimeler çıktı ağzından.
“Ben seni seviyorum ve dün gece yaşadığımız her şey çok-çok güzeldi.”
Elleri boynuma dolandığında, ben hala transtan çıkamamıştım. Bunu gerçekten söylemiş miydi? Suzan beni sevdiğini söylemişti.
Bende ellerimi beline sardım ve onu kendime çektim.
“Suzan... Sevgilim...” diye sayıklarken, dudaklarım boynunda dolandı. “Benimsin... Artık kalbinde benim.”
Geri çekildi ve gözlerime baktı. “Kalbimde senin Soner. Ben senden önce böyle bir duygu tatmadım. Anladım ki öncesi sadece alışkanlıktı. Aşk olan sensin.”
Ellerimle yanaklarına koyup, dudaklarıma doğru çektim onu. Öperken hem sert, hem vericiydim. Onun isteklerini ön planda tutarak öpüyordum.
“Artık yanımda uyu...” diye sayıkladım nefes nefese.
Birden yataktan kalktı. “O kadar da değil. Aslan ve Nefes’in önünde beni rezil ettin. Cezanı çekeceksin.”
Belinden tutup, yatağa çektim onu. “En büyük ceza, yanında uyuyup, sana sahip olamamak zaten.” Dedim o altımdayken. Kıkırdadı.
“Onun için düğünü beklemen gerekecek.”
“Ya neden ya?”
“Dünde söyledim, özel olmasını istiyorum.”
Elim bluzunun içinden geçti.
“Bir oyun oynayalım mı?”
“Ne oyunu?”
“Doğruluk mu cesaret mi?”
“Hayır üçkağıtçı Soner. Beni tongaya düşüremezsin.”
“Hiç mi?”
“Hiç.”
“Peki en azından yanımda uyu artık, lütfen.”
“Tamam, bu kadarını yapabilirim sanırım.”
Dudaklarım tekrar dudaklarını buldu. Artık müptelasıydım galiba o dudakların.Sabah uyandığımda yanımda onu görmek dünyanın en güzel duygusuydu. Başucuna bir not yazıp, mutfağa kaçtım.
“Yıllarca beklediğime nasıl da değdin...
Ne de güzel durdu gözlerinde aşkım...
İyi ki dedim,
İyi ki de beklemişim dudaklarını,
İyi ki de ruhuma da bedenime de değmemiş senden başkası...
İlkim...
Sonum...
Her şeyim...
Kalbime,
Aşka
Ve bana hoşgeldin...
Günaydın aşkımın karşılığını aldığım kadınım...”Mutfağa geçip, ona güzel bir kahvaltı hazırladım. Masaya baktığımda her şey mükemmel gözüküyordu. Ekmekleri doğrarken belime dolanan ellerle içim huzurla doldu ve gözlerimi bir anlığına kapattım. Onun uyku mahmuru sesi ile açtım tekrar.
“Ama böyle güzel notlar yazarsan her sabah isterim Soner bey. Şımartıyorsunuz beni.”
“Bu son ama-“
“Son mu?” dedi kaşlarını çatarak.
“Evet, çünkü yarın seni öperek uyandırmayı istiyorum ve gözlerine bakarak söylemek istiyorum içimdeki her şeyi. Çünkü benim asıl ilham perim-“ dedim gözlerini öptüm “Bu beni benden alan gözlerin.”
Gözleri ışıldadı. Ellerini boynuma doladı.
“Sen ne güzel seviyorsun be adam, ben nasıl kördüm.”
“Kör değildin hanımefendi, bana bakmıyordun.”
Kıkırdadı.
“Sonerrr!” dudakları ile dudaklarımı bulduğu an yaşadığım şaşkınlık karşılık vermemi engelledi. Bir iki saniye ya da bir iki dakika bilmiyorum ama karşılık verdiğimde ellerim beline dolandı ve gözlerimi kapadım.
“Seni seviyorum.”
“Seni seviyorum.“
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON-SUZ AŞK - 'SON SERİSİ II' -FİNAL
RomanceSONSUZ AŞK... Bir kadın ne kadar bencil olabilirdi? Bir adam ne kadar aşık? Bir kadın ne kadar acımasız olabilirdi? Bir adam ne kadar sabırlı? SONSUZ AŞK... Soner'in aşkı Suzan'ın limanı olacak mı? Mesela kim içtiği ilk gazozun kapaklarını saklar ki...