SUZAN
Suzan Altıner... Ben artık Suzan Altıner’dim. Soner’in çok sevdiği eşi. Dün Ersan beni aradığında ilk defa bir şey hissetmediğimi ve bende bittiğini anladım. Telefonu bile açmayacaktım. Ama bana Soner’le konuştum, demesi telefonu açmama sebep oldu. İyi de Soner neden bana söylemedi. Dün o yüzden dağılmıştı. Ne demişti de bu kadar kötü olmuştu. Her ne kadar bugün normal davransa da, dünkü halini merak ediyordum.
Cebinden bir kutu çıkardı. Açıp masanın üstüne koydu. Çok zarif, günlük bile kullanacağım bir setti.
“Bu ne? Nişanda zaten bir sürü şey taktın Soner.”
“Sonsuzluk işareti iki ‘S’nin birleşiminden oluşur, 8 harfinin de tersidir. Soner ve Suzan’ın baş harfleri gibi. Yada bugünün ayın 8’i olması gibi. Sonsuz kelimesi de senin ve benim adımızın birleşmesinden oluşuyor. Ben ‘Son’dum, sen geldin ve Sonsuz oldum. İyi ki benim eşim ,hayat arkadaşım ve dünyam oldun Suzan. Hayatıma hoş geldin Sevgilim.” Bütün bunları kulağıma söylerken “Sonsuz” simgesi olan seti de takmıştı. Son sözlerde ise ellerimi tutup, yanağıma dudaklarını değdirdi. Herkes alkışlayıp, tebriklerini sundu ve evlere yavaş yavaş dağıldılar. Ben ise hala sözlerinin etkisindeydim. Bu adam bu kadar şeyi nasıl diyebiliyordu. Nereden aklına geliyordu.
Sonunda tören bitmişti. Bizde arabada tektik. Aklımdakileri sorma zamanıydı.
“Dün Ersan aradı.” Gözünü yoldan ayırmadan başını ‘devam et’ der gibi salladı.
“Önce telefonu açmak istemedim. Ama bana seninle konuştuğunu ve anlatmak istediği şeyler olduğunu söyledi. Açtım ve ona karşı bir şey hissetmediğimden emin oldum.” Bir an bana baktı.
“Bana onu hala sevdiğini ve bugün bana değil, ona gideceğini söyledi.”
“Bu yüzden mi dün bana saçma sapan davrandın?”
Başını salladı. “Benimle konuşabilirdin.”
“Sonuçta o evlenecek diye, seni aldattığını düşündüğün için bitirdin. Ama sana dönüyordu. Affedebilirdin. Üstelik de hala-“
“Tamam Soner lütfen sus. Bu konuda tartışmayalım. Ona bile değmez bir konu.”
Birden frene bastı. “Eğer dün yanımda kalsaydın. Sana yalvarırdım Suzan. Gitme diye, beni bırakma diye yalvarırdım. O kadar ki zayıfım sana karşı.”
“Ama ben gitmiyorum Soner. Biz seninle bu yola birlikte karar vererek çıktık. Evet başta çok bocaladım. Sevginden korktum, yalan değil. Ama artık eminim. Sevginden de korkmuyorum.”
“Seni bazen zorladığımı düşünüyorum.”
“Soner ne zorlaması ya? Sen bana bir soru sordun, ben de sana cevap verdim. Bak yalan yok, evet sana karşı içimde aşk henüz yok. Ama seni ne kadar sevdiğimi, değer verdiğimi biliyorsun. Yaptıklarından, söylediklerinden, bana karşı davranışlarındaki incelikten çok hoşlanıyorum. Zamanla her şey daha da güzel olacak eminim. Biz mutlu olacağız Soner. Sadece bize karşı, bana karşı anlayışlı ve açık ol.”
Deminden beri asık olan yüzü ilk kez aydınlandı.
“Tüm zamanlar bizim. İstanbul’da sadece sen ve ben olacağız ve her şey çok daha güzel olacak.”
“Evet.” Deyip, ilk kez elimi uzatıp, elini tuttum.
Önce elini tutan elime baktı, sonra da yüzüme. Yavaşça başını eğdi ve dudağıma yaklaştı. Allah’ım öpecekti. Biraz daha yaklaştı. Soner şimdi beni öpecekti. Ama... Korna sesi! Oh Allah’ım çok şükür. Benim bu korkumu yenmem lazım. Yoksa evlendiğimiz zaman ne yapacaktım. Ersan bile küçük bir kaç buse dışında öpememişti beni. Tek kavgamız da buydu.
Soner bir şeyler mırıldandı ve gaza bastı. Dayanamayıp, güldüm.
“Gül bakalım gül. Nasılsa bir kaç gün sonra baş başayız.”
“Yok ben ona gülmedim.” Dedim.
Başını ‘Tabi tabi’ der gibi salladı. Eve vardığımızda annem bir gün önceden Türkan teyze ile hazırladığı yiyecekleri Sonay’ın yardımı ile masalara diziyordu. Hemen arabadan indim,
“Hemen yardıma geliyorum.” Dedim, boynumdaki çantayı çıkararak.
“Aaa kızım, saçmalama bugün senin günün. Sen otur Sonay yardım ediyor bana. Hem birazdan teyzenin oğlu Tarık’la kız kardeşi Tülin gelecek.”
Gözlerimi kısıp Sonay’a baktım, şimdi anlaşıldı bunun marifet kız ayakları. Tarık’ın adı geçince de yanaklar kızarıyor. Şu gün bitsin de ifadesini alalım. Tarık iyi çocuk, hoş çocuktur da Sonay’ı çocuk olarak görüyordur kesin. Takıldığı kızları az çok görüyordum. Ayrıca fazla çapkındı. Benim küçüğümü üzerdi. Lise bittiğinde babasına okumayacağını söyleyince babası şehirdeki zücaciye dükkanını ona devretti. Kocaman bir yerdi ve iyi iş yapıyordu. Sonay ise üniversite okuyacaktı. Neyse bir İstanbul’a gelsin, okulda fikri değişirdi nasılsa.
Akşam herkes masadaki yerini almıştı. Soner hemen benim yanıma oturdu ve bana servisi o yaptı. Herkes ona gülüp, takılınca; o da hiç beklemediğim cevabını verdi.
“Sevgiyi sonsuz yapan, ona hizmet etmeyi sevmektir ve bundan gocunmamaktır. Size ona gözüm gibi bakacağımı söylemiştim.” Dedi.
Bu adam işini biliyordu. Gece bittiğinde o da annesi, babası ve kız kardeşi ile eve gittiler.
Akşam penye geceliğimi giydiğimde aynada kendime baktım. Evlendiğim gece giydiğim şeye bak. Allah’ım asıl düşündüğüm şeye bak. İstanbul’da bununla uyuyamazdım. Daha usturuplu şeyler almalıydım. Hem kısacık, hem incecikti. Düğünden sonra o saçma sapan geceliklerden giyinmemi istemezdi inşallah. Hayatta giyinemezdim, utancımdan ölürdüm her halde.
Mesaj sesi ile telefonumu elime aldım. Soner yollamıştı.
Sr: “Karıcım ne yapıyorsun?”
Sn: “Hiç uyuyacağım şimdi, sen?”
Sr: “Neyse en azından birimizin keyfi yerinde ve mışıl mışıl uyuyacak.”
Sn: “Senin neden canın sıkkın, buradan giderken gayet mutluydun.”
Sr: “Sen yanımdaydın da ondan. Eve gelince ve evlendiğimiz gece yalnız uyuyacağımı düşününce birden dünya başıma yıkıldı.”
Sn: “Soner zaten düğün olana kadar tek yatacaksın canım.”
Sr: “Hımm, tabi öyle yatacağım. Zaman diyelim...”
Sn: “Soner bana söz verdin.”
Sr: “Söz vermedim küçük hanım, sen istemedikçe ayrı yatarız dedim ve ben seni ikna edeceğimi düşünüyorum.”
Sn: “Neye?”
Sr: “Yanımda uyumaya, en azından bir gece.”
Sn: “Çok beklersin?”
Sr: “İddiaya girelim mi?”
Sn: “Uyu Soner.”
Sr: “Bir fotoğraf atar mısın bana? Lütfen.”
Sn: “Uyu canım uyu, rüyanda görürsün belki. Ay sen evlendikten sonra bi değiştin sanki.”
Sr: “Ne alaka Aşkım ya, karımsın sonuçta artık. Düğüne kadar ufak yakınlaşmalar yaşamamızda hiç bir sakınca yok bence.”
Sn: “Ben şimdi sana bir yakınlaşacam göreceksin. Hadi uyu.”
Sr: “İyi geceler sana canım karıcım.”
Sn: “İyi geceler kocacım.”Son mesajda eminim sırıtıyordu. Yatağa girince aklıma gelen şeytanlıkla uzandığım yerden kendimi çektim ve ona gönderdim. Gönderdikten sonra cevap gelene kadar tırnaklarımı kemirdim resmen. Uzun bir kaç dakikanın sonunda cevap geldi.
Sr: “-fotoğraf
Sen beni kalpten öldüreceksin her halde... o giydiğin ne?”
Asıl onun yolladığı fotoğraf bir kızı kalpten götürürdü. Çıplak mı yatıyordu o? Sonra üniversitedeyken basket maçındaki görüntüsü aklıma geldi. Çok terlemişti, üzerinde kurşuni kolsuz bir tişört vardı, alttan tutup üste çekmiş ve terini silmişti. Bütün vücudu gözler önüne serilmişti. Şimdi nereden geldi aklıma bu görüntü. Ayrıca bunca yıl nasıl aklımda kaldıysa...
Soner’le evlenmiştim. İnanamıyordum ya. Güzel olacaktı her şey... Gözüm fotoğrafa bir daha gitti. Üstsüz uzanmış, bir elini de başının altına koymuştu, suratında da pis bir sırıtma vardı.
“Pislik...” diye söylenip, uyudum.3 gün çok çabuk geçmişti. Bugün akşam İstanbul’a gidecektik. 3 gün boyunca Sonay’la her gün alışverişe gitmiştik. Sonuçta orada işe başlayacaktım. Kendime düzgün bir kaç kıyafet, elbise, pantolon, gömlek aldık. Bir de üç çift topuklu ayakkabı, çanta. Allah’ım işe başlamadan battım. Önceden daha zengindim ha. Her ne kadar Soner kredi kartını verdiyse de ona dokunmadım. Tuhaf geldi. Alışmam zaman alacaktı anlaşılan. Son eşyamı da bavula koyup kapattım. Annem sabahtan beri ağlıyordu.
“Anne böyle yapma lütfen.”
“Sen bana bakma, biricik prensesim elbet bir gün evden uçacaktı.”
“Anne, yine geleceğim. Hem sen de geleceksin istediğin zaman. Soner demedi mi?”
“Soner oğlum olmasa hayatta yollamazdım seni. Ona güvenim tam.”
“Bilmez miyim? Benden çok ona güvenirsin sen.”
“Hadi oradan kıskanıyor musun sen kocanı?”
“Galiba, azıcık. Ben senin birtanendim sonuçta. Hem hala bu kelimeye alışamadım.”
Sonunda güldürebilmiştim. Araba sesini duyunca geldiğini anladım.
“Soner geldi.” Deyip, kapıyı açmak için koştum. Annemin arkamdan söylediği şeyi de duymuştum.
“Dur şaşkın aşık seni, düşeceksin.”
Kapıyı açtım. Karşımda mükemmel gülümsemesi ile duruyordu.
“Benim Sonsuz aşkım yeni hayatına hazır mı?”
“Hazırım.” Dedim asker selamı vererek.
“Hadi o zaman yola çıkalım.” Bavulumu elimden aldı ve arabaya yerleştirdi. Ailesi de benimle vedalaşmak için gelmişlerdi. Sonay da bu akşam annemin yanında kalacağını söyledi içimi rahatlatmak için.
Sonunda yola çıkmıştık işte. Bundan bir kaç ay önce Ersan’la ne hayallerim vardı. Şimdi en yakın arkadaşım Soner ile evliyim ve onunla İstanbul’a gidiyordum. Düşüncelerimden beni Soner’in elimi tutan eli çıkardı. Yine gülümsüyordu.
“Düşünme artık. Her şey çok güzel olacak. Söz veriyorum.”
“Biliyorum.” Dedim.
Çünkü gerçekten öyle olmasını istiyordum. Ne onun ne de benim pişman olmamızı istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON-SUZ AŞK - 'SON SERİSİ II' -FİNAL
RomanceSONSUZ AŞK... Bir kadın ne kadar bencil olabilirdi? Bir adam ne kadar aşık? Bir kadın ne kadar acımasız olabilirdi? Bir adam ne kadar sabırlı? SONSUZ AŞK... Soner'in aşkı Suzan'ın limanı olacak mı? Mesela kim içtiği ilk gazozun kapaklarını saklar ki...