SUZAN
Dün yaşadıklarım benim için ilkti. Ben daha önce böyle bir duygu yaşamamıştım. Ersan’ı o Cemile denen sürtükle gördüğümde bile bu duygu içimde peyda olmamıştı. Kıskançlık...Soner’in etrafında birini görmemle içimde oluşan bu duygu normal miydi? Evet o Pınar denen kızdan kıskanmıştım. Hem de deli gibi. Odamda ne kadar ağladım bilmiyorum. Soner’in yanıma gelip, beni rahatlatmasını istiyordum. Gelmişti de. Ama sonra yakınlaşmamızda, aklıma o Pınar denen kadın geldi. Onunla da bu şeyleri yaşamış mıydı? Tamam yaşamadım dedi ama o kadının ondan hoşlanması, işte bu beni deli etmişti.
Evet kırmıştım onu, o da beni. Bir şekilde bu atışmaları yapmamalıydık. Sabah erken kalktım ve güzel bir kahvaltı hazırladım. Ama saat ilerlemesine rağmen, uyanmamıştı. Odasına attığım ürkek adımlarımla kapısına gelmiştim. Ellerim titreyerek kapıyı tıklattım. Ama cevap gelmedi. Bende yavaşça açtım ve üstünde saten siyah çarşaf olan ve üstsüz olduğu belli olan Soner’e baktım. Allah’ım ne yapıyordum ben? Bu adam bir ay önce benim sadece arkadaşımdı. Şimdi karşımda çıplak bir şekilde kocama bakıyordum. Yaptığım özel alan ihlaline girmiyordu sanırsam. Sonuçta evliydik. “Uyandır ve kaç?” diye sayıkladım. Tepesinde zebellah gibi dikilmiştim. Tek gözünü açıp bana baktı? Allah’ım çok tatlıydı şu haliyle.
“Suzan! Bir şey mi oldu?”
Gülümsedim. “Sana kahvaltı hazırladım.” Dedim gülümseyerek. Tabi şaşırdı adam. Benden böyle bir sevimlilik beklemiyordu. Yatakta doğrulması ile kaslı bacaklarını görmem bir oldu. Çıplak mıydı o? Üstsüz yatmayı anlarım da altı ne bokuna çıkarmıştı ki bu adam?“Sen çıplak mısın?” diye cırladım ve arkamı döndüm. Kahkaha attı ve belimden tutup beni yatağa çekti. Böyle bir şey beklemediğimden dengemi kaybettim ve üstüne düştüm. Dudaklarıma bir öpücük bıraktı. Ben ise şaşkınlıkla ona bakıyordum.
“Şort var altımda şort. Merak etme.” Dedi ve beni de kaldırarak ayağa kalktı. “Tehlikeli sınırlarda fazla durmayalım. Yoksa duramayabilirim.”
Ne dedi şimdi bu? Ne demekti o?“Kahvaltı diyorum kahvaltı, sana kahvaltı hazırladım.” Diye bağırdım.
“Duş alıp geliyorum karıcığım.”
“Odun.”
“Seni duydum. Kocaya odun denmez!” Diye bağırdı banyodan. Ayağımı küçük bir kız çocuğu gibi yere vurdum ve odadan çıktım.Kahvaltı edip, şirkete girdik. Özlem yine asansörün önünde karşıladı bizi.
“Bu kız burada mı yatıyor?” diye fısıldadım.
Sevgili kocam Soner yine iş adamı kişiliğine girmiş ve sadece tebessüm ederek yanıtlamıştı beni.
Özlem bilgileri sıralamaya başladı. En son “Soner bey... Bir de şey vardı.”“Ne var Özlem?” diyerek yüzüne baktı. Kızın dudağını kemirmesinden sıkıntılı bir şey söyleyeceği belliydi. “Pınar hanım, tüm tazminatlarını almasına rağmen, sizi dava edeceğini söyledi.”
“Söyle ona elinden geleni ardına koymasın. Son yaptığı işteki hatasını unutmadım. Düzeltene kadar herkes pert oldu.”“Peki efendim.”
Ne yani gitmiş miydi? Bu kadar çabuk... Bu işte bir şey vardı. Sadece dava olamazdı. Öyle bir kadın değildi. Şu an tüm savaş baltalarını hazırlıyordur.
Emindim.Soner “İyi çalışmalar” dileyip, odasına girdi. Ben de kendi odama yol aldım. İçeri girdiğimde içerisinin çiçek bahçesinden farksız olduğunu gördüm. Ağzımı kapattım ve masamdaki koca çiçeğe gelerek üstündeki kartı elime aldım. Bu el yazısını tanıyordum. Tabi ki Soner.
“Seninle üniversiteye başladığımız ilk günde hayal ettiğimiz yerdesin ve bunu sonuna kadar hak ediyorsun. Ömür boyu başarılar ve benimle mutluluklar diliyorum sana sevgilim.
Soner...”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON-SUZ AŞK - 'SON SERİSİ II' -FİNAL
RomanceSONSUZ AŞK... Bir kadın ne kadar bencil olabilirdi? Bir adam ne kadar aşık? Bir kadın ne kadar acımasız olabilirdi? Bir adam ne kadar sabırlı? SONSUZ AŞK... Soner'in aşkı Suzan'ın limanı olacak mı? Mesela kim içtiği ilk gazozun kapaklarını saklar ki...