Ütopya#

308 18 10
                                    

''Yaşadığın hiçbir şeyden pişmanlık duyma.'' der hep babam. Ve ekler; ''Bunun içinde pişmanlık duyacağını bildiğin şeyler yapma.''

Hayatımın dönüm noktalarında, karar vermek zorunda olduğum vakitlerde, vazgeçmek zorunda/pes etmek zorunda olduğum zamanlarda onun bu nasihatı hep kulaklarımda yinelenir olmuştur. ''Pişman olacağın şeyler yapma!''

Yaşadığım şeylerin, güzel veya kötü olması farketmeksizin, benim ''keşkem'' olmaması için çabaladım hep. Çünkü bir insanı farkına varmadan yoran tek şey belkide bunlardır. Keşke yapmasaydım, keşke demeseydim, keşke..., keşke... ve keşke.... Bundan dolayıdır ki her fiilimin-faaliyetimin evvelinde uzunca düşünürüm. Artılar, eksiler, dolular, boşlar, yapılması gerekenler veya yapılmaması daha makbul olanlar. İyi hesap etmek, hesapta adaletli davranmak hep temel taşımız olmalı yalnız, bu hususa dikkat etmeli. Bazı kararları kalp istemez beyin ister, bazı kararları ise kalp ister beyin istemez. Her ikisinin de çektirdiği acı, insanın önüne getirdiği zorluk farklı olur lakin karar verilmişse geriye dönüp bakmamak lazım gelir bunu unutmamak da mühim.

Doğamız gereği mi bunu tam tesbit edemiyorum ama mutlaka bir keşkesi olur insanın. Sürekli beynini kurcalayan, yıpratan, yoran, düşündüren, düşündürdükçe üzen. Bilmem ki niye olur? Acaba derim kendi kendime; nefsin bize bir oyunu mu bu? Aklıma başka bir şey gelmiyor inan. Nefis hep daha fazlasını ister ya, daha güzelini, güzeli olur en güzelini ister ya, acaba ondan mıdır ki bu keşkeler? Çünkü kimse bilerek kötüye koşmaz ki, kötü olacağını bile bile sürüklenmez ardında pişmanlığın. En güzelini yapıyorum, en iyisini yapıyorum derken bulursun kendini tam ortasında. Acı verici yanıda budur zaten. Mutluluğun sarhoşu veyahut acının paydaşı olmuşken gözlerinin kör olması iyiyi-kötüyü ayırt edememek ve sonuç: uçsuz bucaksız bir pişmanlık ve dahi beyninde dönüp duracak olan kocaman bir KEŞKE...

Ne çok derdim varmış meğer ya da ne çok kendime dert edindiğim şey varmış. Sık sık yaşarım bunu. Bir konudan muzdaripsem yazarımda yazarım. Bu da aynı noktaya çıkarır zaten beni. Yazmadıklarım, düşünmediklerim benim ilerde pişmanlığım olsun istemem. ''Ah, şundan da bahsetseydim.'' dememek için işte. Herkes kendi yaşamından sorumludur değil mi? Bu sebeple elimden geldikçe karalarım tazecik bembeyaz sayfaları...

Umarım ağrımıyordur başınız ve yine umarım fazla lüzumsuz gelmemiştir size yazdıklarım. Keşke dememek için yazıyorum, keşke dedirtmemek için yazıyorum. İyi gelmesi temennim, zira dertleşmek bana iyi gelirken size de iyi gelmeli.

Aramıza dağlar girmesin diye; yine, yeni, yeniden merhaba...

~HER ŞEY BÖYLE BAŞLADI~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin