Gecmiş kara bir örtüden farksız olurken, gelecek beyaz bir sayfa olabilirmiydi! Belkide buna inat savaşacaktık. İnatla ellerimiz birbirini sararken, attığımız güçlü adımlar her yere vuruşunda çok büyük bir gürültü çıkarıyor gibiydi, attığımız her adımda üzerimizde olan gözlerin sayısı katlanıyordu. Bu kadar kalabalık olacağını düşünmemiştim ve bu kadar lüks marka arabaların olacağınıda, kafalarında bu yarış işini nirvanaya çıkarmış gibiydiler.
"Bugattiye ne dersin?"
Şaka yapıyor olmalıydı. Ciddi olamazdı.
"Sen, ciddi misin?"
"Ne zaman ciddi olmadığımı gördün Malefiz."
Bugattiyle yarışmak hata daha fazlasını kullanmayı her zaman istemiştim, araba konusunda bazı erkeklerden daha ilgiliydim. Araba, yarış denilence nabzım artıyordu.
Emir'lerin burada olduğu aklıma gelince onların yarışta olup olmayacağı kafamda soru işaretiydi. Hazar'da her zaman araba hastasıydı. Hızı severdi. Kesinlikle katılacaktı.
"Emir'lerden kim yarışıyor?"
"Hazar denilen itle, Erkin yarışacak."
"İyi yarış olacak." deyip adımlarımı hızlandırıp bizim kullanacagımızın arabanın önüne gelince dört beş adım arkamda olan Algan anahtarı bana atınca havada yakadım. Bütün gözler şaşkınlıkla bizi izlerken arabının kapısını açtığım sırada Emir'in sesi durmama sebep oldu.
"Samira sen yarışamazsın."
Anlamayan gözlerle Emir'e bakarken ben cevap vereceğim sırada Algan konuştu.
"Buna kim karar veriyor."
Algan'ın sert ve ifadesiz sesi etrafta soğuk rüzgarlar estirmişti.
"Yarışı düzenleyen kişinin çocuğu veya akrabası yarışa katılamaz. Benim gibi."
Benim gibi.
Beynimin içinde bomba etkisi yapan cümle sarsılsama sebep olmuştu, yaşadıklarım artık oyun gibi gelmeye başlarken güçlü olmakta zorlanıyordum. Bu olanlar beni çıg gibi altına alıyordu.
"Samira arabaya bin."
Olduğum yerde dururken basımı yavaşca çevirip Algan'a bakarken siniri alev gibi gözlerine izlemişti.
"Arabaya bin Zamira."
"Sana siktiğimin arabasına bin dedim."
Açmış olduğum kapıya bakıp yavaşca arabaya bindim.
Yan kapının açılıp kapanma sesinden sonra duyduğum ses Algan'ın sesiydi. Ama uzaktan geliyor gibiydi. Anlayamıyordum. Gözlerimi direksiyondan kaldırınca yarışın başladığını fark ettim. Algan'a bakınca ifadesizce beni izlediğini gördüm.
"Yarışmam için bir sebep söyle." dudaklarımdan dökülen sözlerle Algan montunun cebinden bir fotoğtaf çıkarttı ama fotoğrafın önünü çevirmek yerine arkasını göstermişti.
Anlamayan gözlerle ona bakarken, fotoğrafı yüzüme yaklaştırıp önünü çevirdi.
Gördüğüm fotoğrafla başımdan aşağı kaynar su dökülürken söylenecek bir söz dudaklarımdan dökülmüyordu.
"Ben her zaman vardım Malefiz, şimdi o ayağının altındaki gaza basıp kimin yanında olduğunu gösterebilirsin."
"Herşeyi anlatman şartıyla."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İZ
Teen FictionBu hikaye karanlığın içinde doğmak için bekleyen ama asla doğmayacak olan bir gökkuşağının hikayesiydi. Ne bir çıkış yolu vardı ne de beklenilenin aksine belli bir sonu.