BÖLÜM 7

9K 233 14
                                    

Yeniden açılan gözler.
Bambaşka bir güne, bambaşka bir hayata açılan bir çift göz.
Herşeyin değişeceği bir gün, bir hayat, hatta herşeyin değişeceği hayatlar.

Göz kapaklarımda olan ağırlık beni zorlasada gözerimi araladım. Bedenimde olan halsizlik ve uyuşukluğun tam aksine içimde olan heyecan her noktama ulaşıyor gibiydi, bedenimi sarmaşıktan farksız birşekilde sarmıştı. Yatakta dikleşirken kalbimde olan ağrı inlememe neden olurken güçlükle dikleştim. Bacaklarımı yataktan sarkıtırken olduğum odaya göz gezdirdim. Eski evde degildim, bu ev farklıydı, siyah ve beyazın hakim olduğu oda ferahtı, insanın içini açan cinstendi. Yataktan kalkıp aynanın karsısına gecerken attığım her adımda kalbime küçük küçük iğneler batıyor gibiydi. Geldigim aynanın önünde kendime bakınca gözlerim üzerime odaklandı. Üzerimde olan beyaz atletten belli olan kalbimin üzerindeki bant, ben burdayım dermişcesine el sallıyordu. Baya büyük sargı bezini anımsatan bant kalbimin üzerinde sol gögsümün heryerini kaplamıştı. Altımda olan şiyah sorta bakınca incelen bacaklarım dikkatimi çeken şey olmuştu, kaç günde zayıflamıstım, o ameliyata benzeyen olayı yaşadığım günden kaç gün, kaç hafta geçmişti. Bir hafta, iki hafta. Nasıl bu kadar zayıflayıp, çökmüştüm. Yüzümse soluk gibiydi, dağılmış olan siyah saçlarım omuzlarıma dökülmüştü. Göz altlarımın morarması şasırtıcıydı.

Ameliyattan sonra hatırladıklarım zihnimde canlanırken Algan beynime ok gibi çakıldı.Aynanın önünden çıkıp odadan ayrıldım. Çıktıgım kapıdan sonra beni karşılayan giriş salonunu anımsatan salondan alt kata inerken benden başkası yokmuş gibiydi, hiçbir ses yoktu. Girdigim oturma salonunda yanan şömine Algan'ın varlığının belirtisiydi.

"Algan."

Sesim evin duvarlarında yankınırken dışarıdan gelen sesle kalbimde olan ağrıyı düşünmeden giriş kapısıdan hızla çıktım.

Gözlerimizin buluşmasıyla, olduğum yere çivi gibi cakılırken ne ileri, ne geri gidebilmiştim. Yutkunmam zorlaşırken, sızlama başlayan burnumla gözlerimin önü buğulaştı. Aniden yanağımdan süzülen damla boynuma kadar devam etmişti.

Gerçekle yalanın koyun koyuna yattığı bu siyah günde, ihanetin oyunlarıyla cebellesirken, gözün gördüğü herşey yalan, yalan zanledilenlerse gerçekti aslında. Bu hikayede gorünen hatta yaşanan hiçbir şey göründüğü gibi degildi.

"Algan." dudaklarımdan firar eden isimle, gözyaşlarım daha fazla saklanamadı. Yerde olan kar, çıplak olan ayaklarım, kalbimde ki yara umurumda olmadan kapıdan çıkıp ona koştum, boynuna atlayıp kollarımı sardım.

Bu hikaye, karanlığın icine doğmak için bekeyen ama asla doğmayacak olan o renkli gökkuşagının hikayesiydi. Ne bir çıkış yolu vardı nede belli bir sonu. Ölümle doğmak kadar gerçek, doğumla ölmek kadarda yalancıydı bu hikaye.

Dudaklarımda hissettiğim dudaklar, dudaklarımla dans ederken, bu dansa karsılık verdim. Beni öpmesinin her defasında içimde büyüyen ateş ve istek heran artıyordu, bedenimi ele geçirmişcesine bağımsızlasıyordu. Açlıkla öpüşen, birbiriyle bütünleşen bedenlerimiz bir bütün gibiydi.

Var olmakla yok olmak arasında nefes almaya çalışan bedenlerin, soludukları her bir nefesle birlikte boğulup yok olmalarıydı. Yok olmamızdı.

Dudaklarımdan ayrılan dudaklarla biranda havalandım, kollarımda ve belimde olan kollarla yerden kesilmiştim, kollarımı Algan'ın boynuna dolayıp başımı boynuna yasladım.

"Biraz daha sort, atlet ve çıplak ayakla durp hasta olmandansa, seninle saatlerce sürecek olan öpüşmemiz ve sevişmemizi engelleyebilirim."

İZ  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin